And i'm like traducir turco
26,366 traducción paralela
This dude gives me a look like, "Let's go", and I give him a look like, "It's on",
Herifin teki "hadi" der gibi baktı. Ben de mücadele başlasın dercesine baktım.
I'm Ramona, and I use big words like "So uncool."
Ben Ramona'yım ve "hiç hoş değil" gibi okkalı laflar ederim.
I remember because the cops were asking every one of us questions about that night, and like I told them... cleaned up my station, and I went home.
Ne olduğunu hatırlıyorum çünkü polisler hepimize, o geceyle ilgili sorular soruyordu ve ben de onlara çalışma alanımı temizleyip eve gittiğimi anlattım.
All I'm saying is that, uh, a lot of folks, just like you and your mom, lost people back then.
Söylemek istediğim sen ve annen gibi bir sürü insanın o zamanlar kayıpları oldu.
... therefore, I am dropping my lawsuit, and I am very, very grateful to Mayor Conley, Alison Hawthorne-Price, and Hawthorne Concrete of Boston, for agreeing to do whatever it takes to ensure that something like this never happens again.
Bu yüzden davadan vazgeçiyorum ve bir daha böyle bir şey yaşanmaması adına ne gerekiyorsa yapacakları teminatını veren Belediye Başkanı Conley'e Alison Hawthorne-Price'a ve Boston Hawthorne Beton'a çok minnettarım.
And I had a life like that.
Benim de öyle bir hayatım vardı.
I've been hoping for someone like you all my life, but I tried to die yesterday, and I will definitely die tomorrow, according to the guy on the radio.
Hayatım boyunca senin gibi biri olmayı umut ettim. Ama dün ölmeyi denedim. Ve radyodaki adam göre yarın kesinlikle öleceğim.
It felt like I knew Martin for a year, and then now it's slowing down.
Martin'i bir senedir tanıyor gibiydim ama şimdi tanımıyorum.
I'm a reporter. And then there was this thing, something in the sky, and it was all white, but like it wasn't there.
Muhabirdim ve sonra, orada gökyüzünde, bir şey vardı, ve tamamen beyazdı.
I'm smart to the point where it's stupid and most guys don't like it, so I say something like that right off the bat, and if they take off, I'm just not invested yet.
Aptalca şeyler konusunda zekiyim ve çoğu erkek bundan hoşlanmıyor. Az önceki gibi şeyler söyleyip duruyorum ve şu ana kadar kimse benimle ilgilenmedi.
[Chuckles] And, you know, I'm like, "You wanna go out by the Dumpsters and find out?"
Konuşmamız gerek.
And she's like, "That's not what I meant."
Tamam, elbette. Her şey yolunda mı?
What did you possibly mean? " And she's like," Forget it. "And I'm like," No, seriously?
Barra...
In the beginning, I didn't know what was going on, but then I saw the orchestra, and I said, I don't like that kind of stuff.
İlk başta ne olduğunu anlamadım ama sonra orkestrayı görünce bu tarzı sevmem dedim.
Like, I was here physically, but emotionally and spiritually, like, I was, you know, gone.
Fiziksel olarak buradaymışım ama duygusal ve ruhani olarak gitmiş gibiydim.
You see, I'm trying to get you to find a piece of music that you can really feel and conduct like no one else can.
Sana gerçekten hissedebileceğin bir müzik parçası... bulmaya çalışıyorum. Kimsenin senin gibi yönetemeyeceği bir parça.
Even though we're eating less and less, I feel like I'm going more and more.
Gittikçe az yemeğe başlasak da gittikçe kilo alıyorum gibime geliyor.
Any moment now, Michael is going to get on that train, and we will never see him again, just like Professor Lindeman after I asked him to reread my 3,600-page manuscript.
Michael her an o trene binebilir ve bir daha da kendisini göremeyiz. Aynen Prof Lindeman'a 3600 sayfa taslağımı tekrar okumasını istediğimde olduğu gibi.
Look, what I'm trying to say is this... Michael, you always kept us warm and safe like a bright, glowing sun.
Demek istediğim bize burada sıcak ve güvenli bir yuva verdin.
I know what I'm like, and this time the penny has dropped.
Nasıl olduğumu biliyorum. Bu sefer aklım başıma geldi.
I meet someone like Ruben and I am in awe. I'm in awe of him for what he does.
Ruben gibi biriyle tanışınca saygı duyarım ve yaptıklarından dolayı ona saygı duydum.
He had nine earrings, I counted, and he sounded like he'd read the back of a psychology book.
Dokuz tane küpesi vardı, saydım. Sanki bir psikoloji kitabının arkasını okuyor gibiydi.
[sighs] Look, I know I came after you like I was in heat or something. Then I was all like, "I love Dennis", and then kissing you like I was 17. And now it's... [sighs]
Bak, alev almış gibi senin peşinden geldim sonra da "Dennis'i seviyorum." falan dedim ve sanki 17 yaşındaymışım gibi öptüm seni ve şimdi de bu...
And, look, I find it weird because... BARE was my fifth special, and I feel like I've been misogynistic on all my specials... and I haven't gotten a complaint letter till now.
Bunu garip buluyorum, çünkü BARE beşinci özel programımdı ve bence tüm gösterilerimde kadın düşmanlığı olduğu halde şimdiye dek hiç şikayet almamıştım.
And I'm like, " Yeah, I've got a kid.
"Evet, bir çocuğum var" diyorum.
And now I'm like...
Artık...
And I'm like, " Oh, fuck!
"Ha siktir!" dedim.
I rang up me mum, and I left a message on her voice machine like this,
Annemi aradım. Telesekreterine mesaj bıraktım.
When he was two, my friends used to come over all the time, and I was such a proud father that I'd be like, "Hank's a genius."
Arkadaşlarım hep bize gelirlerdi. Çok gururlu bir babaydım. "Hank bir dahi" derdim.
And then, everyone looks at me like I'm an idiot, and I went...
Herkes salakmışım gibi bana baktı.
And then you'll be like, " Oh, I'm gonna have a lovely sit-down wee.
O zaman "Şöyle oturayım da işeyeyim" dersin.
In fact, if you're ever at a party and you feel like things aren't going your way... get behind a tree and take your pants and underwear off, tuck your cock and balls between your legs, and jump out at a woman and go,'I'm a lady! 'Like that. "
Öyle ki, bir partideysen ve işler istediğin gibi gitmiyorsa bir ağaç arkasına geçip pantolon ve donunu indir takımları bacak arana al bir kadının önüne fırlayıp'Ben kadın oldum!
And so, I got letters that read like porn, like they were from Penthouse Forum.
Adeta pornografik mektuplar aldım. Penthouse Forum'dan alınmış gibiydiler.
We were out drinking, and by the way, I was joking... There was some guy doodling on a napkin, and I was like,'Hey, he's drawing Muhammad,'and you fucking lost your shit, man! "
İçmeye çıktık, bu arada, şaka yaptım bir adam peçeteye çiziktiriyordu'Hey, Muhammed'i çiziyor'dedim ve sen kafayı yedin dostum! "
And you're like, "I got every word in that sentence."
Siz de "Bu cümledeki her kelimeyi anladım" diyorsunuz.
It's not like I've ever been in a party in the UK and there's an American guy there, and I've heard this sentence,
İngiltere'de bir partide bir Amerikalı varsa şöyle dendiğini hiç duymadım...
And so, I'm like, " Dear Hank, so you're a man now.
Dedim ki, " Sevgili Hank, artık bir erkek oldun.
And I've been very open about this, and I feel like by being open about this, it helps others.
Bu konuda çok açığım. Bu konuda açık olmanın herkese faydası olabilir.
And I am stuck in a television, like that little girl.
Ben ise sıkışmışım televizyonun içine. Tıpkı o küçük kız gibi.
Like, I'm not gonna go back to Africa and find my roots, because you know what?
Afrika'ya geri dönüp kökenimi araştırmayacağım. Nedenini biliyor musunuz?
I was going to send my plane, but Oscar tells me that you like to be treated regularly, and while my plane is most certainly cool as hell, regular it is not.
Seni alması için uçağımı gönderecektim ama Oscar sıradan biri gibi olarak davranılmasını sevdiğini söyledi. Bu arada uçağım acayip derecede güzel, ama sıradanlık iyi değil.
My throat swells up and I foam like a rabid dog.
Boğazım tıkanıyor ve kuduz köpek gibi tükürük çıkıyor ağzımdan.
Throat swells up and I foam like a rabid dog.
Boğazım tıkanıyor ve kuduz köpek gibi tükürük çıkıyor ağzımdan.
I was smelling the jacket that Dad left and it smelled exactly like him.
Babamın bıraktığı eşofmanı kokladım, aynı onun gibi kokuyordu.
I have small worries, you know I'm at school and someone calls me to the front desk it's like, is dad okay?
Küçük endişelerim var okuldayım biliyorsunuz ve birisi beni ön sıraya çağırdığında "Acaba babama bir şey mi oldu?" gibi bir şey oluyor.
- No, the best I'm going to do is get my client exonerated from a crime he didn't commit and make you look like a fool.
Hayır en iyisi müvekkilimin işlemediği bir suçtan temize çıkarmak ve seni aptal gibi göstermek.
I was at the frozen yogurt place and I didn't know what I wanted, so I turned to the guy behind me, and I was like, "Why don't you go ahead?" [gasps]
Frozen Yoğurt'taydım ve neli istediğime karar verememiştim ben de arkamdaki kişiye dönüp "Beni bekleme sen al istersen?" dedim.
Just like I promised to help you and still am, despite your constant mockery.
Benim sana yardım etmeye söz vermiş olmam gibi. Ki tüm alaycılığına rağmen etmeye de devam ediyorum.
Honestly, I don't know how I can help you,'cause I'm just a person and you're, like, this super magical Orville Redenbacher type guy who invented this entire universe, but I'll do my best.
Açıkçası sana nasıl yardım edebilirim hiç bilmiyorum. Ben sıradan bir insanken sense bu mahalleyi yaratmış süper sihirli bir Orville Redenbacher gibisin. Elimden geleni yapacağım.
I'm here for like six months, and I'm gonna fly solo.
Sadece altı aylığına buradayım ve yalnız takılmayı planlıyorum.
I used to never want to be a part of any group, but I'm a different person now because of the person who helped me, and I want to be like him.
Eskiden bir gruba aitmiş gibi hiç hissetmemiştim. Ama şimdi bana yardım eden kişi sayesinde bambaşka biriyim. Onun gibi olmak istiyorum.
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46