Bad habit traducir turco
366 traducción paralela
Almost nothing – nothing but a habit, a bad habit.
Neredeyse hiçbir şey. Sadece kötü bir alışkanlık.
That's a bad habit you got, McNamara, jumpin'claims.
Altin kaynagini çalmak kötü bir aliskanlik McNamara.
Bad habit of mine. Hard-boiIed eggs.
Kati yumurta sevmedigim gibi insanlari bekletmeyi de sevmem.
It's a bad habit.
Bu kötü bir alışkanlık.
This is developing into a very bad habit!
Bu iş çok kötü bir alışkanlığa dönmüş durumda!
Marriage is a habit - a bad habit.
Evlilik bir alışkanlıktır. Kötü bir alışkanlık.
- A very bad habit.
- Çok kötü bir alışkanlık.
You have a bad habit of getting quiet when you're angry, mother.
Sinirlendiğinde susmak gibi bir alışkanlığın var anne.
I know, it's a very bad habit of mine.
En kötü özelliğim bu. Sen de bana sor biraz.
I have a bad habit of telling the truth.
Gerçeği söylemek gibi kötü bir huyum vardır.
- That's a bad habit.
- Kötü bir alışkanlık.
My husband had the same bad habit.
Kafana takma! Kocamda da aynı kötü alışkanlık vardı.
Reading worthless items is a bad habit I picked up in prison.
Değersiz şeyleri okuma gibi kötü bir alışkanlığı hapiste edindim.
Bad habit to get into, bad for the profession.
Edinilecek kötü alışkanlık, meslek için kötü.
It's a bad habit.
Orasını kurcalama sen.
It's a bad habit.
- Yanlış yoldasın.
- She has a bad habit.
- Onun kötü bir alışkanlığı vardır.
As for genius, it's a bad habit I never caught.
Dâhiliğe gelince, hiç yakalanmadığım kötü bir alışkanlık.
A bad habit!
Kötü bir huy!
That's a very bad habit, Miles.
Bu kötü bir huy Miles.
He has the bad habit of sneering at anyone who talks about anything serious.
Huyudur, ciddi bir meselede konuşanı görünce hemen alaya alır.
Here everybody's got a bad habit :
Burada herkesin kötü bir alışkanlığı var ;
Our German order hasn't helped eradicate that bad habit.
Ayrıca Almanca dersinde başarısız oldular... Kötü alışkanlıklarını engelleyin.
I hesitate to say this after you so kindly saved us, but killing people is a bad habit.
Bu iyilik yapmanız çok ince... bir davranış ama bu şekilde insanları öldürmek kötü bir alışkanlık.
I can't unless I accept favours from my ex father-in-law, which is a return to an old and bad habit.
Eski kayınpederimden iyilik kabul etmediğim sürece bunu yapamam. Bu da eski ve kötü bir alışkanlığa dönmek anlamına gelecek.
If it's not a bad habit...
kötü bir alışkanlık değil ki...
I don't like your bad habit of staying in the dark, seeing nothing!
Kendini karanlıklara hapsetme alışkanlığını hiç sevmiyorum.
The Japanese Navy has a bad habit of doing the impossible.
Japon donanmasının imkansızı başarmak gibi kötü bir huyu vardır.
It's given you a bad habit.
Her şey kolay. Bu sende kötü bir alışkanlık yaptı.
That's a bad habit of yours, isn't it?
Bu kötü alışkanlıklarından biri, öyle değil mi?
Perhaps it's a bad habit... pleasuring myself while imagining a girl.
Belki kötü bir alışkanlıktır, yani bir kadını hayal ederken kendimi tatmin etmem.
Looking back is a bad habit.
Geriye dönüp bakmak kötü bir alışkanlıktır.
You've a bad habit of making jokes on the wrong subject.
Yanlış konularda şaka yapmak gibi kötü bir alışkanlığın var.
Yes, smoking in the morning is a bad habit
Evet, sabah sabah sigara içmek kötü bir âdet...
That's a bad habit for a man to get into that makes his way with a gun.
Hayatını silahşorlukla kazanan bir erkek için kötü bir alışkanlık.
You have the bad habit of overkill, but you've convinced me anyway.
Orantısız güç gibi zararlı bir alışkanlığın var, ama beni ikna ettin.
Since he can kick the drugs... he's after all a man I can't make him return to his old bad habit
Bağımlılıktan kurtulmuş... onunda bir canı var! Onu bağımlı yapmaya kıyamam!
You ever hear the moral about the little monkey... that had the bad habit of copying every damn thing he saw?
Her gördüğünü taklit etmek gibi... kötü bir alışkanlığı olan küçük maymun hakkındaki masalı duydun mu?
I'm afraid I have a very bad habit.
Korkarım çok kötü bir alışkanlığım var.
I suppose it is a bad habit smoking but I just adore jumping on a pipe.
Sigara gibi kötü bir alışkanlığım var, ama boru gibi oluşuna bayılıyorum.
I guess it is a bad habit of mine.
Sanırım, kötü alışkanlıklarımdan biri,
But this whore has the bad habit of saying what she thinks.
Ama bu fahişenin doğru bildiğini söylemek gibi kötü bir huyu var.
I'm gonna drop him like a bad habit.
Onu sigara izmariti gibi ezeceğim.
He's gotten to be like a bad habit.
Kötü bir alışkanlık gibi oldu.
But I do have a bad habit,
Ama kötü bir huyum vardır
It's a bad habit to get into.
Bu edindiğin, kötü bir alışkanlık.
That's a bad habit you should break!
İnsan sosyal bir varlıktır! bence bu huyunuzdan vaz geçin!
If you don't come across, she's going to drop you like a bad habit.
O senin müşterin. Eğer onda iyi bir izlenim bırakmazsan zararlı bir alışkanlık gibi senden kurtulur.
- Bad habit, hand-shaking.
El sıkışmak kötü bir adet.
Maybe what I feel is not good for us, but I'm not gonna stand there and listen to you tell me it's a bad habit.
Belki hissettiklerim ikimiz için iyi değil, ama burada durum bana bunun kötü bi alışkanlık olduğunu söylemeni dinlemeyeceğim.
I try not to make a habit of going bad on folks, ol'fella.
İnsanları yüzüstü bırakmak gibi bir alışkanlığım yok, ihtiyar.