Blow job traducir turco
773 traducción paralela
Flat bacon, hot coffee, an afternoon blow job three or four times a week.
Düz pastırma, sıcak kahve, haftada 3 yada 4 kere sakso.
It's only a blow job in his office.
Sadece ofisinde bir oral seks.
Best blow job in Paris.
Paris'in en iyi oral seksi.
And shout, "On your feet, shitface, we're off to the park for a blow job."
"Ayaklan bok surat, parka saksafon çektirmeye gidiyoruz."
A blow job I mean.
Yani sakso işi!
Its no blow job.
Saksafon çalar gibi silme.
You get a blow job easier than you get that.
Saksafonunu bile bundan daha kolay çaldırırsın.
Just give me a blow job.
Ağzınla yap, tamamdır. Haydi.
Hello, a pack of Marlboro's for a blow job.
Selam, bir sakso karşılığında bir Marlboro.
- I said "blow job".
- "Sakso" dedim.
Blow job!
Saksafon!
" My friend Patti promised me a blow job.
" Arkadaşım Patti bana saksofon çalmayı öğretecek.
A light-blue hanky in your left back pocket means you want a blow job right pocket means you give one.
Sol arka cebindeki açık mavi mendil ağzına vermek istediğini belirtir sağ cebindekiyse ağzına almak istediğini gösterir.
People come in and they'd like a blow job without a rubber. Naturally I have to do it not that I "have to", but the money!
Preservatifsiz daha fazla kazandırıyor doğal olarak, anladınız, değil mi?
Yeah, and then he wanted me to give him a blow job without a rubber...
Sonra oral yapmamı istedi, prezervatifsiz...
- You've never given a blow job?
- Hiç kimseye sakso çekmedin mi?
Uhm, have you come to arrange a holiday or would you like a blow job?
Tatil satın almaya mı geldiniz, yoksa oral mı istersiniz?
You give me blow job, I give it to you in the ass.
Sen de beni yalarsın, ters yaparız.
- You still owe me a blow job.
- Bana hala oral seks borçlusun.
Seems like only yesterday I showed ya how to give a blow job.
Sana saksofon çalmasını öğrettiğim günü dün gibi hatırlıyorum.
"Bye bye Elaina, drive carefully and give Jake a big blow job for me."
Görüşürüz Elaina, dikkatli sür bir de benim için Jake'inkini bir güzel ağzına al.
You went down to the garage for a blow job without paying for it.
Oral seks yaptırmak için otoparka gittin ama parasını ödemek istemedin.
Never with you, blow job queen of New York.
Sana asla pezevenklik yapmam, sayın New York oral seks kraliçesi.
No, a blow job.
- Yok, oral seks.
You know, you're in more dire need of a blow job than any white man in history.
Tarihte senin kadar tatminsiz başka bir adam yoktur.
"More dire need of a blow job than any white man in history."
Tarihte senin kadar tatminsiz başka bir adam yoktur.
Is this the first time the taxpayers pay for a blow job?
Vergi mükellefleri ilk defa birine karı ısmarlıyorlar, değil mi?
Why don't you dream about your next blow job, huh?
Neden bir sonraki saksoyu düşünmüyorsun, ha?
I'll give you a blow job?
Kamışını yalayayım mı?
Vin, this guy ain't gonna wait no minute for his blow job.
Bu adam sakso için bir saniye daha beklemez.
Hey, which one of you cute little cupcakes wants to come home and cook me a nice meal and give me a blow job?
"Hey, siz küçük şirinliklerden hanginiz evime gelip, bana güzel bir yemek pişirmek ve saksafon çalmak ister?" demek.
Blow job.
Saksafon.
- Is that a great blow job or what?
Bu çok sıkı bir teklif değil mi?
- A blow job in a Thunderbird.
- Bir Thunderbird'de oral seks.
Blow job, americano señor?
Saksafon ister misin bayım?
- Does that include a blow job?
- Tuhaf şeyler de isteyecek misin?
Everyone knows Bologna means blow job.
Herkes bilir, Bologna dersen iyi sakso çektiğin anlaşılır.
She was caught giving this doctor a blow job in the OR.
Ameliyathanede doktorun birine saksofon çekerken yakalanmış.
I think they went to get a blow job.
Bence onlar birbirlerini becermeye gittiler.
Hey, we blow this job, we won't have a pot.
Hey, bu işi de berbat edersek, beş parasız kalırız.
Perdito, it's a job for you. Blow up the Guadalupe bridge.
Perdito, bu görev senin, Guadalupe köprüsünü havaya uçurun.
Blow-job.
- Sakso.
lick, blow job, fuck... Yes, I read that.
Okudum.
If he should blow it, the job is yours.
Eğer başaramazsa onun yeri senindir.
You just open you mouth for a blow-job.
Ağzınızı ancak'emmek'için açarsınız.
Blow a gasket, lose your job.
Ama, ama, ama... Boncuklar, lütfen.
I give a good blow job, I guess.
Galiba yatakta iyiyim.
Blow a gasket, lose your job.
Ufak bir hata, ve işinden olursun.
If I come home, I blow my job.
Eğer gelirsem, işimden olurum.
Say hello to those blow-job hacks.
Oradaki ibne gardiyanlara benden selam söyle.
Who are you, blow-job lips?
Sen kimsin, sakso liberali mi?
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
blow me 72
blow your nose 21
blow it up 56
blow out the candles 34
blow it 54
blow it out 26
jobe 86
job well done 45
job done 60
blow me 72
blow your nose 21
blow it up 56
blow out the candles 34
blow it 54
blow it out 26