Bench traducir turco
2,914 traducción paralela
Right,'cause sitting on the bench is such a grueling effort.
Doğru, bankta oturmak çok efor kaybettirici bir şey.
I'll have no one to talk to on the bench.
Bankta konuşabileceğim kimsem olmayacak.
If you don't make the cut, you're most likely sitting on the bench for the rest of the season.
Eğer kesme yapmazsanız, sezonun geri kalanını bankta oturarak geçirirsiniz.
She knows some of those feeble-minded idiots on the Liberal front bench.
Önemli liberallerden birkaç iradesizi tanıyor.
You have to wonder if Purnell is going to keep T.K. on the bench all night.
Purnell, TK'yi bu gece hiç çıkarmayacak mı acaba diyoruz.
There's a bench warrant out for your arrest for kiting checks.
Karşılıksız çek sebebiyle hakkınızda arama emri çıkartılmış.
- Can I return to the bench?
- Kulübeye dönebilir miyim?
We're going to have you wait outside on the bench.
Dışarıda banka oturup bekler misin?
Um, I woke up on a park bench... cops shoving a flashlight in my face, trying to take me in.
Parktaki banklarda uyandım. Polis feneri yüzüme tutup beni götürmek istedi.
Right in front of me on the bench.
Tam karşımdaki bankta.
Good to see you using that bench for something Mr. Bey.
Sizin o agirlik calisma aletini bir is icin kullandiginizi gormek ne kadar guzel Bay Bey.
I used to sit on the bench by the tree and hold a book over my face, pretending to read, and I'd watch you, running and jumping on the court.
Ağacın dibindeki bankta otururdum ve kitap okurmuş gibi yapardım. Aslında senin sahada koşup zıplamanı izlerdim.
Nice, well lit up area right here, nice little bench- - why is the husband over there smoking next to a dark Dumpster?
Burada ışıklı bir alan var, güzel de bir bank var. Adam neden çöp kutusunun yanında sigara içiyormuş?
We sat on a bench, we ate pizza, we froze our balls off in the snow.
Bir banka oturduk, pizza yedik, soğukta götümüz dondu. Muhteşemdi!
My boss has me picking up strays on the sidewalk like a bench advertisement.
Patronum beni kaldırımda başboş gezerken aldı Kopup giden afişler gibi.
We need to bench her.
Onu listeden çıkarmalıyız.
I just don't think right now is the best moment... -... to bench a paying customer. - Why not'!
Şu anda düzenli bir müşteriyi kaybetmenin zamanı değil.
Well, in all my years, this is a first. A bench-clearing brawl consisting of one team.
Millet, bunca yıldır tek bir takımın karıştığı kavgaya ilk kez şahit oluyorum.
You have a ballroom dance master who can also bench-press 200 lbs.
Aynı zamanda 90 kg ağırlık kaldırabilen bir salon dansı uzmanınız da olur.
Shinosuke the Bench Warmer!
Shinosuke sıcak tezgahı!
May we approach the bench with Penn and Teller?
Penn ve Teller'la kürsüye yanaşabilir miyiz acaba?
Respectfully, your honor, we know you're new to the bench.
Kusura bakmayın, ama yargıçlıkta yeni olduğunuzu biliyoruz.
I've decided to leave the bench.
Kürsüden ayrılmaya karar verdim.
I'm - - I'm more of a black t-shirt, benchwarmer kind of girl.
Bench'te tişörtüyle oturan tiplerdenimdir genelde.
So we paid for that slide and that swing set and that bench over there?
Öyleyse, birazını alırım. Şu kaydırağın, salıncağın ve bankı da biz mi ödedik?
And then I got up off the bench, finally.
ve ben bençten kalktım, sonunda.
So back down on the bench I went.
Dolayısıyla tekrar bençe döndüm.
- Would you like to approach the bench and find out how serious I am?
- Yanıma yaklaşıp ne kadar ciddi olduğumu öğrenmek ister misin?
You know, it's the end of the season and coach thinks Ryder may actually get off the bench.
Biliyorsun, sezonun sonuna geldik Ryder'ın gerçekten yedek kulübesinden çıkabileceğini söyledi.
On the bench.
Bankın üzerine.
Are you going to bench press a vampire?
Bir vampirin pestilini mi çıkaracaksın?
A bus bench with Wendy Goodson's picture on it.
Wendy Goodson'ın resminin olduğu bir bankta.
Second guy went from the bench to the Majors.
İKinci adam üniversiteye gider.
You need to stay on the bench until we find her.
Onu bulana kadar baroda kalmalısın
You'd be surprised how much I could bench.
Ne kadar ağırlık kaldırabileceğimi bilsen şaşardın.
And I'm sorry I haven't told you till now, and I'm sorry I let a tall, pretty blonde swoop in and snatch you right away, but I'm telling you now, if I had to bench-press a wildebeest just to prove to you how much you mean to me, I would do it.
Şimdiye kadar söylemediğim için üzgünüm ve uzun boylu, güzel bir sarışının gelip, seni kapmasına izin verdiğim için üzgünüm ama şimdi söylüyorum, eğer benim için ne kadar değerli olduğunu kanıtlamak için Afrika antilobu kaldırmam gerekiyorsa, yaparım.
I was sitting on a bench, and then suddenly he was right on top of me.
Bankta otururken aniden üstüme düştü.
Back in Portland they even had those bus bench ads with their picture together.
Hatta Portaland'dayken otobüs duraklarında resimleri bile vardı.
And if I'm not there, coach is gonna bench my ass.
Gelmezsem koç beni çok fena yapar.
So the decoy leaves a bag with valuables in it on a bench, and if someone comes along and takes it, we collar them for petit larceny?
Yani banka, içinde değerli şeyler olan bir çanta, yem olarak bırakılıyor eğer gelip biri onu alırsa, biz de küçük hırsızlıktan onları tutukluyoruz.
Right there on the bench.
- Oradaki bankın üzerinde.
- Ugh! "U. V. Analysis of the rear bench seat reveals bloodstains " in the underlying foam, covering approximately 1 / 3 of the seating area. "
"Ultraviyole analizine göre arka koltuğun ortalama 1 / 3'ü kanla kaplı ve altında köpük var."
I was sitting on the bench, and he was playing right there.
Bankta oturuyordum, O da şurada oynuyordu.
So, everything will be just like it was when I was 13 and I sold the legs of piano bench, and dag up my old T-shirt.
Her şey tıpkı ben 13 yaşımdaykenki gibiydi. Piyano sandalyesinin ayaklarını sattım. Eski tişörtümü buldum.
John, let's go back inside, bench press some poundage.
John, hadi içeri girip biraz halter çalışalım.
I remember when my dad and I would just sit on a park bench, have a hot dog, just talk about whatever.
Babamla birlikte bir parkta banka oturduğumuz günleri hatırlıyorum. Elimizde bir sosisli, havadan sudan konuşurduk.
On a bench? Alone?
Yalnız başına, bankta oturmuş?
I want you to hang up, and put the phone down on the bench, then just walk away.
Evet? Telefonu kapatıp banka koymanı, sonra da oradan uzaklaşmanı istiyorum.
Counsel, approach bench.
Avukatlar, kürsüye yaklaşın.
Next up for auction is this wonderful bench hand-crafted by our second-grade class.
İkinci teklif ürünümüz ikinci sınıf öğrencilerimiz tarafından yapılma bu harika tezgâh.
Where's the bench, Frankie? If I knew where the stupid wrench is, what the hell do I need you for? Where's the wrench?
Salak anahtarın nerede olduğunu bilmek ne işime yarayacaktı ki?