Bad luck traducir turco
3,041 traducción paralela
What do you mean, bad luck, " Do you have meant something! What does that mean?
Ne demek çok yazık, Ne demek istiyosun?
- Bad luck.
- Kötü şans.
His first day on the job in Connemara, too. Talk about bad luck.
İşindeki ilk günüydü, kötü şansa bak.
It's really... It's bad luck for the ex to be at the wedding.
Eski eşin nikaha gelmesi uğursuzluk getirir.
I used to believe that God gave each man his fair portion of bad luck.
Ben her zaman Tanrı'nın insanlara şanssızlıktan belli bir pay verdiğine inanırdım.
I feel like it's me, bad luck... poison.
Benim yüzümdenmiş gibi hissediyorum. Benim uğursuzluğum benim zehirim.
It was bad luck, and that's all it was.
Şanssızlık. Her şey bundan ibaret.
I'm just tired of all the bad luck, you know?
Bu kötü şanstan bıktım anlıyor musun?
Well, you know, number one, bad luck is kind of in the job description.
Birincisi kötü şans işimizin tanımında var.
19, 20 years ago would be about the time he had a string of bad luck and he was hard up for money.
19, 20 yıl önce o dönemler Raglan'ın şansı kötü gidiyordu ve paraya sıkışmıştı
But the truth is, I was scared his bad luck would become mine.
Ama gerçek şu ki, kötü şansının bana geçeceğinden korktum.
One could hardly consider that bad luck.
Bunu kötü şans olarak görmek zor.
But I didn't see any champagne, and you should know that it is bad luck to start our lives together without a little bubbly.
Ama ben şampanya göremiyorum. Bilmelisin ki baloncuklar olmadan birlikte yaşamaya başlamak kötü şans getirir.
It's bad luck to peek at the bride before you get to the altar.
Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir.
Bad luck really follows you around, huh?
Kötü şans seni takip ediyor, değil mi?
I was gonna rename her "The Light Brigade", but they say it's bad luck to rename.
İsmini "The Light Brigade" olarak değiştirmeyi düşünüyorum ama isim değiştirmek kötü şans getirir diyorlar.
So he had the bad luck of being on the table when Haskell and Vivian showed up, making him collateral damage.
O hâlde şansına küssün ki, Haskell ile Vivian oraya geldiğinde sedyedeymiş ve ona ikinci bir zarar vermişler.
That's bad luck and Chang babies are very superstitious.
Bu kötü şanstır ve Chang bebekleri çok batıl inançlıdır.
It's bad luck.
Uğrusuzluk getirir.
Look, I've had my bad luck, but it's not- -
Bakın, biliyorum kötü bir şansım vardır, ama durumu şimdi -
It's bad luck otherwise.
Yoksa kötü şans getirir.
It's - - it's bad luck to talk to the bride before the dress rehearsal.
Provadan önce gelinle konuşmak kötü şans getirir.
I thought it was bad luck to see the bride before - - it's all unlucky.
Ben onu nikahta olur sanıyordum. Hepsi kötü şans getirir.
One shitty thing after another. Incredibly bad luck.
Aksilik üstüne aksilik oldu şanssızlık yakamı bir türlü bırakmadı.
How do you explain all your bad luck?
Bu aksilikler başına ne zamandır geliyor?
When did this bad luck begin?
Bu aksilikler ne zaman başladı?
You don't think Julien brought them bad luck?
Onlara şanssızlık getirenin Julien olduğunu düşünmedin herhalde.
I've had some bad luck lately, but to suggest it's your fault...
Şu son dönemde şansımın pek yaver gitmediğinin farkındayım. Ama buna senin sebep olduğunu düşünmek biraz saçma geliyor.
Sorry, it was a stroke of bad luck.
Kusura bakmayın, şanssızlık işte.
No more bad luck!
Bitti yani artık, aksiliklere son.
No. Julien, he wasn't bad luck.
Hayır, Julien.
213 days since I caused a woman bad luck.
Bir kadına kötü şans getirmeyeli tam 213 gün oldu.
You weren't bad luck.
Julien, bana şanssızlık getirmedin.
The bad luck inspired the car.
Başıma o talihsizlikler gelmeseydi bu arabayı yaratamazdım.
Keep bringing me bad luck!
Bana kötü şans getirmeye devam edeceksin.
Now it's just your bad luck that your little girl showed up, okay?
Küçük kızının gelmesi senin kötü şansını döndürdü, tamam mı?
Well, it's an ancient Chinese chant to remove bad luck.
Antik Çin'de kötü şansı kovmak için yapılırdı.
Love brings bad luck.
Aşk kötü şans getirir.
It's bad luck.
Kötü şans getirir.
However, during the flight the cows became violent and in order to avoid an accident the crew was forced to throw them out of the plane, with such bad luck that one of the cows landed on a Japanese fishing ship
Ancak uçuş sırasında inekler huysuzlanmış mürettebatta bir kazadan sakınmak için onları dışarı atmak zorunda kalmış. Kötü bir şans eseri ineklerden bir tanesi Japon balıkçı teknesinin üstüne inmiş ve tekne denizin dibine batmış.
Don't you know that it is bad luck to film the bride before the wedding?
- Tamam. Gelini nikahtan önce filme almanın kötü şans getirdiğini bilmiyor musun?
Bad luck. I've just come back from Afghanistan, and conditions there are better than this shithole.
Daha Afganistan'dan yeni geldim oranın şartları buradan iyidir.
Brought me bad luck at the cup final.
Bana kupa finalinde kötü şans getirir.
What if it's me bringing you bad luck?
Ya sana kötü şans getiren bensem?
That I bring bad luck?
Kötü şans getirdiğimi mi söylüyorlar yoksa?
She brought me bad luck.
Bana kötü şans getirdi.
I know, I know. Very bad luck to break it.
Kırmamız büyük talihsizlik.
Luck bad.
Kötü şans.
It's bad luck!
Kötü şans getirir!
What's the bad luck to change the boat's name?
Teknenin adını değiştirmek kötü şans getirmez mi?
I know it looks bad, but we may have some luck.
Kötü göründüğünü biliyorum, ama bir şansımız olabilir.
lucky 618
luck 177
lucky day 17
luckily 891
lucky me 225
lucky man 42
lucky guy 43
lucky girl 52
lucky bastard 47
lucky you 322
luck 177
lucky day 17
luckily 891
lucky me 225
lucky man 42
lucky guy 43
lucky girl 52
lucky bastard 47
lucky you 322
lucky guess 90
lucky him 24
lucky shot 32
lucky for you 336
lucky them 19
lucky us 39
lucky there's a family guy 44
lucky for him 22
lucky for her 16
lucky for us 117
lucky him 24
lucky shot 32
lucky for you 336
lucky them 19
lucky us 39
lucky there's a family guy 44
lucky for him 22
lucky for her 16
lucky for us 117