English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And we're running out of time

And we're running out of time traducir turco

87 traducción paralela
We're running out of time and our power-packs are nearly finished.
Zamanımız azalıyor, yakında güçümüz biter.
We're running our of time we're running out of water and I'm running out of patience in which my capacity to obey orders I can't believe in
Zaman kaybediyoruz Suyumuz tükeniyor ve sabrımızda tükeniyor emirlere itaat etme kapasitemizde buna inanamıyorum.
And I'm terrified that we're running out of time.
Korkarım zamanımız azalıyor.
I can't help but feeling that we're running out of time and fast.
Zamanımızın hızla tükendiği hissinden kendimi alamıyorum.
We're running out of food... We're running out of men, and we're running out of time.
Yiyeceği tüketiyoruz, adamları tüketiyoruz ve zamanı tüketiyoruz.
The arguments have been made and we're running out of time.
Tartışma yapıldı, ve zamanımız tükeniyor.
I don't know who built it, but it's massive and we're running out of time.
Kimin yaptığını bilmiyorum ama büyük ve vaktimiz daralıyor.
I've got task force agents canvassing the northwestern Maryland area, but it's a large territory to cover, and we're running out of time.
Destek istedim. Ajanlar kuzeybatı Maryland'ı araştırıyor. Ama orası çok geniş bir bölge ve zamanımız azalıyor.
And we're running out of time.
Ve gitgide zaman azalıyor.
And we're running out of time and magic.
Hem büyümüz hem zamanımız azalıyor.
There's no plan B, and we're running out of time.
B planımız yok ve zamanımız giderek azalıyor.
And he knows that your mom likes him and that we're running out of time.
Annenin onu sevdiğini biliyor. Vaktimiz azalıyor.
- But we're running out of time and...
- Zamanımız yok ve... - Neden?
We're running out of time and we've got nothing, repeat, nothing to go on.
Zamanımız tükeniyor ve biz hiçbir şey var, tekrar, gitmek için hiçbir şey.
And actually he's dying and we're running out of time.
Ve aslına bakarsan, o ölüyor ve bizim zamanımız doluyor.
You're not telling us everything, Agent Murphy, and we're running out of time.
Bize her şeyi söylemiyorsun Ajan Murphy, Ve zamanımız azalıyor.
Look, we really need to find him and we're running out of time.
Bak, biz gerçekten onu bulmak gerekir ve biz zaman tükeniyor.
We are running out of time, and we have no idea what we're up against.
Zamanımız tükeniyor, Biz Magic School geri gidemez beri bizim için güvenli değil çünkü, ben tüm iyi büyülü yaratıklar burada küçük bir liste derlenmiş bize yardımcı olduğunu geçmiş. Ve biz karşı ne hiçbir fikrim yok.
We're running out of time and we're not exactly dealing with a patient man.
Zamanimiz kalmadi ve.. .. sabirli bir adamla ugrasmiyoruz.
We've got two people missing, in danger, we've got no solid leads and we're running out of time.
Kayıp iki insanın hayatı tehlikede elimizde somut bir delil yok ve zamanımız tükeniyor.
And we're running out of time.
Ve zaman ilerliyor.
- Because we found more propane tanks than we have receipts for, and we don't know how many guns these boys had to begin with. And, "You're running out of time." That's what John McFadden kept saying before he died.
- Çünkü biz fişlerde yazandan daha fazla propan tüpleri bulduk ve bu çocukların en başta ne kadar silahı vardı bilmiyoruz, ve "Zamanınız tükeniyor." John McFadden ölmeden önce sürekli bunu söylüyordu. "Zamanınız tükeniyor." ve ben ne anlama...
We're running out of time and I don't have a better idea.
Zamanımız tükeniyor ve aklıma daha iyi bir fikir gelmiyor.
Now that my men are here and we're running out of time, I'll brief you on the plan.
Şimdi adamlarım burada ve zamanımız azalıyorken plan hakkında sizi bilgilendireyim.
I need to know who he's working with, and we're running out of time.
Bu işi kimle planladıklarını öğrenmemiz gerek. Zaman daralıyor.
Well, it's all we got left and we're running out of time.
Ve vaktimiz de tükeniyor.
I owe him, and so do you, and we're running out of time.
Ona borçluyum! Sen de öyle, ve vaktimiz azalıyor.
We're way over budget, and Nicholas is running out of time.
- Bütçeyi çok fazla aşmışız ve Nicholas'ın zamanı tükeniyor.
We're running out of time and they can't help us now.
Zamanla yarışıyoruz ve artık bize faydaları olamaz.
We're running out of time, and maybe I didn't make it clear enough, but we're gonna have to stick together for a little bit, because of our... You know, our situation.
Zamanımız gittikçe azalıyor ve belki kendimi yeterince iyi ifade edemedim ama bir arada kalmak zorundayız, bizim durumumuzdan dolayı.
It'll compromise our operation, and we're running out of time.
Bu operasyonu açığa çıkarır, zamanımız azalıyor.
But I need you to trust me and do exactly as I say from this second onwards because we're running out of time.
Ama bana güvenmelisiniz ve bu saniyeden itibaren söylediğim her şeyi yapmalısınız. Çünkü zamanımız azalıyor.
And, James, we're running out of time.
Ve James, zamanımız doluyor.
We are running out of time, and you're dreaming if you think he'll ever tell you what you want to know!
Zamanımız azalıyor ve sana bilmek istediklerini söyleyeceğini düşünüyorsan hayal görüyorsun.
We're running out of time and options.
Zamanımız ve seçeneklerimiz azalıyor.
But, Pete, we still need to make that movie, and we're running out of time.
Hâlâ o filmi kaydetmemiz gerekiyor Pete ve çok zaman harcıyoruz.
We're about to crack the biggest case this area's had in a long time, and we are running out of time.
Bu bölgedeki en büyük suçu çözmeye çalışıyoruz ve zamanımız daralıyor.
But there's another girl out there - - somewhere - - and if she's alive, we're running out of time to find her.
Ama, dışarıda bir yerlerde başka bir kız daha var ve eğer yaşıyorsa, onu bulmak için zamanımız azalıyor.
We need more votes and we're running out of time.
Daha çok oya ihtiyacımız var ve vaktimiz azaldı.
And we're running out of time.
Ve zamanımız da tükeniyor.
We have a very small window to launch these missiles and we're running out of time.
Füzeleri fırlatmak için kısıtlı bir süremiz var. Ayrıca zamanlamanın gerisindeyiz.
No, he won't, and we're running out of time.
Kaçmayacak ve zamanımız tükeniyor.
I'm not sure of anything anymore, and we're running out of time.
Artık hiçbir şeyden emin değilim ve zamanımız da tükeniyor.
We're running out of time and this is the best option.
Zamanımız azalıyor ve elimizdeki en iyi seçenek bu.
I'm not gonna relax because we're running out of time and there's an invasion coming.
Sakin de olmayacağım çünkü zamanımız daralıyor ve bir istila yaklaşıyor.
We're at war and we're running out of time.
Biz savaştayız ve zamanımız tükeniyor.
We're running out of time and options, okay?
Zaman ve seçeneğimiz kalmadı, tamam mı?
And we're running out of time.
Vaktimiz tükeniyor.
I need a simple answer, to a simple question and we're running out of time.
Basit bir soru için, basit bir cevaba ihtiyacım var ve zamanımız tükeniyor.
That's not gonna be easy, and we're running out of time.
- Kolay olmayacak ve vaktimiz azalıyor.
It's been five days now, and we're really running out of time.
5 gün geçti bile zamanımız tükeniyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]