And it was amazing traducir turco

And it was amazing. That skin so sensitive!

Ve harikaydı.Derisi çok hassastı!

And it was amazing how you could identify these people and their desires with your nose.

Bu insanları, ve arzularını burnunuzla anlayabilmek inanılmaz bir şeydi.

And it was amazing.

* Olağanüstüydü.

I walked her home, and it was amazing how much we connected.

Evine kadar yürüdük, ve inanılmaz bir biçimde bağlandık.

And it was amazing to us, but the theme for the day was Linux.

Çok şaşırdık tabi, Günün konusu Linux tu.

And it was amazing at the read-through because

- O yatak adak taşına benziyor. Evet.

- And it was amazing.

Bu çok hoşuma gitti.

We were in love, and it was amazing,

Birbirimize aşıktık. İnanılmazdı.

It was so strange, and it was amazing and- -

Çok garipti, ve muhteşemdi ve- -

I did, rush night, and it was amazing.

Evet, kaynaşma gecesinde ve harikaydı!

I did, in rushing and it was amazing.

Evet, tanışma gecesinde ve muhteşemdi.

And why was it amazing today?

Bugün neden muhteşemdi?

Because I was listening the first night it was on... and I'm amazing.

İlk yayınlandığı akşam dinlediğim için... ve müthiş olduğum için.

It told us to enter with a smile in the face, and the apartment showed us. - What was amazing.

Sürekli gülümsüyorlardı ve bize daireyi gösterdiler.

It was warm, and there was this amazing tingling sensation that...

Sıcaktı ve şaşırtıcı bir yanma hissi...

But if what Mum and Mary had was so amazing, You know, I thought maybe it's the same for men, too.

Ama eğer annem ve Mary arasındaki şey o kadar muhteşemdiyse aynı şey erkekler için de aynıdır belki diye düşündüm.

It was amazing, and not just for her.

İnanılmazdı. Sadece onun için değil, benim için de.

I killed her and she just turned to dust. It was... amazing.

Onu öldürdüm ve toza dönüştü.

When he got so mad about you being in danger, and changed into a... grrr,..... it was the most amazing thing I ever saw.

Senin tehlikede olduğunu haber alıp dönüşmesi..... çok heyecan verici bir durumdu.

It was amazing. They're from Canada, and it was mating season.

Kanada'dan geliyorlardı ve çiftleşme mevsimiydi.

It was the most amazing thing to see this armless, toothless man sliding across the stage... to the music of Bessie Smith and the Duke.

Bu kolsuz ve dişsiz adamın dans pistinde... Bessie Smith ve the Duke ile dans edişini görmek müthişti.

It was an amazing spectacle... and more people learned about Kevin's plight than ever before.

Kevin'in durumunun ciddiyeti ilk kez bu kadar gün yüzüne çıkıyordu ve bu olağanüstü bir şeydi.

It ran smoothly, and the food was amazing.

Güzel geçti. Yemekler inanılmazdı.

I take a victory lap through Bloomingdale's... and it just so happens there was an amazing sale in the men's department.

Bloomingdale'e son bir zafer turu atmak için gittiğimde erkek bölümündeki o inanılmaz indirimleri gördüm.

It was just amazing for about three months, until it turned out that this jerk who had fronted us the lease was actually shining everyone on and...

Üç ay boyunca her şey olağanüstüydü, sonra ortaya çıktı ki kira kontratının peşinatını ödeyen salak aslında herkesi dolandırıyormuş ve...

It was amazing to me, um... groups that were affiliated with the NRA - groups, you know, people that I call "gun nuts" - writing me and telling me what a horrible thing it was that I had admonished homeowners in our country to be careful about bringing weapons into their home.

Beni en çok şaşırtan silah delileri dediğim USB'yle bağlantılı grupların bu ülkenin insanlarını evlerinde silah bulundurma konusunda uyarmamı... korkunç bir şey diye değerlendirmeleri oldu.

She was... amazing, and it's like no matter how hard I train, even if I get a handle on this telekinesis thing...

İnanılmazmış. Eğitimim ne kadar zor olursa olsun eğer bu telekinetik şeyini taşıyabilirsem...

- Nobody has, which is a shame... because she wrote 16 amazing novels, nine plays and there are some who claim... it was Powell who made the jokes that Dorothy Parker got credit for.

Çok yazık, çünkü 16 tane muhteşem roman, 9 oyun yazmış. Hatta Dorothy Parker'ın şakalarının aslında Powell'a ait olduğu iddia ediliyor.

AND THAT IT WAS AMAZING.

Muhteşemmiş. Daphne muhteşem olduğumuzu söyledi.

And actually, it was amazing.

Gerçekten inanılmaz bir yer.

It was only on the air for one season... and yet it had this amazing media and marketing blitz... with lunch boxes and T-shirts.

Sadece bir sezon için yayınlandı ama beslenme çantaları ve tişörtlerden oluşan, hayran olunacak bir medya ve pazarlama patlaması vardı.

It was an amazing expedition in terms of all of the state-of-the-art technology and engineering we were using, in terms of the camera system.

Kullandığımı en ileri teknolojiler en son mühendislik harikaları ve gelişmiş görüntüleme sistemleri sayesinde şahane bir kşif gezisi oldu.

I thought it was amazing that the cops didn't bust in and stop her.

Polislerin onu yakalamaması ve durdurmamalarının büyüleyici olduğunu düşünmüştüm.

Look, everything tonight- - l mean, tonight was lovely and fun and you've become this I mean, this amazing man, but it doesn't I'm sorry. I don't I don't feel it and I can't do this with you.

Bu gece yaşadığımız her şeye rağmen... Çok güzel ve eğlenceliydi ve inanılmaz bir erkek oldun. Ama...

It was just amazing to watch and very special.

İzlemek harikaydı. Ve çok özeldi.

And that night, well... It was the most amazing night the young doctor ever had.

Ve o gece, şey genç doktorun hayatındaki en güzel geceymiş.

It was amazing to see how much Dr Cox actually wanted this job, and how much he was willing to put up with to get it.

Dr Cox'un bu işi ne kadar istediğini görmek inanılmazdı. Bu işi alabilmek için katlandıkları.

And if I just really stopped and thought, and I just focused on what was real, it--it does kill me that you were with such an amazing woman for so long.

Artık durmalı ve düşünmeliyim, gerçeklere odaklanmalıyım, bu kadar harika bir kadınla uzun süreli bir şeyler yaşaman beni öldürüyor.

At first, I thought it was a stupid idea too, but I saw it at an international congress and it's amazing.

Başlangıçta, çok aptalca bu fikir diye düşündüm,... ama sonra bunu uluslararası bir kongre olarak gördüm ve bu inanılmaz.

It was amazing, and I know this, because I heard her practice it 1000 times.

Harikaydı. Biliyorum çünkü çalışırken bin defa dinledim.

Tony Kushner's musical, and it was the most amazing thing we ever saw.

Tony Kushner'ın müzikali. İzlediğim en muhteşem şeydi.

i was born with an amazing gift, and i plan to use it to help protect this planet.

İnanılmaz bir yetenekle doğdum ve bu gezegeni kurtarmak için kullanmayı planlıyorum.

and, as amazing as it may seem, you know who else was there?

Ve ne kadar şaşırtıcı da olsa, bilin bakalım başka kim vardı orada?

It wasn't until an amazing discovery that man was able to take time and enjoy life.

Müthiş bir keşif yapılana dek... insanoğlunun vakit bulup eğlenebilmesi mümkün olmadı.

To think it was that amazing, and we didn't even get to the wheelbarrow.

Harika olduğunu düşünüyorum da daha el arabasına bile gelememiştik.

And, you know, it was always, "If he's able to accomplish that now," can you imagine what amazing things he'll accomplish when he's 25? "

biliyorsun, herzaman, "Eger şimdi onu başarabilirse, " 25'ine geldiği zaman başarabilecek olduğu akıl almaz şeyler hayal bile edilemez. " vardı.

Wouldn't it be great if, somehow, the other thing, was just gone, and you could be with the thing that you want? Ah, that'd be amazing.

O diğer şey, bir şekilde yok olup gitse ve sen sevdiğin şeyle birlikte olabilsen, harika olmaz mıydı?

Wouldn't it be amazing if you went down the hall and the ice machine was empty?

Koridorda yürüsen ve buz makinesi boş olsa muhteşem olmaz mı?

And then I was thinking about how amazing it is that after everything - - the years, the distance, the screw-ups, everything - - we finally managed to make it here and how, in some ways,

Her şeyden sonra, bunca yıldan, mesafeden, hatadan sonra nihayet buraya geldik ve sanki hiçbir şey değişmemiş,..

That was amazing, and--and thank you, but I don't think that we're gonna be needing anything... don't worry about it, senator.

Muhteşemdi ve teşekkür ederim ama bizim böyle bir şeye ihtiyacımız... Endişelenmeyin, Senatör.

It was amazing because we had the funds from our clients to go further and further back.

Asıl güzel tarafı müşterilerden gelen paraylya daha da ileri gidebiliyorduk.