Big fish traducir turco
736 traducción paralela
Baleia, that mean big fish like whale, you know?
Baleia büyük balık anlamına gelir... mesele balina gibi, biliyor musun?
If we should catch the big fish then the smaller would dart right and left out of the net.
Eğer büyük balığı tutarsak küçük balıklar sağa sola dağılıp ağdan kurtulurlar.
- Big fish.
- Büyük balık.
- When the big fish run, you'll see.
- Büyük balıkları kaçırmayalım diye.
Big fish, small fish, chowders.
Marine balık, levrek, balık çorbası içtim.
We'll catch really big fish, and I'll keep one in the bathtub and teach it how to talk.
Büyük bir balık tutacağız... ve sonra ben onu küvete koyup ona konuşmayı öğreteceğim.
Did you see that big fish?
Şu koca balığı gördün mü?
What a big fish!
Ne büyük bir balık!
Inspector, the big fish don't come here now.
Müfettiş, büyük balık buraya gelmiyor.
He's a big fish.
O büyük bir balık.
Are you strong enough now for a truly big fish?
Gerçekten büyük bir balık için yeterince güçlü hissediyor musun?
The month of the big fish.
Büyük balık ayı.
Isn't it amazing how they get those big fish into those little glass jars?
Koca balıkları, ufak cam kavanozlara sığdırmaları ne şaşırtıcı, değil mi?
Some big fish.
Büyük balık.
It says a big fish.
"Büyük bir balık" diyor.
We must captivate this big fish and use his connection network to buy ammunitions in Guangzhou and Southeast Asia
Büyük balığı cezbetmemiz gerekir, ve Guanghou ve Güneydoğu Asya'daki.. .. satın almalar için kullandığı bağlantıları kullanmalıyız.
All big fish in a little pond, but all of a sudden all the little ponds are drying'up.
Hepiniz küçücük havuzdaki büyük balıklardınız ama birdenbire bütün küçük havuzlar kuruyor.
A big fish for you and some more wine.
Büyük bir balık ve biraz daha şarap.
That big fish almost swallowed me, and Archimedes, he, he saved me.
O büyük balık neredeyse beni yutmak üzereydi. Ve Arşimed, beni kurtardı.
I'm only interested in big fish.
Hiç.. Ben büyük balık tutmayı seviyorum da.
That's a big fish you caught.
Baya büyük bir balık tutmuşsun.
He probably cut down a man or two by accident... and that turned into a big fish story.
Muhtemelen kılıcı sağa sola sallarken yanlışlıkla 1-2 kişi kesmiştir..... hikâyede ağızdan ağıza büyümüştür.
Well, boys looks like we've caught ourselves a couple of big fish.
Millet büyük balık yakalamışa benziyoruz.
Jacques was a big fish.
Jacques büyük balıktı.
Looks like the Poles hooked a big fish.
İçimden bir ses Polonyalı bugün büyük bir balık yakaladı diyor.
That's right. You're the big fish that nobody can touch.
Sen kimsenin dokunamadığı büyük balıksın.
Guarantee big fish.
Büyük balık garantisi.
Catch big fish, sir!
Büyük balık yakalayın!
You wanna catch a big fish, sir?
Büyük balık yakalamak ister misiniz?
How would you like it if I taught you how to catch the really big fish?
Sana gerçek büyük balık yakalamayı öğretmeme ne dersin?
Go... Hurry and get me a big fish
hadi... çabuk bana büyük bir balık bul!
Do you catch big fish?
Büyük balık yakalar mısın?
He is a smart, big fish.
Bu balığın kafası çalışıyor.
He used to feed a fish, a big catfish, by hand.
Büyük bir balık beslerdi eliyle, büyük bir yayın balığı.
Then, in the morning, when the fog banks roll in we'll sneak out and leave him sitting here baiting big and catching small while we're out finding fish.
Sonra sabahleyin, sis inince... sessizce çekip gideceğiz, o burada kalıp bir sürü yem atacak ve az balık tutacak. Bizse uzakta bol bol balık tutacağız.
And I no catch big, strong, honest fish like you that way.
Senin gibi büyük, güçlü, harbi bir balığı böyle yakalayamam.
Malagani fish, so big.
Malagani bu kadar.
I won't charge you for the line,'cause a fish so big could've taken it all anyway.
Kamışın parasını almayacağım, çünkü o kadar büyük bir balık onu alıp götürebilirdi.
Sir, that fish was so big that me and Harry could hardly budge him.
Bayım, o balık öyle büyüktü ki Harry'yle ben zar zor başa çıktık.
Brad says ever since you were big enough lift a fish... Shh.
Brad, bir balığı kaldıracak kadar büyüdüğünden beri...
One taste of the poisoned water and the paralysed fish float up to the top with a big hangover.
Zehirlenmiş suyu bir kez tadınca, paralize olan balık bir sarhoş gibi su yüzüne vurur.
A lost fish looks big
Kaçan balık büyük olur derler.
Listen to the fish bait specialist talking big.
Yem balığı uzmanına bakın siz.
Many big ropes to catch a little fish.
Minicik balıkları yakalamak için bir sürü kocaman ip.
He was a very big mako shark built to swim as fast as the fastest fish of the sea.
Büyük bir camgözdü. Denizde yüzen en hızlı balık olarak yaratılmıştı.
You've got a fish, a big one!
Bir balık yakaladın, Kocaman.
I collect big game fish for various marine institutions.
Çeşitli deniz enstitülerinden büyük oyun balıkları biriktiririm.
A big silver fish and a black-winged angel met... and I went to sea for pearls.
Büyük bir gümüşbalığı ve siyah kanatlı bir melek... ve ben inciler için denize gittim.
Or a healthy fish with a big backbone
Veya büyük eski bir kemikle sağlıklı bir balık...
They caught a fish-man, a big one!
Bir balık-insan yakalamışlar. Hem de kocaman!
You still got a hell of a fish out there with a mouth about this big.
Orada hala kocaman bir balık var, ağzı şu büyüklükte olan bir balık.
fish 648
fisher 292
fishing 202
fisherman 25
fishy 73
fishlegs 247
fish and chips 19
fishermen 17
big family 19
big fan 130
fisher 292
fishing 202
fisherman 25
fishy 73
fishlegs 247
fish and chips 19
fishermen 17
big family 19
big fan 130