Atlas traducir turco
768 traducción paralela
Atlas is right!
Atlas haklı!
Hey, Atlas, why'd the Marduks set fire to a factory?
Atlas, Marduklar neden bir fabrikayı yaktı?
What's going on, Atlas?
Neler oluyor Atlas?
I borrowed these from Atlas.
Bunları Atlas'tan aldım.
Of course, my dear Atlas.
Elbette sevgili Atlas.
Atlas!
Atlas!
- Why should he?
- Niye atlasın?
Is this the Atlas Employment Agency?
Atlas İş Bulma Bürosu mu?
Uncle Atlas, eh?
Taşıyıcı Atlas dayı, ha?
Think of it Watson, in a few hours we'll be flying out over the Atlantic.
Bir düşün, Watson, bir kaç saate Atlas Okyanusu üzerinde uçuyor olacağız.
- That's Atlas.
- Bu Atlas.
You're holding it up like a modern Atlas.
Dünya'yı modern bir Atlas gibi kaldırıyorsun.
Give him a good jump.
Hızlı atlasın.
Then we'll sink her where it'll do some good, in the main channel.
biraz sonra batacağız herkez denize atlasın.
- Just drop the bar.
Sadece bardan atlasın.
Jump, jump, jump, jump, jump!
Atlas, atla, atla, atla, atla!
Jump, jump, jump!
Atlas, atla, atla!
All you people, you took 104 survivors off the Atlantic Ocean right into your homes.
Atlas Okyanusu'ndan 104 kişiyi kurtarıp evlerinize götürmüştünüz.
And then you can take this can and dump it in the Atlantic Ocean.
Ama sonra bu tenekeyi alıp Atlas Okyanusu'na fırlatın. Benim trenimi mi?
Let him jump, then!
Bırak adamı atlasın!
You jump when I call your number.
Numarasını söylediğim atlasın.
Stop running, it's the Atlantic Ocean already.
Kaçmayı bırak. Atlas Okyanusu'na dayandın.
The Atlas rocket!
Atlas Roketi!
Moreno's the diver. Let him dive.
- Moreno atlasın.
Leave it to jump.
Bırakın atlasın.
It means that the Americans have fuel and planes to fly cake across the Atlantic Ocean.
Amerikalıların Atlas Okyanusu'ndan geçerek pasta getirecek uçak ve yakıtları var.
C'mon, don't like it drive you off the track, Atlas.
Haydi ama! Yoldan çıkma Herkül.
Meanwhile, on the Atlantic wall... the German forces have been preparing... a few nice surprises for you, gentlemen... just in case Mr. Churchill... is really foolish enough to attempt an invasion.
Baylar, bu arada Bay Churchill istilaya kalkışma aptallığında bulunursa diye Alman kuvvetleri Atlas Okyanusu kıyısında sizlere birkaç güzel sürpriz hazırlamakta.
I mean, you can't expect a horse to take a jump if you don't ride him at it.
Atı engele doğru sürmezsen hayvan nasıl atlasın?
Like Atlas given an iron club!
Eline sopa verilmiş şeytan gibiydi!
Well, I'll take a Charles Atlas course this summer and build myself up, all right?
Bu yaz, kendimi geliştirebilmem için Charles Atlas kursuna gideceğim, tamam mı?
Everyone was looking it up in the atlas to see where it was.
Herkes nerede olduğunu görmek için haritaya bakıyordu.
Wow, Charles Atlas, with the world's most perfectly developed body.
Vay canına, Charles Atlas, dünyanın en mükemmel geliştirilmiş vücuduyla.
The Atlantic doesn't leave traces.
Atlas okyanusu iz bırakmaz.
They had Larmat's Atlas Vinicole de la France in front of them.
Önlerinde Larmat'ın Fransa Atlası vardı.
He carries the Charles Atlas seal of approval.
O Charles Atlas'ın resmi mühürünü taşıyor.
Makes me want to take Charles Atlas
Charles Atlas'ı isterim
It's too far for her to jump.
Orası atlası için çok uzak.
- Well, then, everybody hop in!
- İyi, o zaman herkes atlasın!
Up there, do you see is Atlas supporting the heavens on his shoulders.
Yukarıdaki gördüğünüz Atlas omuzlarında dünya cennetlerini taşıyor.
I never seen the Atlantic Ocean till just now.
Atlas Okyanusu'nu ilk kez şimdi görüyorum.
The Atlantic Ocean was something then.
Atlas Okyanusu o zamanlar güzeldi.
Yeah, you should've seen the Atlantic Ocean in those days.
Evet. Atlas Okyanusunu o günlerde görmeliydin.
They used to call Atlantic City the lungs of Philadelphia.
Atlas Okyanusuna Philadelphia'nın akciğeri derlerdi.
This is the 1908 atlas of Seattle showing the Carmichael ranch.
Bu Carmichael çiftliğini gösteren 1908 Seattle Atlası.
In the 1914 atlas, which is opened to the same area, the property is very much the same, as is the location of the well.
Aynı bölgeyi gösteren 1914 yılı atlasında, özellikler hemen hemen aynı, kuyunun yeride aynı şekilde korunmuş.
In the 1928 atlas, there's a change, with subdivision of the property.
1928 yılı atlasında ise, bir değişiklik var, mülklerin bölünmesinde.
This is a dance class, Lisa, not the Charles Atlas plan.
Burası dans sınıfı, Charles Atlas'ın kursu değil.
Let's dig the pool closer to the house and let the kids jump off the roof.
Havuzu evin daha yakınına yaptıralım da... çocuklar çatıya çıkıp atlasınlar bari.
Exciting stuff, eh? Wait a minute! I think I might have a plan already.
Lordum,'Kara Atlas'isimli bir atınız var mı?
Well, it's almost bound to be your bloke!
"Atlas, biraz havuç ister misin?"