At a time like this traducir turco
780 traducción paralela
To think His Excellency is not around at a time like this...
Majesteleri'nin böyle bir zamanda burada olmaması...
Huh? What are you saying at a time like this?
Böyle bir durumda ne diyorsun sen?
He wouldn't hesitate at a time like this.
Böyle bir durumda tereddüt etmeyecektir.
At a time like this...!
Böyle bir zamanda...!
What are you saying at a time like this?
Sen neden bahsediyorsun?
what would I do at a time like this? Hell if I know!
Ayanami Rei bu durumda ne yapardı?
Why would he have me return at a time like this?
Neden böyle bir zamanda geri dönmemi istiyor ki?
You would come in at a time like this.
Tam zamanında geldin.
Well, it's not for me to say, but I'm not sure that at a time like this, a woman is the right man.
Eh, bana söz düşer mi bilmiyorum ama böyle bir zamanda bir kadının doğru adam olduğundan şüpheliyim.
But this is terrible at a time like this.
- Ama bu çok kötü, böyle bir zamanda...
A business thing. At a time like this, you talk to me about a business thing... and feeling rotten.
Böyle bir anda bana işten ve kendini kötü hissettiğinden... bahsediyorsun.
Clyde Wynant is absolutely crazy to stay away at a time like this.
Clyde Wynant böyle bir zamanda şehre dönmemekle delilik ediyor.
It doesn't look well, his staying away at a time like this.
Böyle bir zamanda ortalıkta olmaması hiç iyi görünmüyor.
Concha, how can you joke at a time like this?
Concha, böyle bir zamanda nasıl şaka yapabiliyorsun?
It would be just like him to die at a time like this.
Böyle uygunsuz bir zamanda ölmek tam ona göre bir iş.
- How can you talk of eatin at a time like this?
- Böyle bir anda nasıl olur da yemekten bahsedersin?
I guess she didn't expect anybody to drop in at a time like this.
Böyle bir zamanda kimseyi görmeyi beklemiyordu.
Would I lie at a time like this, just before our wedding?
Böyle bir zamanda yalan söyler miyim, düğünümüzden hemen önce?
You can tell him from me, any husband who stays away from a wife at a time like this... I can't say I've got any use for him.
Böyle bir zamanda karısının yanında olmayan bir koca... işe yaramaz biridir.
Its no use screaming at a time like this.
Böyle bir zamanda bağırılmaz.
- How can you sleep at a time like this?
- Böyle bir zamanda nasıl uyuyabiliyorsun?
It's a good sign at a time like this.
Böyle bir zamanda iyiye işaret.
Kralik, don't be impulsive, not at a time like this.
Kralik, bu kadar fevri olma, hele böyle bir zamanda.
I guess we fought a lot, but losing a job at a time like this is something you don't wish...
Sanırım çok kavga ettik, ama böyle bir zamanda işi kaybetmek... -... istenmedik bir şey.
How can you talk about musicals at a time like this, with the world committing suicide?
Böyle bir buhran döneminde, dünya kendini yok ederken... nasıl müzikalden söz edersin?
- Must be if it needs your bally adjutant to play postman at a time like this.
- Öyle olmalı emir subayına bu zamanda postacılık görevi verdiğine göre.
You're not going to let me down at a time like this, are you, Shaw?
Beni bu zor durumda ve zamanda yalnız bırakmayacaksın, değil mi, Shaw?
Coming at a time like this, with everything on his mind this is not just a casual invitation.
Kafasında onca şey varken, bunun bu şekilde gelmesi bu sıradan bir davet değil.
Well, don't toy with the kid at a time like this.
Böyle bir zamanda onunla kafa bulma.
I know how all women must feel at a time like this but nobody's going to win the war for anybody else.
Böyle bir zamanda bütün kadınların ne hissettiğini biliyorum. Ana hiç kimse savaşı bir başkasının yerine kazanmayacak.
Running around getting papers signed at a time like this.
Böyle bir zamanda elinde kâğıtlarla koşturup duruyorsun.
You want to bargain with me, at a time like this.
Böyle bir zamanda benimle pazarlık yapıyorsunuz.
At a time like this, talk about the chickens.
Böyle bir zamanda, tavuklardan bahset.
At a time like this, I wouldn't open the door even if it was Santa Claus.
Bu zamanda Noel Baba gelse bile kapıyı açmazdım.
At a time like this.
Böyle bir durumda...
Imagine eating shrimps at a time like this.
Böyle bir zamanda karides yediğinizi bir düşünün.
Well, a boy ain't much good at a time like this.
Bilirsin, böyle bir zamanda erkek çocuğun pek yararı olmaz.
How can one waste time in church at a time like this?
Bunun gibi güzel havalar, kiliseye gitmekle israf edilir mi?
I hate to have to ask you questions, at a time like this... but did she have any reason you know of?
Böyle bir zamanda size soru sormak istemem ama bunun için bir neden var mıydı?
- I never minimize at a time like this.
- Doktor Bey, emin misiniz?
Most women'd have lost their heads at a time like this, and you'd have been done for.
Kadınların çoğu böyle bir durumda başlarını kaybederdi, ve senin için de olabilirdi.
Especially at a time like this.
Özellikle böyle bir zamanda.
What's the proper etiquette at a time like this, to stop eating?
Böyle zamanlarda yapılması gereken şey ne, yemekten kesilmek mi?
How can you think of food at a time like this?
Böyle bir anda nasıl yemek düşünürsün?
Bruno, don't keep it up, not at a time like this.
Bruno, vazgeç artık.
At a time like this.
Tam da böyle bir zamanda.
They never do at a time like this.
Bu saatte asla gitmezler.
Why are you talking about a ghost at a crucial time like this?
Niye bu önemli anda hayaletten bahsediyorsun?
To subject me to annoyance at a critical time like this is very inconsiderate.
Böyle kritik bir zamanda beni sıkıntıya maruz bırakman çok düşüncesizce.
I'd stand behind her like this and brush away for 20 minutes at a time.
İşte böyle arkasında durup, her seferinde 20 dakika saçlarını fırçalardım.
Maybe they like it this way, one at a time in a place they pick.
Belki böylesini seviyorlardır, alacakları yerden her seferinde bir kişi.