Angle traducir turco
4,666 traducción paralela
So I'd like to infuse the religious angle with the theme of badass.
Din konusunu havalı olmak teması ile doldurmak istiyorum.
We have to find a completely new angle for the Allstate campaign.
Allstate kampanyası için tümüyle yeni bir açı keşfetmeliyiz.
Visual inspection of the mandibular offset, in conjunction with the angle of the zygomatic and the already noted remodeled bullet wounds, indicates... that Booth was correct and this is Hayes Flynn.
Görünebilir çene çıkıntısı elmacık kemiğinin açısı ve belirlenmiş kurşun yaralarının kaynaması Booth'u doğruluyor ve bu kişi Hayes Flynn.
Well, if we knew the feds'angle, we'd have a leg up on solving this.
Ajanların açısından bakabilsek, belki de bu işi çözeriz.
Try a different angle.
Kameranın açısını değiştir.
You will be photographed from every single angle, and the optics will be spectacular.
Birlikte fotograflandığınız her kare muhteşem olacak.
We're working on a possible bioterrorism angle.
Bir biyoterörizm ihtimali üzerinde çalışıyoruz.
We're actually working a different angle.
Biz olayı başka bir açıdan ele alıyoruz.
I'm the one who sold him on the whole conspiracy angle.
Bütün bu örgüt olayını ona söyleyen bendim.
You mean... I mean, Foxy Lady realizes we're not liking the robbery angle, so she brings up Dawson's drug history.
Kurnaz bayan, soygun hikayesinden hoşlanmadığımızı fark etti.
When he came down to it, he couldn't see the angle.
İşler ciddiye binince kaldıramadı.
Angle yourself 40 degrees left.
- Kendini 40 derece sola ayarla.
Place the steam wand halfway in the pitcher at a 45-degree angle until the milk is 103 degrees.
İbrikteki buhar düğmesini, tüm bunların ortasında süt 40 derece ısınana kadar 45 derece açıyla ayarlamalısınız.
Um, you know, I... didn't have a very good angle from over here, but I trust Dr. Bailey if she saw a bubble.
Aslında buradan iyi bir açıyla göremiyorum ama Dr. Bailey kabarcık gördüm diyorsa inanırım.
Got yourself a nice angle?
İyi bir açı yakaladın mı?
We're looking into that angle also.
O açıdan da bakıyoruz olaya.
This the only angle we got?
Tek açı bu mu?
All right, well, we'll work that angle.
- Evet, düşün sen.
Studies have consistently shown that changes in one's surroundings, background noise, even the angle from which materials are viewed, can result in fresh insights.
Çalışmalar tutarlı bir şekilde göstermiş ki, bir kişinin çevresi, arka fondaki gürültüler eşyaların görünüş açısı bile.. insana ferahlık verebiliyor.
For you it's an angle, I get that.
Sizin için bu bir bakış açısı, o kadarını anladım.
But then there's this whole Lanie and her look-a-like angle.
Ama sonra Lanie'ye aynısı kadar benzemesi ortaya çıkıyor.
No, this is our only angle.
- Elimizdeki tek görüntü açısı bu.
I hadn't thought of that angle.
Hiç o açıdan düşünmemiştim.
Well, can you at least figure out the U.S. angle?
En azından ABD açısını bulabilir misin?
You must have that angle down pat.
Bunları uygun bir şekilde savuşturmuş olman gerek.
You wanna know my angle?
Benim bakış açımı öğrenmek ister misin?
Only a few structures in the vicinity have the heightened position to give you an angle on that alley.
Çevrede sana o sokağı istediğin açıdan görebileceğin yüksekliği verebilecek bir kaç bina var.
I need the exact angle it's built on.
Binanın bulunduğu tam açıyı öğrenmem gerek.
That angle, from the highest floors?
Bu açı en yüksek katın derecesi mi?
It's oval in shape, which means that the bullet penetrated the skin at an angle.
Oval şeklinde, yani kurşun bir açıyla deriyi delip geçmiş.
This is our best shot. We finally have an angle on him.
Sonunda onu yakalayabiliriz.
There's not an angle to do one's business without a clown figurine staring at you.
Bir palyaço sana bakmadan işini halledebileceğin bir açı yok.
I mean, course I like you, but... in the way that you might like a salted cashew, or an angle poise lamp.
Yani, tabii ki senden hoşlanıyorum, ama... hani tuzlu kajuyu seversin ya, ya da masa lambasını sever gibi.
The angle of the injury would suggest that the trajectory was much like this.
Hasar açısına göre, mermi yolu bu şekilde ilerlemiş.
The gonion angle of the mandible indicates the victim was male.
Çenenin gonyon açısına göre kurban erkek.
On this medial angle, there is a perimortem sharp force injury.
Bu orta açıda ölüm zamanı oluşmuş sert bir yaralanma var.
See, if the attack, came at a downward - facing angle, then the stabbing implement would have severed the subclavian artery coming directly off the aorta.
Eğer atak, aşağı doğru bir açıyla gelmişse, o zaman keskin alet subklavyan damarını doğrudan aorttan kesmiş olur.
Based on the angle that the victim was stabbed...
Kurbana saplanma açısına göre...
Pursuing every angle, yeah.
Her açıdan takip ediyoruz, evet.
For children, pericardiocentesis is not easy since the angle might be narrow.
Çocuklarda, açı dar olabileceği için perikardiyosentez kolay olmaz.
The angle shows that pericardiocentesis is impossible.
Açı perikardiyosentezin mümkün olmadığını gösteriyor.
What's your angle?
Bunu yapmaktaki amacın ne?
I'm upstairs, a good angle to shoot the robbers... but I don't have a gun
Yukarıdayım, atış için iyi bir açım var fakat silahım yok.
The only angle that is not included in the CCTV camera is here.
.. CCTV kameralarının bulunmadığı tek noktada burası..
- The angle's not coming out.
- Hatların ortaya çıkmıyor.
The angle's a lot different in second.
İkincide birçok açıdan gelebilir.
We just want to come up with an angle on this together.
Bu işten böyle çıkmak istemiyoruz.
Now, according to my research, there's a narrow angle... where one can drill... into the skull... missing all the vital parts of the brain.
Araştırmalarıma göre, kafatasını delebileceğiniz bir dar açı var. Beynin tüm hayati parçalarını ıskalıyor.
We're working on different angle.
Değişik bir açıdan yaklaşıyoruz.
I gotta be honest, your angle is way off on this.
Dürüst olmak gerekirse, ruhun buna müsait değil.
Stick to the family angle.
Ailemizden sapma sen.