Bide traducir turco
337 traducción paralela
The only place I haven't heard from is the Bide-A-Wee home.
Adımın duyulmadığı tek yer sahipsiz hayvan barınaklarıdır.
We will bide our time.
Doğru zamanı bekleyeceğiz.
Ill bide my time.
Zamanını beklerim.
But here he can bide his time, gather his strength for that great counter-attack that will drive the Union Army into the sea.
Ama burada zamanı kollayabilir büyük karşı saldırı için gücünü toplayabilirse Birlik ordusunu denize sürecektir.
Just bide your time.
Sabırlı ol.
I'll bide my time.
Zamanını bekleyeceğim.
Yes, eventually and then, you and I will have to bide our time until your mother gets well.
Evet, aslında... annen iyileşene kadar... neler olacağını bekleyip göreceğiz.
Bide your time.
Zamanını kolla.
He kidnapped her and buried her.
Ve yere gömmüş, Bide yazı yazmış üstüne.
That's why I think it best for everybody if I appear neutral and bide my time.
Bu yüzden tarafsız görünüp vaktimi beklemem herkesin yararına olur.
- Bide's handling the gold.
- Bide altınla ilgileniyor.
Bide over there loaned it to me.
Bide bana ödünç verdi.
Bide, lance corporal.
Macomb, Bide. Erbaş.
- Bide's a good shot.
- İyi nişancı.
- Bide, how deep is that creek?
- Bide, dere ne kadar derin?
- Bide, give me your gun.
- Bide, silahını ver.
I'll take the skin off you, you don't bide what I say.
Pis çoban püskülü seni.
Can't bide anything injun.
Kimseye güvenmiyorsun.
we need something to bide us through.
Sabırla bekleyecekleri bir şey olması lazım.
- You bide here.
Dur şimdi!
I'd rather bide here with you.
Sizinle kalmayı tercih ederim.
But I'll just bide my time.
Ama ben bekleyeceğim.
You haven't any time to bide.
Brklryrcrk zamanın yok ki.
They tell me to bide my time.
Uygun zamanı bekleyeceklerini söylüyorlar.
# # And as for me I can sit here and bide my time # # It's goin'down on the boat.
Teknede iş bitiyor.
I'm just trying to bide a little time till I find a way to win this war.
Sadece bu savaşı kazanmanın bir yolunu bulana kadar biraz zaman kazanmaya çalışıyorum.
You should see the big one Riley has in the basement!
Bide Riley'nin bodrum katındaki büyük olanı görmelisin!
Fujimaki and Ayabe bide their time.
Fujimaki ve Ayabe uygun zamanı kolluyor olabilirler.
Oh, and chocolate.
Oh, bide çukulata.
And they say we're crazy.
ve bide bize deli derler.
I don't wanna run around and find you too.
Buralarda bide sizi aramayacağım.
- We bide our time.
- Sabırla bekleyeceğiz.
- l wonder why they call it intelligence.
- Bide buna istihbarat diyorsunuz.
I would rather come to blows at once... but we must bide our time until the moment is right.
Bir anda saldırmayı isterim ama doğru an gelene dek beklemeliyiz.
I'll bide my time until....
Zamanını bekleyeceğim ta ki....
Tell that to Cmdr La Forge and the team.
Bunu bide Komutan La Forge'a ve takımada söyleyin...
What did you put in it, a bidet?
- Bide filan mı koydunuz?
- You'll bide...
- Sen bekleyeceksin...
- We bide our time.
- Zamanımızın gelmesini bekleyeceğiz.
"Amy must bide her time and return later."
"Amy beklemeli ve daha sonra dönmeli"
You know, one of them bidets.
Hani şu bide dediklerinden.
You bide here.
- Sen burada bekle.
I still gotta put the hardware on it and set the seats and stuff. Then paint it.
hala çalışıyorum bazı parçalar eksik, oturacak yer falan bide boyası
- You gotta stay and do the papers and help Mom with the chickens. - I'm still not old enough. Here.
- hayır, sen kalmalısın gazete işi için bide annemle birlikte tavuklara bakmalısın - ve yeterince büyük değilim bak. bunu istermisin?
- Er... the bidet.
- Iıı... bide.
- Oh, bidet?
- Oh, bide mi?
He's telling you to bide your time.
Zamana bırakmanı söylüyor.
Talk about old fashioned viewpoints.
Eski bakış açılarından bahset bide
- Oh, that picture of you standing triumphant at the test.
- Teşekkürler. - Oh, bide sizin bir fotoğrafınız zaferle sonuçlanmış bir hovertank testinden sonra çekilmiş fotoğrafınız.
Bide your time.
Zamanını bekleyin.
We'll bide our time.
Fırsat kollayacağız.