English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And you have every right to be

And you have every right to be traducir turco

78 traducción paralela
I know you're both still angry with me and you have every right to be, but I hope you can forgive me for the way I acted.
İkinizin de bana kızgın olduğunu biliyorum ve bunu yapmakta çok haklısınız. Ama böyle davrandığım için beni bağışlayabileceğinizi umuyorum.
I'm sorry and embarrassed, and you have every right to be... I'm sorry and embarrassed, and you have every right to be...
Üzgünüm ve utanıyorum ve senin yerden göğe hakkında var- -
This is a dreadful crime, I know, and you have every right to be upset. But I wonder if you're not letting yourself get a shade more personal because of your mother's involvement?
Korkunç bir olay, ben de farkındayım ve üzülmek hakkın ama annen de olaya dâhil olduğu için bir miktar daha fazla kişisel alıp almadığını merak ediyorum.
I know you were angry, and you have every right to be.
Biliyorum sinirliydin ve olmakta da haklıydın.
I know you're angry and you have every right to be, but we need to talk.
Kızgın olduğunu biliyorum, buna da hakkın var, ama konuşmamız lazım.
Look, I know you're mad at her and me and you have every right to be.
Bak, Ona kızgın ve bana ve olmak için her türlü hakkı vardır biliyorum.
I know, and you have every right to be mad.
Biliyorum, kızmakta haklısın.
I'm so sorry and you have every right to be angry with me.
Çok özür dilerim, bana kızmaya yerden göğe kadar hakkın var.
You're angry and you have every right to be, but...
Bana kızgın olduğunu biliyorum. Ne desen haklısın, ama...
And i-I know it's sudden, And you have every right to be upset.
Ve ani olduğunu biliyorum,... kızmakta sonuna kadar haklısın.
And you have every right to be mad at me.
Ve bana kızmakta son derece haklısın.
And you have every right to be.
Sonuna kadar haklısın da.
Look, I know you're upset, man, and you have every right to be, but will you at least please call me back?
Bak, kızgın olduğunu biliyorum dostum, buna hakkın da var,..... ama en azından beni geri arar mısın?
And you have every right to be But I can't change who I was
Ve hakkın da var. Ama eskiden kim olduğumu değiştiremem.
And you have every right to be.
Kızmakta sonuna kadar haklısın.
This is big time primal stuff you're dealing with, jungle stuff, and you have every right to be upset.
Kabullenmesi zor bir durum hatta neredeyse imkansız.
And you have every right to be.
- Çok da haklısın.
Look, I know you're hurt, angry, and... and you have every right to be.
İncindiğini, kızdığını biliyorum. Haklısın.
And you have every right to be mad.
ve bana kızgın olmakta tamamen haklısın.
You're just pissed off, and you have every right to be.
Kızdın ve kızmakta haklısın.
Look, you're angry, and you have every right to be, but I will fix this.
Kızgınsın. Kızgın olmak hakkın ama bunu düzelteceğim.
And you have every right to be, but we're hoping what we're gonna show you right now will make up for that.
Sonuna kadar haklısın fakat en iyi şekilde telafi edeceğiz.
We know you're upset, and you have every right to be, but if it's okay with you, we'd like a second chance to make things right.
Üzgün olduğunu biliyoruz, sonuna kadar da haklısın ama mümkünse her şeyi yoluna koymak için ikinci bir şans istiyoruz.
I know you're angry, and you have every right to be.
Kızgın olduğunu biliyorum ve hakkın da var.
I mean, you were so excited about dinner last night, and you have every right to be angry, and instead, you make me breakfast.
Demek istediğim, dün geceki yemek için çok heyecanlıydın,... ve kızgın olmak için her türlü hakka sahipsin,... ama sen onun yerine bana kahvaltı hazırlıyorsun.
And you have every right to be mad.
Bana kızgın olmakta sonuna kadar haklısın.
You're still pissed, and you have every right to be.
You're still pissed, and you have every right to be.
Shut up. And you have every right to be.
Sonuna kadar haklısın.
You're upset and you have every right to be.
Hayal kırıklığına uğradın, sonuna kadar da hak veriyorum sana.
And you have every right to be.
Kızgın olmak için her sebebe sahipsin.
I know, and you have every right to be.
Olmak için de haklısın.
I understand that you are still angry with me, and you have every right to be.
Hala bana kızgın olmanı anlıyorum, ve olmak için her hakka sahipsin.
Harry, I-I know you're angry and you have every right to be, but you can't just ignore her and never speak to her again.
Harry biliyorum kızgınsın ve buna hakkın var ama görmezden gelip konuşmamazlık yapamazsın.
Believe me, you have every right to be upset, and I can't talk about it right now, but I will.
İnan bana, kızmakta haklısın, ve şu anda konuşamam, fakat anlatacağım.
You have every right to be offended... and I do apologize.
Kırılacak her hakka sahipsin... ve özür diliyorum.
You know what, Mr. Middlebrook? We will be happy to forward all of the appropriate legal documentation through the right channels, and you have every right to use your power of subpoena.
Gereken her türlü belgeyi doğru kanallardan göndermekten memnunluk duyacağız.
You have every right to be mad at me, and I apologise.
Bana kızmakta tamamen haklısın, ve özür dilerim.
I have every right to be upset and worried about you right now.
Sanırım seninle ilgili endişelenmeye hakkım var.
I promise you, even if i have to do every bit of the work myself, this wall will be repaired and it'll go right back to being exactly what you want.
Bu duvar tamir edilecek... ve yine istediğiniz gibi olacak.
I-I know that you're angry. And y-you have every right to be, but right now... We need you to take us to where they took Dan's car.
Farkındayım çok öfkelisin ve olmakta haklısında ama öncelikle Dan in arabasının nerde olduğunu bulmak için.Sana ihtiyacımız var.
Mr. Stewart, a young man has been brutally murdered. We have every right to be here. And as far as I'm concerned, you can drop the act.
Bay Stewart genç bir adam vahşice öldürüldü.
You have every right to be pleased and confident.
Sevinmekte ve kendinize güvenmekte haklı olabilirsiniz.
And they have every right to be, but you can't listen to everything...
ve olmaya da hakları var, Fakat söledikleri her şeyi dinleyemezsin..
You have every right to be, but before this spins completely out of control, let's go someplace and talk.
Üzülmekte haklısın, ama işler kontrolden çıkmadan önce bir yere gidip konuşalım.
Governor, you have every right to be upset, and lam sorry.
Vali, kızmak için haklısınız bişey diyemiyorum
And you have every right to be.
Çok da haklısın.
Yes, you have every right to be angry, and yes, I was stupid all those years ago.
- Evet, bu kadar kızmakta haklısın, ve evet, yıllar önce bir aptallık yaptım.
Mr. Stafford, you have every right to be upset, but you can't pack up and leave the state because a few people might gossip.
Stafford Bey endişelenmekte çok haklısınız. Ama sırf dedikodu çıkacak diye eyaletten ayrıImayın.
We have every right to be here, and I don't know if you're being sexist, ageist, racist, or what, but I don't think I like your - ist.
Burada olmaya herkes kadar hakkımız var. Cinsiyetçilik mi yapıyorsunuz, yaşçılık mı ırkçılık mı bilemiyorum ama "çılık" larınızı hiç sevmedim.
And those tours are run by conservationists, okay, who have every right to be in the ocean, as much as you, me, anybody else.
Tıpkı sen, ben ve diğerleri gibi.
I'm sure I don't need to remind you, but for any of those who may be tempted to warn or turn themselves in to the authorities, we have the names and addresses of the families of every one of you, down to the most distant cousins, right?
Eminim size hatırlatmama gerek yoktur Ama aranızda... yetkilileri uyarmak veya teslim olmak isteyen varsa... en uzak kuzenlerinize kadar ailelerinizdeki herkesin... adresleri ve telefon numaraları elimizde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]