Bake oven traducir turco
81 traducción paralela
I couldn't even get my Easy Bake oven to work.
Ben akıllı fırınları bile çalıştıramam ki.
- Riyadh is like a bake oven.
- Riyadh fırın gibi bir şehirdi.
And they put you in an Easy Bake Oven and you can't breathe anymore.
Sonra da bir fırına sokuyorlar, boğuluyorsun.
" Let her get an Easy-Bake Oven.
" Hadi ona bir fırın alalım.
It's been my dream since I got my first Easy-Bake Oven and opened Easy-Monica's Bakery.
Bu ilk Kolay-Pişir Fırını'mı alıp Basit-Monica Fırınını açtığımdan beri rüyamdı.
Last night, I found a whole Weeble village behind the Easy-Bake Oven.
Hey, dün gece Weeble Village'ın hemen arkasında EZ Bake fırın setini buldum.
Easy-Bake Oven?
EZ Bake fırın seti mi?
So get this through your little Easy-Bake Oven head...
Şunu küçük, kolay tav olan kafana yerleştir.
I got burned playing with my cousin's EZ-Bake oven.
Kuzenimin oyuncak mini fırınıyla oynarken yaktım.
- Okay. my EZ-Bake oven.
- Tamam kendi fırınımla.
Now, I know that life ain't no easy-bake oven.
Hayatın bir fırın olmadığını biliyorum.
I couId make you guys a cupcake with my Easy-Bake oven.
Kolay Pişir fırınımla size kek yaparım.
CHERYL STILL WON'T LET ME FORGET THE TIME WHEN I USED HER EASY-BAKE OVEN TO CREMATE MY DEAD FROG, MR. HOPPERS.
Cheryl, ölü kurbağam Bay Zıpzıp'ı yakmak için... fırınını kullanmamı hâlâ yüzüme vurur.
Quick as you can say Easy-Bake Oven, there's a gigantic bun in hers.
Ve hızlı pişiren bir fırında pişmiş dev bir kurabiye onun içinde.
We used to bake together in her Easy-Bake oven, and she loved ponies and ladybugs.
Onun kolay pişirme fırınında beraberce bir şeyler pişirirdik, midilliyi ve uğurböceğini severdi.
All you need is a wireless pinhole camera, some Play-Doh, and an Easy-Bake Oven.
Tek gereken kablosuz iğne delikli bir kamera biraz oyun hamuru ve oyuncak bir fırın.
Dude! So, we hanging this weekend, or that chick still have your sac locked up in her easy-bake oven?
Ahbap, bu hafta sonu takıIıyor muyuz, yoksa o piliç seni hala kafesinde mi tutuyor?
An easy bake oven!
Bir Kolay Pişir Fırın!
When I was a kid, all I wanted was an easy bake oven.
Ben çocukken, tek istediğim Kolay Pişir Fırın'dı.
To traditional gender roles. Easy bake oven... that's what I'm going to call my van.
Kolay Pişir Fırın- - bu benim karavanımın adı olacak.
We're talking about a deluxe Easy-Bake Oven, Gus.
Kolay Pişirme Fırınından bahsediyoruz, Gus.
I Thought She Was Still Into That Stupid, Uh, Little Mini-bake Oven Thing.
Onun bu konulardan haberi olmadığını düşünüyordum.
Well, No, Not The Mini-bake Oven, But, You Know...
Biraz biliyordur diye düşünmüştüm, ama bu kadarını bildiğini bilmiyordum.
Now, this'II be the bake oven.
Fırın burada işte.
Would you stop using my Easy-Bake Oven?
Benim Kolay-pişir fırınımı kullanmayı bırakır mısın?
So anyway, we're eight years old and Sheldon converts my Easy Bake Oven to some kind of high-powered furnace.
Her neyse, sekiz yaşındayız Sheldon oyuncak fırınımı çok güçlü bir endüstriyel fırına çevirdi.
It looked like an easy-bake oven on steroids.
Steroid almış bir kolay-pişir fırını gibi görünüyor.
How You Went To Senior Prom With The Entire Lacrosse Team, How They Called Your Junk The Easy-bake Oven. Bitch.
Belki de Eddie, tüm hokey takımıyla mezuniyet balosuna nasıl gittiğini, ve uyuşturucuna taktıkları ismi öğrenmek ister.
That's what the inside of an Easy-Bake Oven looks like.
Hayır, bu oyuncak fırının içi gibi duruyor.
Are you cooking pot brownies in an Easy-Bake oven?
Brownilere sen ot falan mı koyuyorsun
It's Karen's Easy-Bake Oven.
Karen'ın oyuncak fırını.
You see, his nest is just like the horno. That's the oven where we bake our bread and our...
Yuvası ekmek pişirdiğimiz fırınlara benziyordu.
These summer months this room gets like a bake-oven by 9 : 00 in the morning... so I operate at 5 : 00. That means you get up at 4 : 00.
Yaz aylarında saat 9'da bu oda resmen fırın gibi olur... bu yüzden sabah 5'te ameliyata girerim.
We can bake the potatoes in the oven... and we can boil this bastard over the fire.
Patatesleri ocakta pişirebilir... Bu kahrolasını da ateşin üzerinde haşlarız.
Then she'd bake them in the oven.
Sonra onlari firinda pisirirdi.
Bake in the oven till blond.
Biraz da likör varsa akıtın damla damla.
But the bacon's not gonna be crisp if you bake it in the oven on a sheet.
Sacın üstüne koyup fırına vermezsen gevrek olmaz.
Then you bake it in a 400-degree oven occasionally attach itself to the umbilical area fresh rosemary, a little pepper pipe connecting it to the outside.
200 derecelik bir fırında, bir saat pişireceksin. Bazen göbek bölgesine bağlanabilir... -... ve fistula oluşturur...
It has an automatic meat thermometer, audible preheat signal, dual bake element, hot surface lights, roasting rack, and my favorite... the frameless glass oven door with deluxe big-view window.
otomatik ısı ekranı, otomatik ısı sinyali vardır. sıcak yüzey kısmı ve rosto pişirme bölümü de var. ve en sevdiğim kısmı... birinci sınıf ısı geçirmez camla kaplı lüks kapağı.
- So how do you cook red mullet do you bake it in an oven? Niki? - What's wrong?
Niki?
First, preheat the oven to 350, then stick your head inside and bake the lies out of your lying mouth you little liar!
Sonra başını içeri sok, ve yalan söyleyen ağzından çıkan yalanları pişir, küçük yalancı!
To the oven, to bake my bread!
Fırına, ekmeğimi pişirmeye!
If I get the berries, can I use your oven to bake some pies?
Dutları toplarsam, pasta pişirmek için fırınınızı kullanabilir miyim?
Number two, I could be very happy with a baby that looks nothing like me and didn't bake in my oven.
İki, benim fırında pişmemiş ve bana benzemeyen bir bebekle de mutlu olabilirim.
Suppose you were gonna bake me in my own oven.
Beni kendi fırınımda pişireceğinizi varsayalım.
I didn't realize you had to turn the oven on to bake stuff.
Bu şeyi pişirmen için fırını açık bırakman gerektiğini düşünmedim.
You know, you got to see your bun bake in the oven.
Sıcak bir yuvan olsun istiyordun zaten.
Take an old car antenna, marinate it overnight in the tears of a heartbroken leprechaun, bake at 350 till a rainbow shoots out of the oven, and there you go.
Eski bir araba antenini aldım, kalbi kırık bir İrlanda cücesinin göz yaşında bir gece terbiye ettim, sonra fırından gök kuşağı çıkana kadar 180 derecede pişirdim ve işlem tamamlandı.
It's when one of these son of a bitches takes your meal and they dump it all in a blender, blend it together, then they bake it in the oven like a casserole, except they burn it black on both sides.
Bu o.çocukları yemeğini alır ve blendera boca eder, karıştırırlar, daha sonra fırında güveç gibi pişirirler, tabi her iki tarafını da yakarlar.
And then you'd put it in the oven and bake it, and it would change.
Ve değişirler. Ve güneş sistemimizde de olan şey bunun gibiydi.
No, you stopped to bake it in a little werewolf oven.
Yok, onu küçük kurt adam fırınında pişirmişsindir.