Annabel traducir turco
446 traducción paralela
Henry, show them Annabel.
Henry, Annabel'i göstersene onlara.
Milly's taken a fancy to Annabel.
Milly, Annabel'e bayıldı.
One was a pretty creature named Annabel Lane.
Biri Annabel Lane adlı güzel bir yaratıktı.
I was with Lila backstage when she got Terry's brief note, telling her he was going to marry Annabel.
Terry'nin kısa notunu aldığında, Lila ile sahne arkasındaydım, notta ona Annabel ile evleneceğini söylüyordu.
Lila, who previously had refused to mention Annabel's name, developed an affection for the child.
Önceleri Annabel'in adını ağzına almayan Lila, çocuğa karşı sevgi duymağa başladı.
I mean, Terry O'Bane, Lila Gordon, Annabel, Jeannie...
Yani, Terry O'Bane, Lila Gordon, Annabel, Jeannie...
I am Annabel Herringbone.
Ben de Annabel Herringbone.
- Ask Annabel!
Annabel'e sorsana.
As indeed were the Maisie series, the Trudy series, and particularly the Annabelle series.
Maisie serisi, Trudie serisi ve de Annabel serisinde olduğu gibi.
I've got to pick up my roommate, Annabel.
- Ev arkadaşım Annabel'i almam lazım.
And Annabel's in the kitchen making a couple of coffee grogs.
Annabel de mutfakta romlu kahve hazırlıyor.
Hey, Annabel, how's that stuff coming?
- Annabel, kahveler hazır mı?
Now here's something soft and sentimental for Tobie and Annabel.
- Şimdi yumuşak ve duygusal bir parça. Tobie ve Annabel için.
Ready? ANNABEL :
Neden sevmeyeyim ki?
Born in Mountview Hospital 13 years ago.
Annabel! Ve gürültülü.
Height about 5'2 ". I don't remember what I weigh, but I'm watching it.
Annabel, nereye gidiyorsun?
Yesterday I was made captain for today's playoff game.
Annabel. Bekle bir dakika. Annabel!
Annabel! Time!
Ben gersini hallederim.
Annabel! And loud.
Her zamankinden ver ve biraz hızlı davran.
Annabel, where are you going?
Oda benim. Onu istediğim gibi kullanma hakkım olmalı.
I want you to be healthy. That's all, Annabel.
Korkarım bu gelişimcilerimiz için yeteri kadar övücü olmadı, canım.
I'm gonna grow up and be a blimp. I'm already late.
Annabel için söylenebilecek hiçbir şey yeterince övücü değildir.
Mmm. Annabel, I don't want to be preachy.
Bu öğleden sonra nereye gitmem gerektiğini biliyor musun?
Sure. I'm all for it. But I got a lot of worries.
Annabel'in akademik gelişimindeki eksiklikleri tartışmak için görüşme talep etti.
Annabel. Wait a minute. Annabel!
Ayrıca saçımı kırpmak için arkamı kollayıp duruyor.
- It's interesting.
"Annabel," dedim.
I'm afraid that's not complimentary enough to the developer, my dear. Nothing very complimentary could be said about Annabel.
Onunla yer değiştirebilmeyi dilerdim sadece bir günlüğüne.
He's asked for a conference to discuss Annabel's lack of academic progress.
Pekala, orda neler oluyor öyle? Gerçekten ürkünç bir şey.
She's also on my back to get my hair trimmed.
Bu benim sesim değil. Bu Annabel'in sesi.
Last time it was trimmed, they hacked 6 inches off.
Sen iyi misin, Annabel?
I try to be cool, right?
Annabel?
I'm an individual.
Bu Annabel'in eli.
"Yeah, you can tell yourself to watch TV all day, go to lunch with friends, eat what you want or go to big parties or movies with Dad."
Ben annemim. Ben Annabel'im. Selam, anne.
Make things nice for everybody. "
Annabel, bir şey söyle.
ANNABEL : Wait a minute.
Kimsiniz?
That's Mom's voice.
Annabel, sen misin?
That's Annabel's voice. Are you okay, Annabel?
Ve ne zamandan beri bana "Bill" diyorsun?
Annabel?
Hayal edebileceğinden fazlası.
You all right, Ellen?
Lütfen, Bill. Annabel, kes şunu!
ANNABEL :
Ben sana göre "Bill" değilim!
That's Mom's foot. ELLEN : Good grief.
Annabel, lütfen, eğer bu bir tür oyunsa...
That's Annabel's.
Hayır, bu çok önemli. Bir bakar mısın lütfen?
ANNABEL : Hi, Mom. I love your teeth.
Balon patlatıyor ve hoplayıp zıplıyor.
Annabel, say something. ELLEN :
Sanırım valsin kralı için bunun adı hoplamak.
Who can talk through all this scrap iron?
O düdükteki kim? Annabel.
And Annabel's moving in.
- Yerine Annabel geliyor.
Annabel.
Annabel.
My name is Annabel Andrews.
Annabel!
He is so neat it's revolting. He only does it to show me up.
Annabel, Nutuk çekmek istemiyorum.
"Oh, yeah," I said in this bitter tone. That always blows her mind.
Annabel'in bedeninde benim zihnim var.
ANNABEL : I'm Mom. ELLEN :
Evet, biraz komik davranıyor.