And like that traducir turco
31,729 traducción paralela
You have a boring job that you hate, you know, and, like, making the transition to, like, running a fucking brewery, that's a no-brainer. All right?
Nefret ettiğin sıkıcı bir işin var ve oradan bira imalathaneciliğine geçmeye karar vermek çok kolay.
And I know I'm very fortunate to be able to say that, but, like, I...
Dark Matter'da çalışmayı da çok seviyorum.
When I think about all that, I don't know why I would... I would give that up to, like... to work more and to fucking stress more.
- Ama hepsini düşününce daha çok çalışıp strese girmek için bunlardan vazgeçmek çok saçma geliyor.
It increases things like the production of so called free radicals which are those highly reactive molecules that actually stimulate aging... and encourages cancer formation.
Sözde serbest radikallerin üretimini artırır, bunlar yaşlanmayı ve kanser oluşumunu teşvik eden yüksek oranda reaktif moleküllerdir.
And so you concentrate all the pollutants in the ocean in fish like tuna that are some of the favorite that we like to eat.
Yani cıva da dahil olmak üzere okyanustaki tüm kirleticiler, ton balığı gibi yemeyi çok sevdiğimiz balıklarda toplanır. ÜÇ KONSERVE TON BALIĞI MARKASINDA CIVA YOĞUNLUĞU DEĞERLENDİRMESİ
I don't really like to use the words vegan and vegetarian because... that's not describing the kind of science I'm talking about.
Vegan ve vejetaryen kelimelerini kullanmayı sevmiyorum çünkü bahsettiğim bilim türünü bunlarla tanımlayamam.
I know that I am like stronger than I've ever been without animal products to myself and I've hopefully proved to other people that it can be done.
Hayvansal ürünler tüketmeden hiç olmadığım kadar güçlü olduğumu biliyorum. Bunun yapılabileceğini kendime ve umarım diğer insanlara da kanıtladım.
It is important to find food you like and once you realize that almost every dish you will see that it is not that hard at all.
Beğendiğiniz yiyeceği bulmak önemlidir ve neredeyse her yemeğin bitkisel olarak yapılabildiğini fark ettiğinizde bunun hiç de zor olmadığını göreceksiniz.
People think that vegan food just tastes like crap. And that's not true.
Vegan yiyeceklerinin tadının berbat olduğu sanılıyor ama bu doğru değil.
That's the difference between him and a guy like Chief Boden.
O ve Şef Boden gibi bir adamın arasındaki fark işte bu.
All you have to do is get down on the floor and do a little maneuver that I like to call "the frightened turtle."
Tüm yapacağın şey "korkak kaplumbağa" adını verdiğim manevrayı yapman ve yere yatmalısın.
Not that I'm a gamer, but I just like to play the games, and hang out with other people who play games, and...
Öyle bir oyuncu değilimdir ama oyun oynamayı ve başkalarıyla seviyorum.
That's like me asking to borrow your dumb cop jacket and then... just crashing it.
Bu sanki aptal polis ceketini ödünç alıp ve sonra da onu çarpmam gibi bir şey.
I'd like us all to start by acknowledging the hurt that each and every one of of us has experienced this week.
Bu hafta hepimizin yaşadığı acıyı kabullenerek başlamamızı istiyorum.
I feel like I am back in that car, like I am drowning all over again, and I just...
Sanki tekrar boğuluyor gibiyim ve sadece...
- Tell Jess that I'm not surprised, - Okay. And her whispers are like screams.
- Jess'e söyle, buna şaşırmadım ve fısıltıları çığlık gibi geliyor.
Guys like that only understand one thing - raw, naked aggression and bald spots.
Böyleleri tek bir şeyden anlarlar : Kaba, yalın saldırıyla kötülükten.
That's like going to the dentist and saying,
Bu dişçiye gidip...
Because on a trip like this, in a car with that much power and that much torque, I am gonna get through some tyres.
Çünkü böyle bir seyahatte ve bu kadar güçlü ve yüksek torklu bir arabada biraz lastik eskiteceğim.
"that are doing, like, wheel screeches, and you've got 48 hours to solve it, or I'll have your badge and your truncheon."
"Bu, tekerlek sopaları gibi, Ve bunu çözmek için 48 saatin var, yoksa rozetini ve sandalını alacağım" dedi.
And let's just hope that, for once in your life, you haven't behaved like a child.
Ve umarým diyelim ki, hayatýnda bir kez olsun, Bir çocuk gibi davrandın değilsin.
The problem you have in the 4C is it's mid-engined, which means, on a surface like this, there's no weight over the front, and that means... no grip.
4 silindirli bir motorda sahip olacağınız problem, orta motordur bu da, bu tür yollarda ön tarafınızda ağırlık olmayacak demektir ve bu da tutuşunuzun olmayacağı anlamına gelir.
Thanks to its sleek shape and the body that stood just 40-inches tall, it promised to cut through the air like a missile.
Pürüzsüz şekli ve yalnızca 101 santimlik yüksekliğiyle havayı bir füze gibi yaracaktı.
I know that you like one of your partners and you hate the other one.
Bir ortağını sevdiğini, diğerinden ise nefret ettiğini biliyorum.
There's only a handful of artists that have influenced fashion and culture like Trinity.
Trinity gibi mode ve kültürden etkilenmiş sadece bir avuç sanatçı var.
And with a mix like that, Trinity's lucky to be alive.
Böyle bir karışımla, hayat kadığı için Trinity çok şanslı.
Sheldon, I understand that you like things a certain way and I'm willing to make some concessions, but you have to be open to compromise.
Kesin şeyleri sevdiğini biliyorum ve taviz vermeye razıyım. Ama sen de uzlaşmaya açık olmalısın.
Do you know that when I get out of the shower, she eyes me up and down like I'm a piece of meat?
Duştan çıktığımda beni yiyecekmiş gibi gözleriyle süzdüğünü söylemiş miydim?
That's like getting your first pet and having it be- - I don't know... What's a kind of pet that ruins your life?
Başlangıcı Sheldon Cooper'la yapmak ilk evcil hayvanının şey çıkması gibi, ne bileyim hayatının içine eden hayvana ne denir?
Has that ever happened to you when you and Chris are, like, you know?
Bu siz de şey yaparken Chris ve sana oldu mu?
You're giving me that look, and I don't like it.
Bana bakışın hoşuma gitmiyor.
I like to think that you took the sourest lemon that life has to offer and turned it into something resembling lemonade.
Hayatın sana sunduğu ekşi bir limondan limonataya yakın bir şey yaptığımı düşünürüm hep.
And can I just confirm that the hotel gym's not just, like, three crappy elliptical machines?
Ayrıca GYM salonunuzda, sadece, üç tane saçmasapan eliptik makine yok değil mi?
And I'm not gonna say good-bye or anything sappy like that.
Bu yüzden hoşçakal bile demeden aptalca bir şeyler de yapmadan gidiyorum.
Uh, that thing you just said about your mom and... and your brother... that sounds like kind of a big thing.
Annen ve abin hakkında söylediğin şu şey kulağa büyük bir sorun gibi geliyor.
They show up at the perfect time, and then, just like that, they're gone.
Mükemmel zamanlamayla gelirler ve sonra, giderler.
I like that you really thought about your word choice there, and then you went with "rigmarole".
Kelime seçimini çok düşünmen hoşuma gitti ama sonra "deli saçması" dedin.
And this is exactly like that.
Bu da duruma çok uygun oldu.
I'm the person out there on the front lines changing the world, and you're like this sponge that soaks up everything I say.
Ben cephede dünyayı değiştirecek olan kişiyim sen de söylediklerimi sulayan sünger gibisin.
I hope it was more clever and kind, and I keep thinking, is that what we're supposed to learn from this, like every time you get off the phone with someone, you should say something clever and connected?
Sonra da düşündüm, bu konudan çıkacak ders telefonu her kapatışında konuyla ilgili zekice bir şey söylemek gerektiği mi?
I just, I hit a goal and I celebrated by eating some food that I actually like the taste of.
Ben sadece aylık hedefime ulaştığım için, tadını sevdiğim yiyecekleri yiyerek kutlama yaptım biraz.
And I know what it's like to think that you're not allowed to, but you don't get to just quit.
ve izin vermediğini düşünmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum, ama sessiz olamadın sadece.
But she's still in my life and she's facing it, just like he did, because there's always a chance that things will get better.
ama o hala hayatımda ve bununla yüzleşiyor, babamın yaptığı gibi, Çünkü bazı şeylerin daha iyi olması için daima şans vardır.
Wise and me are like water and oil, so I decided that the big guy put me on this planet to swing an axe and drag a hose, and not make higher level decisions.
Akıllılık ve ben, su ve zeytinyağı gibiyiz. Sonra da koca adamın beni dünyaya gönderme sebebinin balta sallayıp, hortum sürüklemek olduğunu büyük kararlar vermemem gerektiğine karar verdim.
And, you are telling me this ghost story that you probably stole from Tales from the Crypt or Haunted Lives or something like that.
Ayrıca Cadlar Bayramı'ndayız. Sende bana muhtemelen Mezar Hikayeleri ya da Musallat Olunmuş Hayatlar'dan çaldığın şu hayalet hikayesini anlatıyorsun.
No to mention, that place, that house it was tricked out like a Vegas magic show, and you had the expertise to do that.
Ayrıca evin Vegas sihir gösterisi gibi donatıldığını dememe bile gerek yok, senin bunu yapabilecek uzmanlığın var.
You don't know what it's like to live with that woman. To live in her fishbowl, to meet somebody for the first time and-and see that pity in their eyes.
Onunla, onun fanusunda yaşamanın veya biriyle tanıştığında gözlerindeki acımayı görmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
I only know one person good enough with a rifle to shoot Bennett out of the air like that, and she has just as much reason to kill me as she did to kill Bennett.
Sadece bir tüfekle yeterince iyi bir insan tanıyorum Bennett'i havadan fırlatmak için, Ve beni öldürecek kadar çok nedeni var
No, but I did speak to Johnny K, the guy who owns the gun range, and he said he couldn't think of any disgruntled employees or customers that would have done something like this.
Hayır ama Johnny K ile konuştum, atış kulübünün sahibi olan şu adam, ama dediğine göre bunu yapabilecek öfkeli bir çalışan ya da müşteri aklına gelmiyormuş.
Criminals like weapons that are cheap and untraceable.
Suçlular ucuz ve izi sürülemeyen silahları tercih eder.
Step like that again, and I'll put you on the ground.
Bir adım daha atarsan seni yere sererim.
and like you said 33
and like it or not 28
and like i said 57
and like 54
and like you 18
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
and like it or not 28
and like i said 57
and like 54
and like you 18
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that'll be it 25
that's great work 19
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that'll be it 25
that's great work 19
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20