At first glance traducir turco
203 traducción paralela
Looks just like an ordinary window at first glance, doesn't it?
İlk bakışta sıradan bir pencere gibi duruyor, değil mi?
The 35-cent breakfast seems the best at first glance... but if you analyze it for solid value, the 55-center is the one.
İlk bakışta 35 sentlik kahvaltı en iyisi gibi duruyor ama derin analizlere girilirse, en iyisi 55 sentlik oluyor.
At first glance, yes.
İlk bakışta, evet.
At first glance, everything looked the same.
İlk bakışta, her şey aynı gibi görünüyordu.
Oh, it was beautiful at first glance.
Ah, orası ilk bakışta çok güzeldi.
Doesn't look bad at first glance.
İlk bakışta hiç fena görünmüyor.
- At first glance, they might fool you.
İlk akışta insanı kandırabilirler.
At first glance... it seemed impossible to get lost in them... along the straight paths... between the immutable statues, granite slabs... where you were, even now... losing yourself forever... in the still night... alone with me.
İlk bakışta... içinde kaybolmak imkansız gibi gelirdi... dümdüz yolları boyunca... sabit heykeller arasında, granit döşeme... üzerinde bulunduğun, şimdi bile... kendini kaybederek, sonsuza dek... durgun gecede... benimle birlikte.
At first glance.
İlk bakışta öyle.
I could see at first glance that she was just putting it on.
Bizim işi yapıyor olsaydı ilk bakışta anlardım.
What was that "something" that a woman had to have to attract me and that I could detect at first glance?
Kadınlara ilk baktığımda beni etkilemelerini sağlayabilecek olan o "şey" ne olabilirdi?
At first glance, I'm afraid that I regarded you with rather a large degree of unworthy suspicion.
İlk karşılaşmamızda, ne yazık ki senden gereksiz şekilde kuşkulandım.
In this essential movement of the spectacle, which consists of recapturing... within itself everything that existed in human activity... in a fluid state, in order to possess it... in a coagulated state, as things which have become the exclusive value, by their formulation in negative of lived value, we recognize our old enemy... who knows so well how to appear at first glance... something trivial and, self-evident when it is, on the contrary, so complex,
Gösterinin temel uygulamasi dahilinde, ilk bakista önemsiz ve apaçik görünen fakat aslinda çok karmasik ve metafiziksel inceliklerle dolu olan eski düsmanimiz metayi taniriz ; gösterinin bu temel uygulamasi, insan eylemlerinin tüm akiskan yönlerini onlara donuk bir sekilde sahip olmak için kendi bünyesinde toplamasi
At first glance, it looks like nothing so much as the canal network of Mars that Percival Lowell imagined existed on that planet.
İlk bakışta, Lowell'in tahmin ettiği gibi Marstaki kanallar gibi yapılar yoktu.
At first glance they're average human hands, but all that is just an illusion.
İlk bakışta, sıradan insan elleri zannedebilirsiniz ama bu bir yanılsamadır.
At first glance, I may look too thin but don't believe it.
İlk bakışta, Çok inceymiş gibi görünebilirim ama buna kanmayın.
Well at first glance they do appear to be too large for you.
İlk bakışta, sizinkine ait olamayacak kadar büyük görünüyorlar.
At first glance, but I shall have to study it.
İlk bakışta öyle, ama üzerinde çalışmam gerekecek.
It looks like an egg at first glance.
- Yumurta kabuğu mu? - İlk görüşte, aynı yumurtaya benziyor.
Not many people realize that this is one of the most critical moments of our history... and cook Nikolaev's case, very simple at first glance, has incredibly deep meaning.
Bir çok kişi bunun tarihimizin en kritik anlarından biri olduğunun karkında değil... ve aşçı Nikolaev'in durumu, ilk bakışta çok basit, ancak inanılmaz derin bir anlamı var.
At first glance, not exactly compatible fields.
İlk bakışta, pek de uyumlu alanlar değiller.
What do you notice at first glance?
ilk bakista ne görüyorsun?
Let's go through those numbers again, ah, they're a little baffling at first glance ;
Hadi sayılara yeniden bakalım. İlk bakışta biraz aldatıcılar.
The next day, Mace, Kit and his men rode back into town, which at first glance appeared deserted.
Ertesi gün, Mace, Kit ve adamları, kasabaya indi. İlk bakışta ıssız göründü.
I loved you at first glance.
Sana ilk bakışta aşık oldum.
At first glance, I see nothing wrong with her except for a mild case of hypertension which is normal for a woman her age.
İlk bakışta herhangi bir sorun göremiyorum. Biraz yüksek tansiyon dışında ve bu onun yaşındaki bir kadın için normal.
Well, at first glance, I'd say massive head trauma.
İlk bakışta söyleyebileceğim tek şey baş bölgesinde ağır travma.
At first glance, there's not much to work with.
İIk bakışta, yapacak çok şey yok gibi görünüyor.
At first glance, this is common fried rice, but in fact, it shows the highest techniques. You deserve being called the "King of Frying".
İlk bakışta, sıradan bir pilava benziyor ama aslında "Kızartma Kralı" olabilecek kadar iyi tekniğini gösteren bir yemek.
You can tell a Governess at first glance.
Bir bakışta öğretmen olduğunu anlayabilirsin.
At first glance, there is no obvious motive.
İlk bakışta, bunun için belli bir neden yok.
At first glance, perhaps, they may appear to bolster the prosecution's case.
İlk bakışta savcının iddialarını destekler gibi görünüyorlar.
At first glance... they're so primitive- - genetic impurities, no telepathy, violent- - and yet they've created so many beautiful ways to communicate their ideas- - literature, art, music.
İlk bakışta... çok fazla ilkeller- - genetik kirlilik, telepatilerinin olmayışı, şiddete eğilimli olmaları- - ve bunun yanında fikirlerini iletebilmek için bir sürü güzel yöntem keşfetmeleri edebiyat, sanat, müzik.
At first glance, I couldn't tell it was him.
İlk bakışta o olduğunu anlayamadım.
You know that look. At first glance, you just wanna bite him?
Bilirsin işte, ilk gördüğünde onu ısırmak istersin ya?
And I don't usually like people at first glance.
Kaldı ki ilk görüşte kimseyi beğenmem.
At first glance, there's nothing out of the ordinary, but these men have skills, materials.
İlk bakışta, burada sıra dışı bir şey görünmüyor. Ama bu adamlar çok yetenekli. Malzemeleri var.
At first glance you might think you were in the 21st century but there are important differences The big cats are actually of the sabre tooth variety, although these ones only have small sabres.
İlk bakışta siz 21.yüzyılda olduğumuzu düşünebilirsiniz, fakat buradaki önemli farklar büyük kedilerin gerçekte kılıç dişlilerin cinsleri olması buna karşın bunların yalnız birkaçı küçük kılıç dişlidir.
And at first glance, they might appear to be random and scattered.
İlk bakışta rastgele ve dağınık bir bölgede olmuş gibi görünebilir.
Any sign of an intruder? Not at first glance.
- İçeri zorla girme belirtisi var mı?
Not everybody gets me and Zoe at first glance.
İlk bakışta herkes bizi anlayamaz.
This place looks pretty complete at first glance, but really it's not.
Bu yer ilk bakışta tam gibi görünüyor ama gerçekte değil.
At first glance you might think this is a sort of hedgehog... or a porcupine.
İlk bakışta bu memelinin bir çeşit kirpi olduğunu düşünebilirsiniz. Veya bir oklu kirpi.
At first glance, a couple of versions even required 26 dimensions.
Hatta bunlardan birkaçı, 26 boyut olmasını bile gerektiriyordu.
Ship's doctor says at first glance, everything in Leoben's body appears human.
Gemi doktoru Leoben'ın vücudundaki her şeyin ilk bakışta insanınki gibi göründüğünü söyledi.
At first glance, the foil board looks like some kind of practical joke.
İlk bakışta, ekli tahta şakaymış gibi duruyor.
Ship's doctor says at first glance... everything in Leoben's body appears human.
Geminin doktoruna göre ilk bakışta Leoben'in vücudu insanınkine çok benziyor.
At first glance, it should look like your classic WI calendar.
İlk bakışta, sizin klasik WI takviminiz gibi görünmeli.
It's possible that it was my ability to see the ghosts that enabled me to recognize how special you are to me at a first glance. And thus, I was to able to grab onto you.
Hayaletleri görebilme yeteneğim sayesinde benim için özel kişiyi ilk karşılaşmada fark edebildim.
I know you're great and have recognized him at the first glance!
Ne kadar mükemmelsiniz ki, onu ilk bakışta fark ettiniz!
At the first glance of you I knew how I should live my life
Sana ilk baktığımda hayatımı nasıl yaşamam gerektiğini anladım.