English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And it was good

And it was good traducir turco

1,535 traducción paralela
And it was good.
Çok güzeldi.
Because she was my lover and it was good.
Çünkü kendisi sevgilimdi ve bundan memnundum.
And it was good for you?
Peki senin için de iyi miydi?
Because I was thinking the same, and then I was looking down the list of nominees and it's all crap this year, so you've got as good a chance as anyone. No, no.
Hayır.
It was finally show day, and Sebastian and I were feeling good.
Sonunda şov günü geldi, ve Sebastian ve ben mutluyduk.
I was having a really good dream, and you ruined it.
Gerçekten iyi bir rüya görüyordum ve sen onu mahvettin.
It was good for jimmy and i to have some time alone.
Böylece Jimmy ve ben biraz yalnız kalma fırsatı bulduk
But what did I tell you was the secret to having a good marriage and keeping it together, Kenneth?
İyi bir evliliğin sırrı nedir demiştim sana Kenneth?
I found the restaurant to be absolutely- - oh, let it go.We came home because I was worried about u, and with good reason.
Mükemmel bir restoran buldum... Boş ver. Erken döndük çünkü senin için endişelendim ki güzel bir sebebim varmış.
And my family was told that for a good, supposedly great lawyer, it would cost us $ 20,000.
Ve iyi, sözüm ona harika bir avukat aileme bunun 20,000 dolara mal olacağını söyledi.
Kevin, no war is good, but some wars are necessary, and when this one started, it was.
Kevin, hiçbir savaş iyi değildir ama bazıları gereklidir ve bu savaş başladığında, gerekliydi.
She was afraid he might deliver it without her, and she'd miss out on her good feelin'. - [ TV :
Mektubu o olmadan vereceğini bu yüzden de iyi hissetme fırsatını kaçıracağını düşünmüştü.
I was on the fence about this, and it's just not a good fit.
Zaten tereddütüm vardı bu konuda,... ve haklı olduğumu anladım.
It... doesn't really matter, because I saw you today, and what I saw was... a guy who was trying to be good.
Bir önemi yok. Çünkü seni bugün gördüm. Gördüğüm iyi olmaya gayret gösteren biriydi.
Since he was a petty thief, you know, in and out of jail all the time, I'd... I'd imagine it wouldn't have been very good.
Sürekli hapse girip çıkan bir hırsız olduğunu düşünürsek pek iyi geçmezdi bence.
- Bad call. I used to take ballet, and I was pretty good at it, too.
Ben de bale dersleri alıyordum ve çok iyiydim.
And then a month after that, I got into a car accident, messed up my knee, and then it was good-bye, tutu.
Bundan bir ay sonra da, bir kaza yaptım. Dizimi mahvettim sonra da baleye elveda, striptize merhaba.
I just thought that if you heard what I had to say, you'd see it was a sound decision, something that's good for ojai and for your family, that's it.
Eğer söylediklerimi dinlersen sağlam bir karar olduğunu göreceğini,... Ojai ve ailen için iyi bir şey olduğunu göreceğini düşündüm, o kadar.
U did a good job today, and it was not easy.
Bugün yaptigin çok iyi bir isti ve kolay degildi.
You did a good job today, and it was not easy.
Bugün yaptigin çok iyi bir isti ve kolay degildi.
Because eventually whatever it is that was getting us high... stops feeling good and starts to hurt.
Çünkü sonuçta kendimizi iyi hissettiren şey iyi hissettirmeyi bırakır ve canımızı yakmaya başlar.
Central lines and IV, it was good practice.
Pratik yapmak güzeldi.
Well, the good news is, if it was in the New York Times, Rory saw it and filed it away.
İyi tarafı bunu New York Times'da okuduysan Rory mutlaka arşivine almıştır.
I left your gift at home, and it was so good, too.
Hediyeni evde unuttum. Çok da güzeldi oysa ki.
And after Emilina was released, he tried to silence her for good before she could put it all together.
Ve Emilina serbest bırakıldıktan sonra, her şeyi bir araya getirmeden önce, onu susturmayı denedi.
And, what, it was good? Oh, well, phhhttt.
Son çıktığım adam, yani var ya, sonlara doğru 15 dakika falan devam ediyorduk.
And the guys thought it was a good one.
Elemanlar iyi bir plan olduğunu düşünüyorlardı.
Today was just an example of why it's not a good idea... for us to be together and work together.
Bugün, ikimizin hem birlikte olup hem de aynı ortamda çalışmamızın neden iyi bir fikir olmadığını gösterdi. Bu çok karmaşık.
I had a good run but it was time to me to pack up my donut bag and remember who my real friends were.
İyi bir maceraydı, fakat artık tatlı kesemi dürüp büküp,... gerçek arkadaşlarımın kimler olduğunu hatırlama vaktim gelmişti.
Life was so good you could taste it, and it tasted like crunchberries.
Hayat o kadar güzeldir ki tadını alabilirsiniz, ve tadı da çıtı çerez gibidir.
your money was no good for me then, and it's still no good with me now.
Paran o zamanlar bana göre değildi. Ve hala bana göre değil.
But it was nice to meet you guys, and good luck.
Ama sizinle tanıştığıma sevindim
I mean, we just saw the one on JFK, and it was... good. You were really good.
JFK ile ilgili olanı izledik, ve çok iyiydi, sen çok iyiydin.
You! You wanted the most coveted job the paper had to offer, and you were in the good graces of the one guy that could give it to you, but there was a problem. Now...
Gazetedeki en gözde işi istedin ve sahibin gözüne girmiştin ama bir problem vardı.
AND THEY THOUGHT THAT IT WAS GOOD.
Ve bunun iyi Olduğunu zannettiler.
Oh, it was so good to see you too. Oh, and congratulations.
Seni görmek de öyle.
I was under the influence of alcoholic beverages and I thought it was a good idea at the time.
Alkollü içkilerin etkisindeydim ve o anda iyi bir fikir olduğunu düşündüm.
And I made such an idiot of myself in class, and someone said if I wanted to get back in the good books to clean out the monkey cages, and now I realize it was a joke, and I feel so stupid.
Ayrıca sınıfınızda yaptığım aptallıktan sonra birisi bana laboratuvardaki maymun kafeslerini temizlersem gözünüzde itibar kazanacağımı söyledi. Şimdi fark ettim ki bu kötü bir şakaymış. Kendimi aptal gibi hissediyorum.
My husband ran for a reason, and I'm sure it was a damn good one.
Kocamın kaçmasının bir sebebi vardı. Geçerli bir sebep olduğuna eminim.
It was a period called the Hadean, after Hades, the kingdom of hell, which is a good name because this was a hot, hostile and violent world.
"Hadean", ismini Cehennem Krallığı "Hades" ten alan bir jeolojik dönemdi. İsim iyi seçilmiş, çünkü bu ; sıcak, zorlu ve düşman bir dünyaydı.
It was not a good reason for something so... devastating and fundamental.
Bu kadar tarumar edici ve bu kadar temel bir sonuç için yeterince iyi mantık yoktu.
It was good when I figured out how to play poker and have a life too.
Hem poker oynayıp hem hayatı yaşamayı öğrenmem iyi oldu.
What did you say this was again? Crab cakes and french fries. It's good, huh?
Her yayınladığımız her senaryoya uzman görüşlerini ve göz önünde bulundurduğumuz unsurları ekledik.
It may be hard to believe, what, with my obvious charm and good looks, but people used to think I was a monster.
İnanması zor gelebilir, hele böyle bir çekiciliğe ve iyi bir görünüme sahip olduğum düşünülürse. Ama eskiden insanlar bir canavar olduğumu zannederdi.
Because I work for The Denver Times, and he's just - He-He was a - He was a homeless man, and he was an ex-boxer... and, I don't know, I thought it was a good story.
Çünkü ben Denver Times'ta çalışıyorum ve o da, evsiz biri, eski bir boksör bilmiyorum, bunun iyi bir hikâye olacağını sanmıştım.
Quite frankly, at times I was my own worst enemy, and I didn't do a good job running it.
Dürüst olmak gerekirse, bazen en büyük düşman kendimdim, ve burayı çalıştırmaya devam etmek, iyi bir fikir değildi.
What, did you wake up this morning and decide it was a good day to die?
Neden kalktın bu sabah, ölmek için iyi bir gün diye mi?
He could remember lifting the gun that Jesse had given him and then it was Good Friday and he was reading about the funeral proceedings as if they'd happened a long time ago.
Jesse'nin kendisine verdiği silahı kaldırdığını hatırlıyordu. Bir sonra hatırladığı ise cuma günü cenaze merasimini, sanki çok uzun zaman önce olmuş gibi gazeteden okumasıydı.
It was... it was a bloody good singer, this bird, but... but it was only small and brown and... and then this woman, this beautiful woman used to come and listen to it and... and... um... and...
Kuş güzel ötermiş ama çok küçükmüş ve rengi de kahverengiymiş. Ve o kadın, o güzel kadın sürekli gelir kuşu dinlermiş.
And he went ( GROANS ). You know. He couldn't see that it was good.
Şarkının ne kadar iyi olduğunu anlayamamıştı.
And it's usually because their pop was good at it too.
Genellikle böyledir çünkü babaları da bu işte iyiydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]