And i'm grateful for that traducir turco
158 traducción paralela
You told me that you weren't going to believe anything and just going to ignore me. But I'm really grateful for the help you gave me.
Bana inanmayıp önemsemediğini söylesen de yardım ettiğin için teşekkürler.
But for that inspiration and for that dream I shall always be grateful to you, Lucie.
Ama bu ilham için ve bu rüya için sana her daim minnettar kalacağım, Lucie.
I am grateful for that and other things.
Pek çok şeyin yanında bunun için de sana minnettarım.
You saved my life once, and for that I am grateful.
Hayatımı kurtardınız ve bunun için müteşekkirim.
I'm proud that you would fight for me and grateful.
Benim için dövüştün. Bunun için gurur duyuyorum ve minnettarım.
And for that I'm grateful.
İyi ki de olmuş.
I have their complete confidence and for that I'm grateful.
Bana güveniyorlar. Biz her şeyi konuşuyoruz. Ben buna şükrediyorum.
And for that I'm grateful.
Bunun için sana minnettarım.
.. and I'm very grateful for that today today I know exactly where I made a mistake...
Ve şu an, bunu yapanlara minnettarım. Nerede hata yaptığımı çok iyi biliyorum şimdi.
gycinda... if i should not see you again after this, i just want you to know that i'm grateful for the chance you gave me and for your friendship and for... ( thunder rumbling ) what's that?
Gycinda... Eğer bundan sonra seni bir daha göremeyeceksem, Bilmeni istiyorum ki bana verdiğin şans ve arkadaşlık için sana minnettarım.
And for that day, I am eternally grateful.
Bu bir gün için sana sonsuza dek minnettarım.
Our letters are getting to God and, for that, I am very grateful.
Mektuplarımız Tanrı'ya ulaşıyor ve çok müteşekkirim.
She gave me Hilly and for that I'm eternally grateful...'cause I love him so much.
Bana Hilly'i verdi, bunun için ona her zaman minnettarım... çünkü oğlumu çok seviyorum.
I have taken all those warm, grateful emotions and confused them with feelings for you, so now I am under the delusion that I am in love with you.
Tüm o sıcak, şükran dolu duyguları, senin için hissettiğim şeylerle karıştırıyorum ve böylece, bir yanılsamaya kapılıyorum. Sana aşıkmışım gibi.
I know it isn't your way of thinking, and I'm grateful for that.
Senin kendin için çizdiğin yolun doğru olduğunu biliyorum.
You brought back music and gave me your friendship... for which I will always be grateful - but you also brought back those dreams, desires, and hopes... that I had shut out, and kept in a little corner of my heart -
Sen, beni müziğe döndürdün ve dostluğunu verdin... Bunun için daima sana minnettar olacağım. Ama aynı zamanda kalbimin bir köşesine gizlediğim... rüyaları, ümitleri, arzuları açığa çıkardın.
And for that, I am grateful.
Bunun için, minnettarım.
I know you've given me something that I never asked for. and that no one does that, ever, and that I should be grateful.
Biliyorum senden istemeden bana bir şeyler verdin her insan minnettar kalır ve bende öyle olmalıydım.
I'm just unbelievably touched and grateful for what you said to him... for defending me like that.
İnanamayacağın kadar duygulandım. Beni koruduğun için sana minnettarım Bunun senin için güç olduğunu biliyorum.
And for that, I'm grateful. Forever.
Ve herzaman neye müteşekkirim biliyormusun.
And for that, I'm grateful. Forever.
Ve her zaman neye müteşekkirim biliyor musun.
I stand here with my partner, Tim Dingman... That's right. ... grateful for this opportunity to address the central question posed in so many colorful and eloquent variations.
Burada ortağım Tim Dingman'layım evet ve pek çok renkli ve süslü şekillerde ortaya atılan bir temel sorunu cevaplama fırsatı için minnettarız :
You've saved my little scumbag of my brother's life, and for that I'll always be grateful.
Küçük kardeşimin hayatını kurtardın. Bu yüzden sana hep minnettar kalacağım.
And while I am grateful... for the many gifts that have been given to me in my life... perhaps the greatest gift has been the support... of my colleagues over this last year.
Son bir yıl boyunca... bir çok yardımı... en önemlisi desteği... meslektaşlarımdan aldım.
I'm grateful to you and your family... for helping me put down a burden... that I've been carryin for a long time.
Uzun zamandır taşıdığım bir... yükten kurtulmama yardımcı olduğunuz için... sana ve ailene minnettarım.
A real friend, and I am grateful for that.
Gerçek bir dosttun, bunun için sana minnettarım.
Yeah, you gave me a shot, and I'm grateful for that... but I've been carrying you ever since.
Evet, bana iyilik yaptın ve bunun için sana minnettarım ama ben de seni o zamandan beri taşıyorum.
Lieutenant, I hope you know how grateful I am for everything you've done... and what you risked... but right now I can't think about anything but finding that tomb.
Teğmen, yaptığınız ve riske ettiğiniz her şey için ne kadar müteşekkir olduğumu umarım biliyorsunuzdur ama şu anda mozoleyi bulmaktan başka bir şey düşünemiyorum.
I will be so grateful if you will trust me with your sadness, and I will trust you with mine, so that even when we are sad... we will be grateful for how much we love each other, and know that we are in the world as much in our pain as in our happiness.
Bana içini açarsan sana minnettar kalırım... ve ben de sana içimi açarım, böylece üzgün olsak bile... birbirimizi çok sevdiğimiz için mutlu oluruz... ve dünyada çektiğimiz acılar kadar... mutluluk da olduğunu... fark ederiz.
And I for one I'm really grateful that he didn't.
Ve öldürmediği için de gerçekten çok müteşekkirim.
Well, it's a wake-up call, and I'm grateful for that.
Uyandırma çağrısıydı ve bunun için minnettarım.
David gave her a good life... with all the things that I couldn't, and I'm grateful for that.
David ona iyi bir hayat verdi benim veremeyeceğim kadar iyi ve buna minnettarım.
You have been kind, and I'm grateful for that.
Çok naziksiniz. Bunun için teşekkür ederim.
And every day, I write about the things that I have to be grateful for, like you and your mother.
Her gün, minnet duyduğum şeyleri yazarım... annen ve sen gibi şeyleri.
And I know that every one of you women... has made a special long-term sacrifice - a sacrifice this nation is eternally grateful for.
Her birinizin, kadın olarak yıllar boyunca yaptığınız fedakârlıkların farkındayım. Bu ulus, o fedakârlık için sonsuza dek size minnettar.
In that respect, she has enriched my spiritual life beyond measure, and for that I will always be grateful to her.
O anlamda ruhani hayatımı son derece zenginleştirdi. Bu yüzden ona her zaman minnettar olacağım.
And I said, "you know what, every time I touch this rock I'm gonna think of something that I'm grateful for".
Bu taşa her dokunduğumda şükrettiğim bir şeyi düşünürüm.
And so every morning, when I get up in the morning, I pick it up off the dresser and put it in my pocket, and I go through the things that I am grateful for.
Her sabah kalktığımda cebime koyarım, şükrettiklerimi düşünürüm,
And I will always be grateful for that.
Ve ben bunun için hep minnettâr kalacağım.
First, I want to say that I'm grateful to report that Abu Fayed, the man responsible for these attacks, has been killed, and that all nuclear devices have been recovered.
İlk olarak, bu saldırılardan sorumlu olan, Abu Fayed'in öldürüldüğünü ve bütün nükleer bombaların ele geçirildiğini bildirmekten minnettar olduğumu söylemek istiyorum.
Your casa is my casa, and for that, I am grateful.
Bunun için de minnettarım.
Chris, you've been a mentor to me and I will forever be grateful to you for that, but I...
Chris, bunca zaman bana hocalık ettin. Buna minnettarım ama böyle çalışamam.
And I'm eternally grateful for that.
Ve bunun için sonsuza kadar minettarım.
Adele Stackhouse took care of my baby when I couldn't... and I'll always be grateful for that.
Adele Stackhouse ben bakamadığımda kızımı kollardı. Bunun için hep minnettar kalacağım.
And I'm grateful for all that you have done.
Ve tüm yaptıkların için çok minnettarım.
She gave her life for me. And for that, I am forever grateful.
Benim için hayatını verdi ve bunun için ona sonsuza dek minnettar kalacağım.
You always told me you weren't gonna teach me how to paint... but why to paint. And I'll be forever grateful to you for that.
Bana her zaman nasıl resim yapılacağını değil neden resim yapılacağını, öğreteceğini söyledin ve ben de bunun için her zaman sana minnettar olacağım.
And for that, i am deeply grateful.
Bunun için sana minnettarım.
I'm really sorry to both of you for how I've acted, and I'm really grateful that you were brave enough to go and save my brother.
Davranışımdan ötürü ikinizden de özür dilerim. Cesurca gidip kardeşimi kurtardığın için gerçekten minnettarım.
You saved my son and for that, I am beyond grateful.
Oğlumu kurtardınız, bu nedenle size minnettarım.
I'm terribly excited for you and... excited to be here and very grateful that you let me come.
Burada olmaktan çok mutluyum. Beni davet ettiğiniz için de minnettarım.