Arctic traducir turco
1,240 traducción paralela
But I shall return to the Arctic, not for the money or the fame, but for Biggy Shackleton, whose icy encounter with Black Frost left him crushed and lifeless, like crisps under bison.
Ama yakında kutuplara döneceğim. Para ya da şöhret için değil. Biggy Shackleton'u öldüren "kara buz" ile soğuk bir hesaplaşma yapmak için.
- Look at the facts. He goes to the Arctic to find the egg, doesn't find it, everyone jumps around.
- Gerçekleri gör O, kutuplara Mantumbi yumurtasını aramaya gitti ve bulamayıp, döndü.
- lf l went to the Arctic, I'd find the egg.
- Ben gitmiş olsaydım, bulurdum.
- This is the Arctic, Vince.
Burası kuzey kutbu, Vince.
The Arctic is no respecter of fashion, Vince. You know?
- Kutuplarda moda takip edilmez, Vince.
- They're in the Arctic tundra.
- Kutup bozkırlarındalar.
- The Arctic is a dangerous place.
- Evet, kutup tehlikeli bir yerdir.
Led a pimping expedition to the Arctic Circle.
Kuzey kutbuna pezevenklik seferi başlatan adam.
I mean, the America's Cup wins... and that Arctic thing you did last year.
Demek istediğim ; geçen sene Amerika Kupasını ve... şu Arktik bilmemnesini kazandınız.
I'm offbase, bound for Arctic North.
Şu anda üs bölgesinden çıktık ve arktik kuzeye doğru ilerliyoruz.
Well, you know, as we leave our backyard here, we venture into the Arctic North, which is kind of the last zone where nobody's been yet.
Evet, burada arka bahçemizden ayrılıyoruz. Kuzey kutup bölgesine giriyoruz. Bu artık son bölge.
Your Honor, the arctic polar ice cap... is declining at the rate of nine percent per decade.
Sayın Yargıç, Kuzey Kutbu'ndaki buzulların yüksekliği her on yılda % 9 azalıyor.
My father was a Texan, my mother was from the Arctic desert.
Babam bir Texan'lıydı, annem ise Kuzey Çölü'nden.
I don't care if he's in the Arctic Shelf.
Çok da umurumda buz mağarasında olması.
There should be an unopened Arctic Chill.
Açılmamış bir Arctic Chill olmalı.
I ended up unconscious on the ground... and you somehow landed in the Arctic.
Ben yere düşüp bayılmıştım, sense her nasılsa Kuzey Kutbunda ortaya çıkmıştın.
Bato, is it true you and Dad lassoed an arctic hippo?
Bato, senin ve babamın kutup suaygırına kement attığınız doğru mu?
In the high Arctic, the Planet Earth team saw polar bears behaving in ways they'd never seen before.
Kuzey Kutbu'nun yükseklerinde Planet Earth ekibi kutup ayılarını hiç görmedikleri bir davranış içinde gördüler.
So we're stealing fire? In the Arctic.
Şimdi ateşi mi çalıyoruz Kuzey Kutbu'nda?
It's how our mutual friend in tights made his Arctic getaway spot.
Tayt giymiş ortak dostumuz Kuzey Kutbundaki mekanını bununla oluşturdu.
The Arctic?
Kuzey Kutbu'na mı?
My fingers were going arctic holding your Borba water.
Beş dakika demediniz mi? Artık şunu tutmaktan parmaklarım uyuşmaya başlamıştı.
But another northern region... known as the Arctic National Wildlife Refuge... has remained untapped.
Arktik Ulusal Yaban Hayatı Koruma Alanı olarak bilinen kuzeydeki başka bir bölge keşfedilmemiş olarak kaldı.
It's the Arctic Circle!
Burası kutup dairesi!
February in the Arctic.
Şubatta, kutup dairesinde.
A merry flag... on the arctic wilderness of my calendar.
Takvimimin uçsuz bucaksız boşluğunda keyifli bir sancak bu.
I once tracked a polar bear across the Arctic tundra.
Bir keresinde Kutup tundra'sı boyunca bir beyaz ayıyı izledim.
To the Inuit--the Arctic inhabitants- - the Aurora Borealis are spirits who dance in the sky.
Kutup sakinlerine göre, Kutup Işıkları, gökte dans eden ruhlardır.
In winter, the Arctic Ocean is covered in a thick ice layer.
Kış aylarında, Kuzey Buz Denizi kalın bir buz tabakasıyla kaplıdır.
The Arctic Ocean, circling the North Pole, unites several continents.
Kuzey Kutbu'nu çevreleyen Kuzey Buz Denizi üç kıtayı birleştirmektedir.
The ice floe is reduced by half, revealing the Arctic Ocean and its many islands.
Buz kitlesi eriyerek yarıya iner ve Kuzey Buz Denizi ve küçük adacıklar ortaya çıkar.
By August, the Arctic has accumulated the heat of an entire summer.
Kutup, ağustosla birlikte, bütün bir yaz mevsiminin ısısını biriktirmiş durumdadır.
The climate grows warmer ; we are the cause, and the Arctic is our victim.
İklim ısınıyor. Sorumlu biziz, kurban ise Kuzey Kutbu.
An arctic fish. How about "char"?
"Kuzey kutbuna özgü balık." "Alabalık" a ne dersin?
By far the most promising site for oil in America, is the Arctic National Wildlife Refuge in Alaska.
Amerikadaki petrol potansiyelinin en büyüğü, Alaska'daki kutup vahşi yaşam koruma alanı.
While it is predicted that the Arctic National Wildlife Refuge could supply America with slightly more than one year's supply of oil, simply raising fuel economy standards to 40 miles per gallon could save the same amount of fuel within 15 years.
Ulusal vahşi yaşam alanı öngörüldüğünde Amerika'nın bir senelik ihtiyacını karşılayabilir, benzin tasarruf kotasını galon başına 40 mile çıkartmak 15 yılda aynı miktarda benzin tasarrufu demektir.
First one is in the Arctic.
İlki Kuzey Kutbu'nda.
This, of course, is the Arctic Ocean, the floating ice cap.
Burası, tabii ki Kuzey Buz Denizi, yani yüzen buz örtüsü!
I say canary in the coal mine because the Arctic is one of the two regions of the world that is experiencing faster impacts from global warming.
"Koca küredeki dedektör" diyorum çünkü kuzey kutbu küresel ısınmadan en hızlı etkilenen iki bölgeden biri.
This is the largest ice shelf in the Arctic, the Ward Hunt Ice Shelf.
Bu, kuzey kutbundaki en büyük buz tabakası. ...'Ward Hunt'buz tabakası.
Starting in 1970, there was a precipitous drop-off in the amount and extent and thickness of the Arctic ice cap.
1970'den itibaren, buz örtüsünün miktar, alan ve kalınlığında ani bir düşüş olmuş.
And "How could the Arctic ice cap actually melt so quickly?"
Ve "Nasıl olur da kutup buz örtüsü bu kadar hızlı eriyebilir?"
Right now, the Arctic ice cap acts like a giant mirror.
Şu anda kutup buz örtüsü dev bir ayna görevi görüyor.
So there is a faster buildup of heat here, at the North Pole, in the Arctic Ocean, and the Arctic generally than anywhere else on the planet.
Böylece burada Kuzey Kutbunda, Kuzey Buz Denizinde gezegenin herhangi bir yerinden daha fazla ısı artışı oluyor.
And one of the ones they're most worried about, where they've spent a lot of time studying the problem, is in the North Atlantic where the Gulf Stream comes up and meets the cold winds coming off the Arctic over Greenland. And that evaporates so that the heat out of the Gulf Stream and the steam is carried over to Western Europe by the prevailing winds and the Earth's rotation.
Bilimadamlarının üstünde en çok çalıştığı ve endişe duyduğu bir sorun da Kuzey Kutbu'ndan, Grönland'ı geçerek gelen soğuk rüzgarların, Kuzey Atlantik'te, yukarı tırmanmakta olan sıcak su akıntısı ile karşılasması bu sıcak sulardaki ısıyı buharlaştırması ve bu buharın, rüzgârlar ve Dünya'nın ekseni etrafında dönüşü aracılığı ile Batı Avrupa'ya taşınmasıdır.
Arctic silver metallic, zinc chromium primer.
Metalik kutup gümüşü. Çinko krom astarlı.
We're looking for an arctic silver boxster.
Kutup gümüşü bir Boxster arıyoruz.
It's March, and light returns to the high Arctic, sweeping away four months of darkness.
Mart ayıyla beraber kuzey kutbuna dönen güneş dört aylık karanlığı da sona erdirir.
Further south, the winter snows have almost cleared from the arctic tundra.
Daha güneyde kutup tundraları üzerindeki kış karları neredeyse tamamen erimiş.
Every year, three million caribou migrate across the arctic tundra.
Her yıl 3 milyon Karibu kuzey kutbu tundrası üzerinde göç eder.
How you like that possum chicken? Tastes just like arctic hen.
Opussum tavuğunu sevdiniz mi?