Bad connection traducir turco
153 traducción paralela
- We had a bad connection.
- Kötü bir bağlantımız oldu.
No, it must be a bad connection.
Hayır, hatlar bozuk olmalı.
Operator, there's a bad connection, get this line clear.
Alo? Operatör, bağlantıda sorun var, düzeltin.
Talk a little louder, please. It's a bad connection.
- Sesli konuş biraz, lütfen Bağlantı kötü
Bad connection.
Hatlar çok kötü.
It was a bad connection.
Bağlantı kötüydü.
We seem to have a bad connection.
Galiba hatlarda bir sorun var.
I think we have a bad connection.
Galiba bağlantı kötüleşiyor.
It's a bad connection here.
Bağlantılar kötü burada.
I think we have a bad connection or something.
Sanırım bağlantılarda bir sorun falan var.
I know why we got a bad connection here, Henry.
Hattın kötü olduğunun farkındayım, Henry.
It's a very bad connection.
Bağlantı çok kötü.
It's a bad connection in the fuse box.
Sigortada temassızlık var.
There's a bad connection.
Bağlantı kötü.
There must be a bad connection.
Parazit var sanırım.
We have a bad connection.
Bağlantı çok kötü.
- Bad connection, could you speak up?
- Bağlantı kötü. Bağırır mısınız?
- Bad connection.
- Hat kötü.
This is a very bad connection.
Hat çok kötü.
Sorry, bad connection.
- Üzgnüm, sinyal kötü.
Just a bad connection.
Kötü bir zamanlama.
Sorry, Principal Skinner. It's a bad connection, I think. For you.
aah, özür dilerim müdür Skinner sanırım hatlarda bir sorun oldu telefon sana. sanırım bart yine başını belaya sokmuş yine ne yaptı?
Uh, it must be a bad connection.
Hatlardan olmalı.
It's a bad connection.
Bay yanlış numara.
Okay, Mother, I think we're getting a bad connection.
Nasıl görünüyor? Kırıldı. Olduğu gibi sola kaydı.
- Bad connection, Joe.
Hayır, sen dışarı çık, Chuck.
I regret the bad connection.
Kötü bağlantı için üzgünüm.
When I said you take care of business or business will take care of you... ... did we have a bad connection?
Sana işin icabına bakmazsan, iş senin icabına bakar dediğimde hatlarda bir bozukluk mu vardı?
- Bad connection.
- Bağlantı kötü.
- It's a bad connection.
- Hat kötü.
- Bad connection?
- Hat mı bozuk?
- It was a bad connection.
Bilmiyorum. Bağlantı kötüydü!
Must be a bad connection.
Hatlarda bir sorun olmalı.
We have a bad connection.
İyi duyamıyorum şu anda.
It's a bad connection.
Bağlantı çok kötü.
Hello? Uh... bad connection, Ed.
Bağlantı kötü Ed.
Like a bad connection.
Kötü bir iletişim.
Whoever this is, I have a really bad connection.
Her kimseniz, sizi duyamıyorum.
- Not a bad connection, huh?
- Fena bağlantı değil.
Nope, not a bad connection at all.
Hayır. Hiç fena bir bağlantı değil.
I can only hear every other word, like a bad phone connection.
Her iki kelimeden birini duyabiliyorum. Kötü telefon bağlantısı gibi.
She called me from Quito or La Paz. A bad connection. She said she was fine.
08 00 : 30 : 43 : 03 Nasıl olduğumu sordu.
The connection just got really bad.
Bağlantı çok kötüleşti.
There's some connection between your dreams and his dreams... and his dreams mean bad news.
Onun rüyalarınla senin rüyaların arasında bir bağlantı var ve onun rüyası demek, kötü rüya demek.
Perhaps I've been so... Afraid of death and dying... That any connection just seemed like a bad thing.
Belki de ölmekten ve ölüme yaklaşmaktan çok korktum ve bununla ilgili herhangi bir bağlantı bana kötü bir şeymiş gibi geldi.
- Wait this connection must be bad.
- Bekle bağlantı kötü olmalı.
I tried to explain that to Aunt Ruth, but the connection was bad and her plane was leaving and she got it all mixed up.
Bunu Ruth Teyzeye açıklamaya çalıştım, ama bağlatı kötüydü, uçağı kalkıyordu ve herşeyi karıştırdı.
The connection is bad.
Bağlantı kötü.
Look, I know this looks bad, but we have a spiritual connection. I mean, remember?
Bak, biliyorum hiç hoş görünmüyor ama manevi bir bağ kurduk, hatırladın mı?
It's a bad connection.
Bağlantı berbat.
This connection's bad.
Ya bu bağlantı kötü.