Aversion traducir turco
220 traducción paralela
You know what his pet aversion is?
En nefret ettiği şey ne, biliyor musun?
I'm awfully glad you don't share Mr. Lincoln's aversion to feminine society.
Bay Lincoln'un kadınlara olan tutumunu onaylamamanıza çok sevindim.
Does the touch of my hands fill you with aversion?
Sana dokunmamdan nefret mi ediyorsun?
- It must be aversion since you avoid me, never willingly give me a moment's thought or attention.
- Nefret ediyor olmalısın uzun süredir benden kaçıyorsun, isteyerek bana bir an bile ayırmadın ya da ilgilenmedin.
Am I supposed to feel flattered that you have so overcome your aversion to my family that you are ready to marry into it?
Ailem ile ilgili... olumsuz düşüncelerinizle baş edememeniz... gururumu mu okşamalı?
You view me with aversion, almost animosity.
Bana nefretle ve düşmanlıkla bakıyordun.
Even if we could have shot our way out I have a curious aversion to shooting women.
Silahlarımız olsa bile kadınları vurmaktan hoşlanmama gibi tuhaf bir nefretim var.
It's as if she has an aversion towards me.
Bana özel bir nefret besliyor sanırım.
- Some subconscious aversion to me.
Bilinçaltında bana karşı olan tiksintini.
Aversion to you?
Sana olan tiksintimi mi?
And what was your hidden aversion or subconscious discontent, or whatever it is you want to call it, that made you go playing patty-cake with her?
Sorabilir miyim acaba, senin gizli tiksintin ya da bilinçaltı huzursuzluğun ya da her neyse, o neydi ki kasabanın her yerinde onunla evcilik oynadın?
I just have an aversion to violence of any kind.
Her türlü şiddet beni iğrendiriyor.
Say, what's this sudden aversion to poker?
Hay, Pokere bu ani nefretin nedeni ne?
Oh, forgive the darkness, but I have an aversion to strong light.
Oh, karanlığı bağışlayın, ancak yoğun ışıktan hoşlanmıyorum
Anyway, that's why I have an aversion to nuns and God and religion.
Neyse, işte bu yüzden rahibelerden, Tanrı'dan... ve dinden tiksinirim.
I have an aversion to snakes.
Yılanlara karşı fobim var.
I've an aversion to apples.
Elmadan nefret ederim.
- I mean do you have an aversion to food?
- Demek istediğim yemeye karşı bir tiksintin var mı?
Aversion to violence and the conscious practise of terror.
Şiddete ve terörün bilinçli tatbikine karşı nefret.
Lastly she has the deepest aversion to gambling and this is not very common nowadays among women.
Evet gerçekten çok şanslı bir insansınız. Bunun da sadece dörtte birini alalım. Her yıl kumarda kaybedilen 5000 frank, ayrıca mücevher ve mobilyalar için de 4000, toplam 9000 frank eder.
I'd visit him, but I have an aversion to prison.
Onu ziyaret edecektim ama, cezaevlerinden hiç hoşlanmıyorum.
In truth, there's a primary aversion involved.
Hakikaten tuhaf bir durum içerisindeyim.
It was the first situation where I felt no aversion no distance, no disgust, no dislike of that woman but accepted her body completely and noticed that she accepted me.
Ona karşı ne bir hoşnutsuluk... ne soğukluk, ne tiksinti, ne de nefret hissettim.... bedeni bütünüyle beni kabul etti, ve beni kabul etmek istediğini hissettim.
Talk about aversion therapy.
Tiksindirme terapisi diyorlar.
For some reason, he never told anyone, my father had a marked aversion to men with wooden legs.
Bazı nedenlerden, tahta ayaklı adamla, yıldızının barışmadığını hiçkimseye söylemedi.
Now, Cliff, let me remind you again, that it's extremely unorthodox to use shock aversion treatment outside the clinic.
Cliff, tekrar hatırlatıyorum klinik dışında şok terapisi. ... uygulamak alışılmadık bir şey. Sana hiçbir garanti vermiyorum.
I... knew it was because I wasn't popular, so I, uh, went down to this aversion therapy place and bribed the guy to give me a shock every time I acted like a jerk.
Pek popüler olmadığım için gelmediğinizi biliyordum? Caydırıcı terapi yapan bir yere gittim ve adama rüşvet verip her eşeklik edişimde bana şok vermesi için anlaştım.
I detested fish when I was a child, but I kept eating it and, finally, I overcame my aversion.
Çocukken ben de balıktan nefret ederdim. Ama yemeye devam ettim. Ve sonunda nefretimi yendim.
- No, Homer, not yet. This is what is known as aversion therapy.
Her anından memnun olmalı -
Look, I have an aversion to getting FUBAR.
Bak, TEMİZ'den iğrenmeye başladım.
But I have a strong aversion to prisons.
"Hapishanelerden nefret ederim de."
This is what is known as aversion therapy.
Bu'nefret terapisi'diye bilinir..
I believe I observed you have an aversion to orderliness.
Düzenli olmaya karşı isteksiz olduğunu gözlemlediğime inanıyorum.
Mimi doesn't share my aversion.
- Mimi nefretimi paylaşmıyor.
Most apes have an aversion to water but the nose ape enjoys a good swim.
Çoğu maymun sudan hoşlanmaz ama uzun burunlu maymun yüzmeyi sever.
The aversion to food, the sudden fits of euphoria and depression, and n-now the pillow fluffing and dusting.
Yemek için isteksizlik, coşku ve depresyon. ve sen şimdi yastık kabartıyor ve toz alıyorsun.
You know Dad's aversion to doctors.
" Frasier onun doktor sevmediğini biliyorsun. Yanında gitmeliydin.
Weapons aversion in the Yale program?
Yale programındaki silahlardan kaçınma yazılımı mı?
DNA scan reveals an aversion to authority and a temperament prone to violent behaviour.
DNA tarama sonucuna göre oldukça isyankâr ve şiddete eğilimli bir mizacın var.
And I have an aversion to flickering lights.
Ve yanıp sönen ışıklardan hiç hoşlanmam.
I just think of it as homeopathic aversion therapy.
Bunu beslenmeye dayalı bir terapi olarak görüyorum.
Mr. Flynt, do you have an aversion to religion?
Bay Flynt, dine karşı bir nefretiniz var mı?
- Aversion!
- Nefret!
An aversion to religion.
Dine karşı nefret.
My own aversion to suicide.
İntihardan nefret ederim.
I always thought it was just an aversion to social hugging, but apparently it goes deeper than that.
Birilerine sarılmaktan nefret ettiğimi sanıyordum ama o kadarla kalmıyormuş.
You see, they have an aversion to water.
Anladığınız üzere sudan pek hoşlanmıyorlar.
Let's try some aversion therapy.
Hadi biraz da Kaçınma Terapisi deneyelim.
Is it that men have an innate aversion to monogamy... or is it more than that?
Bu, bir erkeğin doğuştan içinde olan, tekeşlilikten nefret etmesi mi yoksa daha fazlası da var mı?
Aversion therapy, stupid.
İğrendirme Terapisi işte...
I've an instinctive aversion to him.
Ondan içgüdüsel olarak hoşlanmıyorum.