And it's gone traducir turco
1,685 traducción paralela
You look it in its face, And you see it for what it is, and then it's gone
Onun yüzüne bakıp, onunla yüzleşirsin, ve sonra kaybolup gider.
Women only have five seconds to be young and beautiful, and then it's gone.
Kadınların genç ve güzel olmak için sadece beş saniyeleri olur sonra bir anda yok oluverir.
We could drive all night and try and get back what we had, but it's- - it's gone.
Tüm gece boyunca oraya varmak için araba kullandık ama elimize ne geçti, hiçbir şey.
No, I left my umbrella outside my apartment, and now it's gone.
Hayır, şemsiyemi kapının önüne bırakmıştım, gitmiş.
my bet is, is that by the time it happens, one of us will be gone, and it's not gonna be me.
O güne kadar içimizden birinin gideceğinden eminim. Ve bu ben olmayacağım.
If it's leukemia, even if we kill every cancer cell, her heart and liver are too far gone.
Lösemisi varsa bütün kanser hücrelerini öldürsek bile... -... kalbindeki ve karaciğerindeki hasar çok fazla.
It's like you've died and gone to heaven.
Ölüpte cennete gitmişsin gibi.
I've gone over your company's numbers and it's pretty impressive what you've done.
Şirketinin rakamlarını inceledim ve yaptıkların oldukça etkileyici geldi.
And when you stopped..... it was like a light had gone out in you.
Ve bıraktığında içinde bir ışık sönmüş gibiydi.
One morning I come to work and it's gone.
- Geçenlerde dükkâna geldim benim tellerin yerinde yeller esiyor. - Yok, gitmiş.
I put staples all in the walls and tape and duct tape all over the walls, so it's kind of funny to see that it's all gone now.
Duvarlara zımbalarım ve kuvvetli bantlarla yapıştırırım. Çok eğlenceli olacak ve hepsinin gittiğini göreceksiniz.
And it's been worse since he's been gone.
Ve o gittiğinden beri durum daha kötü.
# The world's gone crazy, and it ain't safe on the street #
# Dünya çığırından çıkmaya başlıyor ve artık sokaklar da güvenli değil #
It's just gone midnight and the chum slick is suddenly coming alive.
Gece yarısını geçti ve balık yemi aniden canlanmaya başladı.
"With Mr. Charles dead and gone, unable to thin the number of ghouls that slip through our gates, who knows how long it will take before they're clawing down our front door?"
Bay Charles'ın vefatıyla birlikte, kapılarımızdan sızıveren hortlakların sayılarını azaltamayınca, ön kapımızı devirmeleri kim bilir ne kadar sürer?
It's got blurred and gone.
~ Gittikçe bulanıklaşıp, kayboldu. ~
I guess some locals broke in and stole it while I was gone.
Sanırım birileri ben gittikten sonra girip onları çalmış.
"Okay, Lou, dog stuff's gone, how about we just keep the rest of the stuff as it is, and call it a day?"
Ve siz diyecektiniz ki ; "Peki Lou. Köpeği yok ettin. Madem öyle kalanlara dokunma da film bir şeye benzesin."
It's not my fault that your work has gone to shit and that you don't mature.
Eserlerin boktansa ve gelişmiyorsan bunda benim suçum yok.
And we gotta get this thing without anyone knowing it's gone, right?
Ve biz bu kartı kimseye farkettirmeden yürüteceğiz, öyle mi?
Well, you disappear on the back of some bike, like an abduction or something, and you're gone all day, and then you show up after midnight and it's like you're a different person.
Pekala, bir motorsikletlinin arkasında kayboluyorsun. Kaçırılma gibi bir şey bu. Bütün gün ortalıkta yoksun.
It was a summer romance, and he'd gone long before she realised that she was expecting me.
Bir yaz aşkıymış ve o annemin hamile olduğunu anlamasından çok önce ayrılmış.
It's everything that reminds me of her and I need it gone!
Bana onu hatırlatan ve gitmesi gereken her şeyi!
Either it's faulty or... it's just gone off and we're standing here dead looking at it.
Ya elindeki bomba bozuk ya da patladı ve biz ölüler ; ona bakıyoruz.
We were so close, and now it's all gone.
Çok yaklaşmıştık, şimdi hepsi mahvoldu.
And the emptiness when it's gone.
Ve başarıyı elinden kaçırdığında hissettiğin boşluk.
Nearly half of it's gone, and we're wasting valuable material, okay?
Neredeyse yarısı bitti zaten. Elimizdeki önemli dokümanları ziyan etmeyelim, tamam mı?
In some cases, a patient can be gone for weeks or months and then snap out of it like nothing ever happened.
Bazı durumlarda hasta haftalarca hatta aylarca kendinde olmayabilir. Sonra hiçbir şey olmamış gibi eski haline de dönebilir.
It's come and gone, it's off and on.
Uğradı ve gitti, vardı arttık yok.
If we keep jumping, it'll be gone, and we'll never find it again.
Sıçraya devam edersek, tamamen gidecek ve bir daha asla bulamayacağız.
One more jump and it'll be gone!
Bir daha sıçrarsak, tamamen gidecek.
One day, you wake up... and it's gone.
Günün birinde bir bakarsın gitmiştir.
It's nice to see you've gone with the times and switched to electronic fuel injection. Looks good.
Teknolojiyi takip ettiğini ve elektronik enjeksiyona geçtiğini görmek güzel.
One minute, you're alive, and then just like that, it's all gone.
Bir dakika önce nefes alırken birden her şey bitiveriyor.
I would have gone out with you... and... and... and maybe... maybe it's not too Late!
Seninle çıkmak isterdim belki belki belki de hala çok geç kalınmamıştır!
But part of me doesn't believe he's gone, and it's better for Jimmy.
Bir tarafım onun öldüğüne inanmıyor. Hem Jimmy için de iyi.
I said to her, it's absolutely not on and now she's left,... she's gone, she's left the boat, she's not coming back.
Böyle bir ilişki asla olmaz dedim, o da gitti, gitti, gemiyi terk etti, geri dönmeyecek.
I cooked artichokes with hollandaise sauce which is melted butter that's been whipped into a frenzy with egg yolks until it's died and gone to heaven.
Hollanda soslu enginar pişirdim. Eritilmiş tereyağına yumurta sarısı ekleyip, ölüp cenneti boylayıncaya kadar çılgınca çırparak sosunu yaptım.
It's blackened because I bought 60 pieces last Tuesday and it's gone bad.
Karardı, çünkü geçen salı 60 parça aldım ve bozuldu.
And if you don't take too much from any one card, then half the time, they don't even notice it's gone.
Zaten birisinin kartından büyük miktarda para çekmeyince çoğu zaman olayı fark etmiyorlar bile.
There were threats. Was it about Tomas and the tribal council wanting the sheriffs gone?
Hepsi, sırf Tomas ve Arazi konseyinin şeriflerin gitmesini istemesi yüzünden miydi?
The list of people who are gone is getting longer and longer, and it seems like all I'm doing is just waiting for my name to be called.
Göçüp gidenlerin listesi uzayıp durdukça benim de tek yaptığım sıramın gelmesini beklemek gibi geliyor.
And, if it's lost, their message that would mean so much to faithful people like yourself the world over, it would be gone forever.
Eğer kaybolursa onların mesajları ve senin gibi dünyadaki inançlı insanlara iletmek istedikleri şeyler sonsuza dek yok olur. Bu...
It was about impressing someone from the Sydney Conservatorium of Music, and now he's gone.
Sydney Konservatuarı Müzik bölümünden birini etkilemekle ilgiliydi, ve o artık gitti
You've gone away And it's raining
Riverside'a hoş geldiniz.
And... no offense, but Mutt- - that's no name for a star. - It's gone.
Bak şimdi, alınma ama Mutt yıldızlara yakışacak bir isim değil.
With Zedd confessed and the Sword of Truth gone... It's hopeless.
Zedd'in teslim alınması ve Doğruluk Kılıcı'nın gitmesiyle umutsuzuz.
The second time I've gone into the Con Dar and I still don't have control over it.
Bu Con Dar'a ikinci kapılışım ve üzerinde hala hâkimiyetim yok.
The boy's always been something of a rapscallion. But lately it's been getting worse since she lost her husband. And now the boy's gone missing.
Çocuk hep biraz haylazdı fakat kocasını kaybettiğinden beri daha da kötüleşti ve şu anda çocuk kayıp.
I bought it, and I give it to your sweet, dear mother, but she's gone.
Ben satın aldım ve annenize de kendim verdim ama öldü.
Anyway, I want to publish Suzie's book and, and while Jerry's gone, I'm gonna do it.
Neyse, Suzie'nin kitabını yayımlamak istiyorum. Ve hazır Jerry yokken bunu yapacağım.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's not fair 37
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's not fair 37