Bikes traducir turco
1,154 traducción paralela
Ok I'll tell you, 2 police on bikes on the street.
Kavşağın ortasında 2 tane Polis vardı.Hızla gaza bastım. Işık yeşildi..
I would have taught you to steal bikes and you wouldn't have turned out so bad!
Öyle olsaydı sana kız tavlamayı öğretirdim.
Used to steal bikes.
Eskiden bisiklet çalardım.
We could ride our bikes.
Bisikletle gidebiliyorduk.
All right already. But do you love the Leader... more than having your very own brand-new hover bikes?
Peki liderinizi uçan bisikletlere sahip olmaktan daha mı çok seviyorsunuz?
- [Together] Hover bikes!
- Uçan bisikletleri!
There's no such thing as hover bikes.
Uçan bisiklet diye bir şey yoktur.
- Well, can we at least keep the bikes? - Oh, no. No, no.
- En azından bisikletler kalamaz mı?
People who live in walking distance don't ride bikes.
Okula yakin oturanlar bisikletle gitmez.
Let's drop the beards, the bikes, the fake boobies.
Sakalları, bisikletleri ve sahte memeleri bırakalım.
Your mama's gettin'tired of buyin'you bikes.
Annen sana bisiklet almaktan yoruldu yani.
Yikes. Bikes!
Kepek, köpek.
I saw her get on one of the bikes. I mean she should be here. Idiot!
- Bisikletlerden birine bindiği gördüm.
These fraudulent, two day a week motherfuckers who have their bikes trucked into Sturgis, South Dakota for the big rally and then ride around like they just come in off the road.
Bu sahtekar haftada iki günlük orospu çocukları motosikletlerini kamyonla Sturgis, Güney Dakota'daki büyük ralli için getirtirler ve etrafta sanki yoldan yeni gelmiş gibi tur atarlar.
Cars, bikes, boards. You name it.
Arabalar, motorlar, boardlar.
I overheard on account of they had to shout over the bikes.
Biraz sesli konuşuyorlardı, ben de kulak misafiri oldum.
Imagine the air in this city if people rode their bikes everywhere.
İnsanlar her yere bisikletleriyle gitse şehrin havası ne temiz olur.
- Good. Saddle up the bikes.
- Güzel, bisikletleri hazırla.
Daisy, this is Tyres, he bikes my drawings round for me.
Daisy, bu Tyres, çizimlerimi gerekli yerlere ulaştırıyor.
I got it at Rudy's down on Addison, he specializes in restoring the vintage bikes.
Rudy'nin yerinden aldım. Eski bisikletleri restore ediyorlar.
Sit near the bikes. Michael, come on.
Sen motorun yanında bekle Michael, hadi.
When other boys were outside riding their bikes and playing ball,
Diğer çocuklar dışarıda bisiklet sürerken, top oynarken.
Off with the skates, and on to the bikes!
Kaykaylardan inip bisikletlere biniyorlar.
I have new bikes too.
Yeni bisikletlerim de var.
What do you do, besides fixing girls'bikes?
Söylesene, normal zamanlarda ne yaparsın? Yani demek istediğim, bisiklet onarmaktan başka.
Like a small place outside the city where our kids could learn to ride their bikes.
Şehrin dışında ufak bir yer böylece çocuklarımız bisiklete binmeyi öğrenebilir.
Bunch of private school punks on their mountain bikes trying to be gangsters who get their kicks lifting purses, or surrounding some pretty thing and scaring the hell out of her.
Dağ bisikletleri olan bir grup özel okullu serseri, gangster olmaya kalkıyor. Çanta çalarak ya da kızların etrafını sarıp onları korkutarak eğleniyorlar.
- You really know your bikes.
Gerçekten bisikletten anlıyorsunuz.
I'll get the bikes.
Bisikletleri getiriyorum.
Have you ever ridden on the handlebars on one of your friends'bikes?
Hiç bir arkadaşının bisikletinin önüne oturdun mu?
Cars, bikes, I'm thinking maybe even trucks.
Otomobiller, motosikletler, hatta kamyonlar düşünüyorum.
- It's like a bikers'club, if you want, only they don't got any bikes.
Bence açıklama yapmak için fazla geç kalmadım... İstersen buna bir motosiklet kulübü de diyebilirsin.
On your bikes!
Bisikletine bin!
All kids want bikes.
Bütün çocuklar bisiklet ister.
So you have a fly on the tire of bicycle "B"... and the fly, who can travel at 20 miles an hour... leaves the tire of "B" and flies to the tire of bicycle "A"... and backwards and forwards until the two bikes collide... and the poor little fly is squashed.
"B" bisikletinin tekerleğine konmuş bir sinek var. Saatte 30 kilometre hızla uçabilen sinek... "B" bisikletinden kalkıp "A" bisikletinin tekerleğine konuyor.
These bikes that we gave you are your livelihood.
Size verdiğimiz bu bisikletler artık sizin ekmek tekneniz.
These are upscale mountain bikes.
Bunlar lüks dağ bisikletleridir.
We are providing you with such good bikes for our company's image, but also to make you more efficient so we can be competitive.
Sizlere, şirketimizin itibarı için böylesine güzel bisikletler sağlıyoruz. Ama aynı zamanda bu, bizleri daha etkin bir hale sokacak. Bu sayede de daha rekabetçi bir kimliğe bürüneceğiz.
But let me make one thing clear :. these bikes are not gifts.
Ama şu konuyu açıkça belirteyim ki bu bisikletler hediye değil.
You got the guts to steal one of our bikes? Some nerve.
Bisikletlerimize göz dikecek kadar cesur biri misin?
Even if we were wrong, you can't go stealing bikes.
Biz hatalı olsak dahi, başkasının bisikletini çalamazsın.
So if you go out everyday and leave your mark on some bikes you'll never need to work.
Bunu da al o zaman! Her gün çık dışarı gözüne kestirdiğin bisikletlere işaret koy sonra da yan gel yat.
All protesters charged today can collect their bikes...
Bugün salıverilen tüm göstericiler, bisikletlerini alabilirler...
Demons on bikes.
Motorsikletli iblisler.
We work on our bikes together. He's got the good tools.
Birlikte bisiklet üzerinde çalışıyoruz.
If I'm late, all the good bikes will be taken.
Geç kalırsam bütün iyi bisikletler kapılır.
You spin on bikes?
Bisiklette mi pedal çeviriyorsunuz? - Evet.
Once the source of all life, now it's full of old bikes.
Bir zamanlar hayat kaynağıyken, şimdi bisiklet mezarlığı.
500 men and women, some as old as seventy or seventy-five, put the cargo on their bikes, each one balances up to a six hundred pound load across the frame, they wheel it across a jerry-rigged bridge to another train
TREN YERİNE BİSİKLETE YÜKLÜYORLAR 500 ADAM VE KADIN KARGOYU BİSİKLETLERLE ALIYORLAR
Nobody buy you those new bikes, too?
Bize anlatsanız iyi olacak. Sizi tanımıyoruz bile.
You're not covered on company bikes.
- Hayır. Sorma bile.