English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And look at you now

And look at you now traducir turco

455 traducción paralela
And look at you now.
Şimdi şu hâline bak.
And look at you now!
Bir de şimdi haline bak!
Now you can get yourself some rest, and I can get a good look at you.
Şimdi güzelce dinlenebilirsin, ve ben de sana iyi bakarım.
You're making more money now than you ever made in your life, and all you wanna do is lie on your back, smoke cigars and look at naked women!
Şu an hayatın boyunca kazandığından çok para kazanıyor ve tüm yapmak istediğin ; sırtüstü yatmak, puro içmek, at yarışı oynamak ve çıplak kadınlara bakmak!
Now, calm down and sit there, and let me look at you.
Sakinleş ve şuraya otur. Sana bir bakayım.
And now if you'll allow, ma'am, I'll take a look at those horses.
ve eğer izin verirseniz, madam, Şu atlara bir bakacağım.
And now you look at me with those great big cow eyes, point at that phoney arm, and I melt and go along!
Şimdiyse bana şu sığır gibi kocaman gözlerle bakıyorsun, şu kolu işaret et, eriyeyim ve de gideyim!
And 20 years from now, if you dare to look at another woman I wouldn't be ashamed of making a scene.
20 yıl sonrasında, eğer gözün başka bir kadına kayarsa olay çıkarmaktan çekinmeyeceğim.
And now... now look at you.
Şimdi... şimdi kendine bir bak.
Now, you can lie here and look at the stars.
Şimdi buraya yatıp yıldızları seyredebilirsin.
Oh, Belle, 100 years from now, my eyes could look at you and still see a pretty little girl in a yellow dress.
Belle, bundan 100 yıl sonra bile gözlerim sadece seni ve sarı elbise içindeki o tatlı küçük kızı görecek.
And will you look at me now?
Büyük adam olmaya kalkıştım.
This woman, destined by divine providence to have her faith and Christian patience tried by lifelong misfortune - at least now she can look down upon you from above.
Bu kadın, Tanrının yazdığı alın yazısıyla sadakat ve sabrını, ömür boyu süren kötü talihiyle test ederek yaşadı en azından, artık yukarıdan bizlere bakıp, görebilecek.
Look Simon, I think you will admit that, whilst Rex and I have been your closest friends for more than ten years now, we have never at any time stressed our age or our greater experience.
Simon, Rex'le benim 10 yıldır senin en yakın arkadaşların olduğumuzu kabul et. Yaşımızı veya engin tecrübemizi hiç vurgulamadık.
Now, you know we have company coming tonight, and look at this room!
Hadi ama, bu gece misafirim olduğunu biliyorsunuz! Odanın hâline bakın!
As we launch him into the rapids of adulthood, we look back at the ups and downs of his childhood, and view with some satisfaction the fine specimen you see before you now.
Onu yetişkinlerin zorlu dünyasına gönderirken çocukluğunun inişli çıkışlı zamanlarına dönüp bakarak büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki karşımız duran örnek insan halini almış.
And now look at you.
Şu haline bak.
Now, you go in there and you get some paper and you're gonna draw a diagram of that prison and I'll look at it.
Şimdi sen oraya gir ve biraz kağıt getir ve hapishanenein bir diyagramını çizeceksin ve ben inceleyeceğim.
All right, now you're going to tell me why... you look at me like as if I were an object... and love a cat you found on the street...
Yeter artık, şimdi bana hemen bana neden bir eşya gibi davrandığını,... ve sokakta bulduğun lanet bir kediyi neden sevdiğini anlatacaksın.
Now if you like, I could take them with me, ask him to have a quick look at them, and find their current value.
İstersen onları alabilirim ve ondan bunlara bir göz gezdirmesini ister ve gerçek değerini bulmasını isteyebilirim.
Now, Benda, you take a look at this one and tell me if that doesn't suit you right down to the ground.
Brenda, şuradakine bir bak. Ve düşlerindeki dairenin bu olup, olmadığını söyle.
And now, look at you!
ve şimdi haline bak..
And now I'm going to give you some... please look at me.
Sana biraz tavsiye.... lütfen bana bak.
NOW, YOU GO AROUND AND LOOK AT WALTER'S. NOW, HE BE SITTING OVER AN OVEN WITH NOTHING BUT A COAT ON AND SITTING AROUND THERE, RUBBING THEIR KNEES ALL DAY
Adam bütün gün sırtında bir kabanla ateşin başında oturuyor, bütün gün dizlerini ovuşturuyor ottan başka bir şey yemiyor ve talihsiz bir kaderle cebelleşiyor.
And now, look at you!
Önce karşı koydun, ama sonra...
Now look at that and you'll be watching a miracle.
Şimdi de şuna bak. Mucizeyi izliyor olacaksın. Buna EEG diyoruz, beyin dalgaları.
Say, if you never knew Sanjay say, if you were my friend... suppose I was the one who invited you And now, look at them
Diyelim ki, Sanjay'ı hiç tanımasaydın, benim arkadaşım olsaydın o zaman seni davet eden ben olurdum. Ve şimdi, onlara bak.
And now look at you.
Ve şimdi kendine bir bak.
Now just take a look at this and tell me if you recognize anybody,
Şimdi, şuraya bir bak Lem dışında tanıdığın biri..
Now, look... you want to cooperate here and now, or do you want to look at some heavy conspiracy charges and explain them to a judge?
Dinle beni... Ya bizimle işbirliği yaparsın ya da ciddi bir komplo suçlamasıyla suçlanıp derdini hakime anlatırsın.
I'm okay now. Steve, take it, and if you should get the urge at this banquet, take at look at it.
Steve, yanında bulunsun ve ziyafette ihtiyaç duyarsan bakman yeterli.
And for now you can take a look at the museum, 30 kopecks for the ticket.
Bu arada sen de müzeye göz atabilirsin. Ücreti 30 kopektir.
Now I say to these people, look at this young man and you'll see the face of a black man, but if you look at the blood, it's red!
Bu insanlara diyorum ki : Bu gencin yüzüne bakarsanız, siyah bir adamın yüzünü görürsünüz. Ama kanına bakarsanız, kırmızıdır.
"You'll have all the grief you can stand and more." Now, look at this.
"Kaldırabileceğinden daha fazla acı çekeceksin." Şu hale bak.
And now as I look at you I feel that same pain.
Ve şimdi sizlere bakarken aynı acıyı çekiyorum!
And now you'd best have a look at this rump.
ve şimdi şu kalıntıya bir baksanız iyi olur.
Now look directly down at that little guy and you say, "You must behave yourself when you're in the presence of a lady."
Güzel. Şimdi o ufaklığa bak ve, "Bir bayanın yanındayken uslu durmalısın," de.
Now, would you just do something very easy for me - and this can be done by people at home as well watching on the television - just hold up your right hand, please, in front of you, and look at me.
Şimdi benim için çok kolay bir şey yapabilirsiniz ve bunu evde TV karşısında olanlar da yapabilir. Yalnızca sağ elinizi kaldırın ve bana bakın lütfen.
Now look at me and smile. There you go.
Şimdi, bana bak, gülümseyerek.
From now on every year you'll look at me and see someone who looks older and older then you
Bundan sonra yıllar geçtikçe bana her baktığında senden yaşlı çok daha yaşlı görünen birini göreceksin.
Now, Doctor are these words and phrases that come spontaneously to you when you look at me?
Peki, Doktor bu kelimeler ve cümleler bana baktığınızda size uygun geliyor mu?
Children, look at that lovely dessert tray over there. Why don't you go over and pick what you'd like now so they could reserve it?
- Çocuklar, şuradaki tatlı masasına baksanıza, neden kalkıp istediğiniz tatlıyı şimdiden seçmiyorsunuz?
Now, could you at least take a look at the scar and give me your medical opinion? Okay.
Şimdi, en azından yaraya bir bakıp, bana tıbbi fikrini söyler misin?
Now, if you look at the composition of this soil closely under a microscope, you could see traces of thousands and thousands of years of evolution.
Eğer bu toprağın bileşimine mikroskop altında yeterince yakından bakarsan binlerce, on binlerce yıllık evrimi görürsün.
It, It's called a camera, see, and... um, uhh, I look at you... through this little window here, see? Now...
Buna fotoğraf makinası denir ve sana bu küçük pencereden bakıyorum.
Please, now both of you smile. And look at me.
Şimdi lütfen ikiniz de gülün ve bu tarafa bakın.
Aye, and look at the state of you now.
Şu haline bak şimdi de.
Now I think you're dead right when you say when you say that they must look beyond this village, and must look at what's happening outside.
Düşündüm de, şey dediğinde.. bu köyün ötesine bakmaları, dışarıda neler olduğuna bakmaları gerek dediğinde dibine kadar haklıydın.
You needed it and now you can feel it, look at you.
Buna ihtiyacın vardı ve şimdi hissediyorsun, kendine bir bak.
See, my father gave everything he had to Polk High and if you look at him now, you'll know that that's all he had.
Bak, babam Polk High için elinden geleni yaptı ve şimdi ona baksan, gerçekten elinden gelen her şeyi yapmış olduğunu anlarsın.
You want the tooth fairy to come, you're gonna have to put some teeth under the pillow. With what we've done, we're now in a position to take stock... make our judgments regarding the staffing and expenditures... and we will take a long, hard, critical look at all... Agreed.
Diş perisinin gelmesi için dişi yastığın altına koymak gerekir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]