Azar traducir turco
761 traducción paralela
So if I draw a cross-section of Alaska, I come from the north, through the land, across the volcano and down gradually steeper and deeper, then down into a deep ocean trench... like this.
Eğer Alaska'nın bir enkesitini çizmek istersem, kuzeyden gelirim kara boyunca, volkanları geçer ve azar azar dikleşip, derinleşerek iner ve sonra da deniz bir okyanus yatağına gelirim. İşte böyle.
For several centuries, between earthquakes, there is gradual compression and uplift of the area above that fault.
Yüzyıllar boyunca, depremler arasında azar azar bir sıkışma ve fayın üzerindeki bölgenin yükselmesi söz konusu.
gradually the order was restored.
Azar azar düzenli olarak.
I think you deserve a good scolding.
Güzel bir azarı hak ettiğinizi düşünüyorum.
I'd get into an awful row with the Professor.
Profesörden kötü azar yerim.
I'll get all the blame when the Doctor comes and finds you...
Doktor gelip seni bulduğunda azarı ben yiyeceğim.
Only they kill... by degrees, so it's not noticed.
Sadece onlar azar azar öldürüyor. Böylece fark edilmiyor.
Yes, we're in for our semi-annual wigging, I suppose.
Evet, yarı yıl azarımızı işitmek üzereyiz sanırım.
We'd just catch it.
Gitmezsek azar işiteceğiz.
I wear'em down.
Azar azar tüketiyorum.
Your wisdom should show itself richer to signify this to the doctor, for for me to put him to his purgation would perhaps plunge him into more choler.
O zaman bunu hekimine söylemeniz daha doğru olurdu. Çünkü ben kan almaya falan kalkarsam, büsbütün azar öfkesi.
And this place is looking like a flicker's nest. We're in for our semiannual wigging, I suppose.
Altı aylık azarımızı işiteceğiz herhalde.
Anybody ask you to stick around and get an earful?
Senden buralarda dolanıp azar işitmeni isteyen mi oldu?
But I have to check up on these silly little points or I get a rap over the knuckles.
Ama en küçük noktaları bile kontrol etmek zorundayım yoksa azar işitirim.
- Yes, he gave me that option.
- Evet, azar azar.
You don't know what it's like to watch somebody you love just crumble away bit by bit and day by day in front of your eyes.
Sevdiğin birinin gözlerinin önünde azar azar, günden güne... yok olup gittiğini görmek... nasıl bir şey bilemezsin.
Little by little, more and more, with each picture.
Azar azar, gün be gün, her filmde biraz daha fazla.
Now, if you got a foothold on the range you'd be figuring out some scheme to whittle John down to your level.
Eğer çiftliğimi ele geçirirsen John'unkini de azar azar yolmanın bir yolunu bulursun.
We'll spend a little at a time so as not to start talk.
Azar azar harcayalım ki dedikodu başlamasın.
And that candle's burning lower and lower.
Ve o mum yandıkça azar azar eriyordu.
Little by little.
Azar azar.
You'll dole it out a little at a time.
Her seferinde azar azar harcayacaksın.
The only difference is you did it slowly to me, little by little.
Tek fark onu bana yavaş yavaş yaptın, azar azar.
The ship's rudders operate automatically, gradually moving it into the desired orbit.
Geminin yöneticileri otomatikman gemiyi yönetiyor, azar azar yol alıyor istenen yörüngeye doğru.
Now, don't act like a little boy who's been slapped.
Azar yemiş küçük bir çocuk gibi davranma.
Skinny women, skinny women, ask them a question you're in for a strafing.
Ah şu kara kuru kadınlar! Soruyu sor, azarı işit.
You got scolded!
Azarı işittiniz!
They were scolded for talking too much so they won't talk
Çok fazla konuşuyorlar diye azarı işittiler. O yüzden konuşmuyorlar.
I just got hell for some flour
Şu un yüzünden bir sürü azar işittim.
And then getting told off himself.
Sonra kendisi azar işitecek.
Your money will be repaid little by little in the form of your bar tab.
Paranız, bar faturanızdan azar azar düşülerek ödenecek.
I'm not here to be scolded.
Buraya azar işitmeye gelmedim.
Hope Mr. Webster won't get angry.
Sizi içeri bırakırsam, azar işitirim.
And strangers spanked me for keeps.
Ve hep yabancılardan azar işitmişimdir.
I'll distribute it.
Ben azar azar veririm.
Once you start making some money, you can repay my loan bit by bit
Biraz para kazanmaya başlayınca, borcunu azar azar ödersin.
Really, I'm too old to be reprimanded.
- Yapma, sevgili Hubert. Azar işitecek yaşı çoktan geçtim.
I think the nutty one of this twosome some of us think I am is you!
Kaşıkla azar azar yiyeceğiz. Aramızda kaçık olanı ben zannediyordum ama aslında sensin.
I've told you all morning not to buy too much. Enough!
Bu sabah söylemiştim, azar azar al!
Bit by bit, Antony crawls behind his memory.
Azar azar Antony onun hatırasının ardında sürünüyor.
I'll get yelled at if I'm late.
Gecikirsem azar yiyeceğim.
I mean, you didn't get told off, you just had all the nice things, all the...
Sen azar işitmiyordun, tüm o güzel şeylere sahiptin, tüm o...
But I don't want to be scolded by my boss.
Sadece patrondan azar işitmeye niyetim yok.
Good opportunity to take more abuse from the mother, if you ask me.
Annesinden daha fazla azar işitmek için iyi bir fırsat, bana sorarsan.
Nobody wants to die, sheriff but to be afraid means dying every day.
Kimse ölmek istemez, Şerif. Ama ölümden çok korkan biri, hergün azar azar ölür.
If I have sake on my breath so early in the day, Oshizu's liable to scold me again.
Günün erken saatinde nefesim sake kokarsa, yine Bayan Shizu'nun azarına maruz kalırım.
We condemn to death without emotion and there's no singular, personal death to be had only an anonymous, cheapened death which we could dole out to entire nations on a mathematical basis until the time comes for all life to be extinguished.
Duygusuzca idama mahkum ediyoruz seçilebilecek benzersiz, özel bir idam şekli de yok bütün milletlere azar azar dağıtabileceğimiz isimsiz, ucuz bir ölüm var sadece matematiksel bir esasa dayalı hayatın topyekûn söndürüleceği zaman gelene dek.
As far as I'm concerned, a reprimand from you is the same as a compliment from anyone of real judgment.
ilgilendiğim kadarıla, sizden işiteceğim azar gerçeklik payı yüksek olan bir yargıdır.
Well, you could hang a sign on yourself that says "occasionally promiscuous".
Üzerine "Arada bir azarım" diye tabela asarsın.
She could sip that much.
Azar azar içmiştir.
I would be reprimanded
Bunu yaparsam azar işitirim.