English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Be alone

Be alone traducir turco

10,431 traducción paralela
To be alone.
Yalnız kalmak.
- You'll never be alone.
Hiç yalnız kalmayacaksın.
Would you rather be alone?
Yalnız olmayı mı tercih ederdin?
If I were you, I wouldn't be alone with me right now.
Yerinde olsam, burada benimle yalnız kalmazdım.
- I don't want to be alone, Daddy.
Yalnız kalmak istemiyorum baba.
I just don't think it's a good idea for you to be alone tonight, you know?
Bence bu gece yalnız kalman pek iyi bir fikir değil.
I was hoping I would be alone with you tonight.
Bu gece seninle yalnız kalabilmeyi umuyordum.
I just wanted to be alone with you for more than 26 minutes between the needs of others.
Sadece seninle ötekilerden 26 dakika daha fazla yalnız kalmak istedim.
I need to be alone.
Yalnız kalmalıyım.
I was thinking, you know, sometimes, when Kit wanted to be alone, he would head up north to his dad's old cabin.
Bazen Kit yalnız kalmak istediğinde kuzeye babasının eski evine giderdi.
We would need to be alone here for a while.
- Bizi biraz yalnız bırakın. En fazla on dakika.
But what seemed much more likely was that you drove out here, brought your father because he couldn't be alone.
Ama buraya yalnız bırakamadığın için babanla beraber gelmen daha olasıydı.
You'll be alone.
Yalniz kalacaksin.
You seriously don't trust me to be alone with your girlfriend?
Sevgilinle yalnız olmam konusunda cidden bana güvenmiyor musun?
I'm sure is glad you livin'now, but don't you never be alone with that buckra, you hear me?
Şu an hayatta olmandan tabii ki memnunum. Ama asla şu beyaz çiftçiyle yalnız kalmayacaksın, duydun mu beni?
Do you want to be alone?
Yalnız kalmak ister misin?
Well sometimes I hide out in the vents when I need to be alone to think.
Tek başıma kalıp düşünmem gerektiği zamanlarda havalandırmaya giderim.
Um, they said, uh, I shouldn't be alone, you know, in case I fall asleep and die.
Dediler ki, burada yalnız kalmamalıymışım, bilirsin. Uyuya kalıp ölürsem diye.
But don't worry, you won't be alone for long.
Ama merak etme, uzun süre yalnız kalmayacaksın.
Oh, would you rather not be alone? Don't talk twaddle.
Saçmalama.
Seriously, Sal, you and Sammy will never be alone.
- Cidden Sal Sammy'yle sen asla yalnız kalmayacaksınız.
i don't wanna be alone with him. He couldn't come any earlier? - No.
onunla ylnız kalmak istemiyorum daha erken gelemiyormuş hayır tamam beni ürkütüyor
No, no, i'll be- - i'll be fine. I can stay. No, i think, uh... i think i just want to be alone right now.
hayırihayır iyi olurum kalabilirim hayır, sanırım ah... sanırım şu an yalnız kalmak istiyorum
If I do that... then Rita will be alone by himself this whole summer.
Eğer böyle yaparsam bütün yaz Rita yalnız kalır.
Over letting you be alone, or whatever it may be...
Ne olursa olsun, seni yalnız bırakmayacağım.
Because if it's all left up to fate, who's to say that fate won't decide that I should be alone forever?
Çünkü eğer her şey kadere bağlıysa, sonsuza dek yalnız kalmayacağım ne malum?
To be alone with a man like that?
Neden bir erkekle öyle yalnız kalıyor?
I might be too good at being alone.
Yalnızlık konusunda çok başarılıyım.
Oh, don't. Then I'll be alone with this thing.
Yoksa bu şeyle tek başıma uğraşmak zorunda kalırım.
I... I want to be out of my pajamas and not alone.
Pijamalarımı çıkarmak ve yalnız olmamak istiyorum.
Yes, since the GSC owns Humanichs, and the GSC sits under Homeland Security's jurisdiction, the decision will be mine and mine alone.
Evet, GSC Humanich'lerin sahibi olduğundan ve de GSC "Ulusal Güvenlik" e bağlı olduğundan, kararı ben vereceğim.
I was about her age when my mother died, and I didn't ever want to be left alone again.
Annem öldüğünde onun yaşlarındaydım ve bir daha hiç bir başıma kalmak istemedim.
Today and tomorrow, it's a cakewalk, and there will be people around you day in and day out like they're afraid to leave you alone.
Bugün ve yarın, dans etmek gibi. Sabahtan akşama kadar etrafın seni yalnız bırakmaktan korkan insanlarla dolu olacak.
But what remains to be done cannot be done alone.
Ama geriye kalan şeyler, tek başına yapılamaz.
We should not lose sight of the fact that our armed forces are engaged on other battlefronts all over the world, and that no one front can be considered alone without its proper relation to war.
Silahlı kuvvetlerimizin Dünya'nın her yerinde yeni cephelerde savaşması gerektiği gerçeğini unutmamalıyız. X Kampı, Kanada Hiç bir cephe savaştan ayrı, tek başına bir yer olarak göz önüne alınmamalıdır.
I want to be left alone.
- Yalnız kalmak istiyorum.
No, intel indicates that she probably works alone, but we can't be too careful.
Olmaz, hakkındaki istihbarat muhtemelen yalnız çalıştığı yönünde ama ihtiyatı elden bırakmamak lazım.
♪ Won't be seeing, not for long ♪ It's a crime for the prettiest girl in the bar to sit alone.
Bardaki en güzel kızın yalnız başına oturması büyük ayıp.
See, now, I would not be standing out here alone if I was you.
Bak, yerinde olsam burada tek başıma dikilmezdim.
Look, I just want to be left alone, okay?
Ben yalnız kalmak istiyorum, tamam mı?
Are you gonna be okay here alone?
Tek başına kalsan sorun olmaz değil mi
This would be very difficult to pull off alone.
Böyle bir şeyi tek yapmak çok zor.
And, hey, it's not gonna be easy, but... you won't go through this alone.
Ve kolay olmayacak ama bunu tek başına atlatmayacaksın.
Well, you might cross the bridge alone because I'll be dead.
Köprüyü sen tek başına geçebilirsin çünkü ben öleceğim.
Couldn't leave well enough alone.
Bir rahat vermedin be.
If you do, you'll be napping alone.
Eğer öyle bir düşüncen varsa tek başına kestireceksin demektir.
I won't be able to fight alone.
Ben yalnız başıma savaşamazdım.
So maybe you'd be willing to, uh, have dinner with me, alone in my cabin, just the two of us?
- Tamam. Benimle yemek yemek ister misin? Kulübemde yalnız bir şekilde, sadece ikimiz olacağız.
He wanted to be more than friends, but he was older, and it... it got a little weird, and I told his mom, and she told him to leave me alone, and he did.
Arkadaştan öte olmak istedi, ama benden büyüktü, ve... Bu biraz garip kaçtı. Annesine anlattım, o da ona beni rahat bırakmasını söyledi.
Right, viewers, now we're alone, look, that car should be the fastest up that course but with the best will in the world, I'm not going to be, so I've got a plan.
Evet izleyiciler, hazır yalnızken, bu araç bu pistin en hızlısı olmalı. ama ben o kadar hızlı olamayacağım. Bu yüzden bir planım var.
- And you'd be happy to live alone?
- Yalnız yaşamaktan memnun olacak mısın peki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]