Authority traducir turco
6,560 traducción paralela
You're a bureaucracy o'cowards and I don't recognize the authority here in this council.
Bürokrasiniz korkakça ve bu meclisin yönetimini tanımıyorum.
Sense of authority.
Otorite göstergesi olarak.
We like our decisions to have the authority of unanimous vote.
Kararları oy birliği ile verdiğimizi biliyorsun.
Governor's got no authority over county officials.
Valinin şehir dışında hiçbir yetkisi yok.
But suddenly, this little punk bitch version of Forrest Gump thinks that he has the authority to weigh in on cutting my movie-star director's brother, and his fuckin'foghorn leghorn of a father won't call me back
Fakat aniden Forrest Gump'ın küçük serseri çocuğu film yıldızı yönetmenimin kardeşini filmden çıkarmayı tartışma konusu yapmaya gücü olduğunu zannediyor ve koduğumun Foghorn Leghorn babası da gücü olmadığını söylemek için beni geri arayamayacak.
"We did not question the authority of the Church" "two years ago."
İki yıl önce Kilise'nin otoritesini sorgulamamıştık.
On my authority.
Benim gözetimimde.
John Francis Walker, by authority of Governor Nix, this unit has been authorized to extinguish your life.
John Francis Walker, Başkan Nix'in yetkisine dayanarak... bu birime, hayatına... son verme yetkisi verilmiştir.
And God has no authority here.
Ve Tanrı burada yetkisi yoktur.
Kids these days have no respect for authority.
Çocukların bugünlerde otoriteye hiç saygısı yok.
Do I have authority to strike?
Saldırma yetkim var mı?
Such a plan should not have been signed off by the PM without the authority of Parliament.
Böyle bir plan meclisin izni olmadan başbakan tarafından da onaylanamaz.
You have the authority to make a decision!
Karar vermek için gerekli otoriteye sahipsin!
Do we have authority to prosecute the target?
Hedefi vurmak için yetkimiz var mı?
You're no authority to dispense weapons here, Mr. Brenner!
Silah dagıtma yetkiniz yok, Bay Brenner!
The winter ended up killing my authority.
Kış büyük yetkimi sona erdirdi.
I'm sorry sir. I don't have the authority to do that.
Üzgünüm efendim, bunu yapacak yetkiye sahip değilim.
You had no authority.
Buna yetkin yoktu.
Look, as maybe the world's leading authority on waiting too long, don't.
Beni dinle. Dünyada en çok bekleme rekoru bende olabilir. Ama siz beklemeyin.
"Detract from authority, reputation or prestige."
"Otorite, itibar veya prestij azalması."
And that's not even counting what my sister paid you... without my authority, by the way... for your overcharges and your mistakes.
Bir de ablam benden izin almadan... senin hataların yüzünden çıkan... şişirilmiş faturayı ödemiş.
Well, she had no authority to do that.
Bunu yapmaya yetkisi yoktu.
I want you always to remember the horrible injustice you thought was gonna befall you here today... of one human using his authority over another without decency or conscience and of the need to assert a code of honor that transcends the temptations of power.
Bugün burada yaşayacağını düşündüğün adaletsizliği hep hatırlamanı istiyorum. Bir insan, başkası üzerinde vicdanlı ve onurlu davranmadan yetkisini kullandığında kendisini güce kaptırdıktan sonra kendi ahlak kurallarını oluşturur.
To hell with your authority and the way you've been doin'things!
Otoritenize de, işleri yapma şeklinize de lanet olsun!
And when I run my fingers through my hair, say it with great authority.
Elimi saçımda gezdirdiğimde orada yazanı otoriter bir sesle söyleyin.
He's my partner, not my assistant and he has full authority to conduct this negotiation himself.
Kendisi ortağım olur, asistanım değil ve pazarlık yapma hususunda benim kadar yetkilidir.
We don't have any legal authority to be here.
Burada bulunmak için gereken yetkiye sahip değiliz.
I'm not so fond of the future to be any authority on that.
Geleceğe karşı üzerinde otorite olacak kadar düşkün değilim.
And in his absence, I am the supreme authority.
Onun yokluğunda, yüce yetki bendedir.
- [Gale] And he does it so well that it becomes the portal, the source authority, really, for all news about "Back to the Future."
Ve bunu o kadar iyi yapıyor ki "Geleceğe Dönüş" hakkındaki tüm haberler için bir portal uzman bir kaynak haline geldi.
There was a great deal of chatter about a senior member of the Palestinian Authority who was coming into town for a sit down chitchat with some Egyptian ministers.
Şehre sadece mısırlı bakanlarla laflamaya gelen Filistin yönetiminin kıdemli bir üyesi hakkında baya bir dedikodu vardı.
Any unit coming into contact, please hold and notify authority of an on-duty supervisor.
Rastlayan bir ekip olursa, lütfen durdurup nöbetçi amirine bilgi versin.
~ Establish you as the only authority on magic in the realm.
- Krallıktaki yegâne büyücü olmanız için. - Savaşmak için mi?
Where there are structures of authority, domination and hierarchy, somebody gives the orders, somebody takes them, they are not self-justifying.
Otorite, hâkimiyet ve hiyerarşi yapılarının olduğu yerlerde birileri emir verir, birileri emir alır ama kendilerini meşrulaştırmazlar.
Trying to expand the domain of freedom and justice by dismantling that form of illegitimate authority.
Bu gayrimeşru otoriteyi dağıtarak özgürlük ve adalet alanını genişletmeye çalışmalıyız.
I'm working for the Veterinary Authority.
Veteriner kliniğinde yetkiliyim ben.
And after two to three milliseconds of deep soul-searching, I decided to exercise my authority as principal and rifle through all of your desk drawers.
İki üç milisaniye düşündükten sonra müdür olarak otoritemi kullanmaya karar verdim ve masanın çekmecelerini karıştırdım.
- Force of authority is derived from violence.
- Otorite Kuvvet şiddet elde edilir.
It doesn't mean that they can't try to bug your house or subvert it in some way, but it means if they find an encrypted message it doesn't matter if they have the force of the authority
Bu demek değildir onlar değil hata Evinizi deneyin ya da herhangi bir şekilde bu yıkmak ama onlar bulursanız demektir Şifrelenmiş mesajı Onlar varsa önemli değil yetki gücü her şeyin arkasında yaptıklarını söyledi.
You wanna stay well within the bounds of your legal authority, because if you step over the line, the evidence is gonna be tossed.
Sen içinde iyi kalmak istiyorum Yasal yetki sınırları, size adım çünkü eğer hattı üzerinden, delil olacak atmış olduğunu.
We have a mistrust of central authority.
Bir güvensizlik var merkezi otoritenin.
I don't have the authority to hire advisors or authorize joint agency missions, or fly agents from Air Force bases.
Danışman alma adına yetkim yok ya da kurumlararası göreve katılma adına veya Hava Kuvvetleri Üssü'ne ajan gönderme adına.
Look, I'm sure he means well... but it is not going to look good for you at the university... if you countermand my authority on this expedition.
Bak, niyetinin iyi olduğundan eminim ama bu sefer emrime karşı gelirsen üniversitede senin için iyi görünmez. Sen benim öğrencimsin.
Who gave you the authority?
- Kimden izin aldın?
You look like a guy with authority.
Otorite sahibi biri gibi görünüyorsunuz.
I've worked for the dark lord for 20 years now and so I say this with a fair degree of authority, fuck "Mad Men."
20 yıldır karanlık taraf için çalışıyorum ve bütün birikimimle şunu söyleyebilirim ki... "Mad Men" i * s.ktir edin.
This is the New York Port Authority Police!
Burası New York Sahil Güvenlik Polisi!
Don't ever question my authority!
Sakın otoritemi sorgulama!
when your department arrested when your department arrested me, i kinda lost faith The good guys? Me, i kinda lost faith in authority.
Bölümün beni tutukladığında otoriteyi olan güvenimi çoktan kaybetmiştim.
In authority. yeah, that grey area where yeah, that grey area where you like to work between us You like to work between us and the bad guys?
Evet, bizimle çalışman ve kötü adamları yakalamak için olan gri bölge mi?
- You have the authority...
- Öyle.