Book him traducir turco
1,030 traducción paralela
Book him, and hold the suit. Look, all I need's a half hour.
Kaydını yap ve içeri at.
Okay. Book him.
Tamam.Kaydet onu.
Came in one day wanting to know if I could book him.
Bir gün gelip onu işe almamı istedi.
Did you book him?
Onu işe aldınız mı peki? Almadım.
We're going to have to book him.
- Onu tutuklamak zorundayız.
Book him.
Kayda geçirin.
Take him in. Book him.
Götürün onu ve atın içeriye.
- Book him!
- Tutuklayın!
Book him!
Tutuklayın!
I found him, too. Phone book.
Bu civardan olmadığınızı tahmin ediyorum.
You know, Henry will be frightfully pleased if you put him in a book.
Bir kitabınızın kahramanı olursa Henry çok sevinir.
I could write a book about him.
Onun hakkında bir kitap bile yazabilirim.
Well, now I got the book to punch him in the nose.
Ona yumruğu geçirecek kitabım var şimdi.
I just wanna borrow a book from him and discuss a chemistry problem.
Sadece ondan bir kitap ödünç almak ve bir kimya problemini tartışmak istiyorum.
I left the book in full sight for him.
Kitabı onun göreceği şekilde bıraktım.
I know him like a book.
Seni avucumun içi gibi biliyorum.
There's even been a book written about him by Kalib Bane.
Bay Blaisdell, adam öldürmenin kitabını yazmıştır diyebiliriz.
I taught him the book code, sir.
- Kitapla kodlama yapmayı öğrettim efendim.
Unfortunately, we had to take away from him a small book that he found.
Ne yazık ki, bulduğu bir kitabı elinden almak zorunda kaldım.
- We'd better give him back his book.
- Ona kitabına geri versek iyi olur.
For him, taiga was like an opened book.
Onun için Taiga okunmaya açık bir kitap gibiydi.
He / it stands under him / it in the telephone book Names of the Mr. Priest sister.
Telefon defterinde papaz ve kız kardeşi adına.
And I will hit him, I promise you, with everything in my well-documented book.
Ve onu deviririm, sana söz veriyorum Elimdeki belge dolu dosyayla.
He was kneeling all the time on the bed... studying the book you let him borrow.
bütün gün diz çöküp sizin verdiğiniz kitabı okudu.. Oda karanlıktı.
I sent him over... to return a book.
Bir kitabı iade etmesi için göndermiştim.
At an embankment book stand, Franz bought the novel which reminded him ofher.
Franz yoldaki bir kitapçıdan ona diğerlerini hatırlatan bir roman aldı.
Would you look at him... sitting there with his hooter scraping away at that book.
Şuna bak.. ... düdüğüyle oturmuş kitap okuyor.
Start radar and sonar search to maximum range and somebody take Queffle's comic book away from him.
Radar ve sonar taramasını maksimum seviyeye çıkarın ve birisi Queffle'ın elinden o çizgi romanı alsın.
- He goes by the book, and you can't rewrite it for him.
• O, kitaplara göre gidiyor, onun kitabını yeniden yazacak değilsin. • Hayır..
Throw every charge in the book at him, Staff.
Kitaptaki her şeyle suçla onu, Çavuş. Emredersiniz.
You're not going to let him take that book?
-... izin mi vereceksin?
Kick him now! - Will you give me that book?
- Şu kitabı verecek misiniz?
I will hide a book in every fireman's house and then denounce him.
Her itfaiyecinin evine bir kitap saklayacağım ve sonra da ihbar edeceğim.
He didn't tell how he tried to publish a book and Daddy wouldn't let him?
Bir kitap yayımlamaya kalktığını ve babamın izin vermediğini anlatmadı mı?
I devoted a chapter to him in my book.
Ona kitabımda bir bölüm ayırdım.
After his return, he had engraved in copper, as a new clavier practice, an aria with 30 variations, composed by him on a saraband from my clavier book.
Dönüşünün ardından, klavye kitabımdan bir saraband üzerine bestelediği 30 varyasyonlu bir aryadan oluşan yeni klavye pratik kitabını yazdı.
It was the book he always carried with him, and those are his clothes.
Amerikanlar gibi giyinmemizi onaylamazdı. Biz...
But I had seen Him in the book.
Oysa sadece kitaptaki bir resimdi.
That book meant a lot to him.
Kitap onun için çok önemliydi.
And opposite him, we have Dr. Tom Jack humanist, broadcaster, lecturer, and author of the book, Hello Sailor.
Onun karşısında Dr. Tom Jack var. Hümanist, yayımcı, öğretim üyesi ve Merhaba Denizci kitabının yazarı.
I've never known him to do anything strange, like the way he took that book and ran.
Kitabı alıp kaçacakmış gibi ilginç bir şey yapacağını hiç düşünmezdim.
You showed him my book?
Bir aktör olman gerekmiyor.
All right, let's pick him up... and throw the book at him.
Pekala onu tutuklayıp en ağır şekilde cezalandıralım.
I wish you'd known him before he started reading that blasted book about Napoleon and sticking his hand in his coat.
Keşke elini paltosuna sokmuş Napoleon'la ilgili o lanet kitabı okumaya girişmeden önce onunla tanışsaydınız.
Let him write his own book.
Bırak, kendi kitabını yazsın o zaman.
Following Paragraph 17 of the book of laws, we'll have to whip it. - Leave him alone
Anayasanın 17. paragrafına göre, onu kırbaçlayacağız.
a book about a faker... was himself a faker and the author of a fake to end all fakes - and that he must have been cooking it up when we were filming him.
Sahtekarlık hakkında... ve bütün sahtekarlıkları bitirmeyi planlayan kitabın yazarı da tam bir sahtekar! Biz onun filmini yaparken o da kitabının çalışmalarını yapıyor olsa gerek.
Irving's book about Elmyr... is the story of a man of talent taking the mickey out of those who had rejected him... translating disappointments into a gigantic joke.
Irving'in Elmyr'ı anlattığı kitabı... resimleri, onu reddedenlerin ellerinden alıp hayal kırıklığını koca bir şakaya çevirme yeteneğine sahip... bir adamın hikayesini anlatıyordu.
After the book was published I got a letter from a man... who had known him in a concentration camp in Hungary.
Kitap yayınlandıktan bir süre sonra Elmyr'i macaristandaki... toplama kampından tanıdığını iddia eden bir mektup aldım.
Will there ever be another book about him?
Onun hakkında da bir kitap yazılcak mı acaba?
His new book belongs to me, and I've got him under contract.
Onun yeni kitabı bana ait, ve benimle sözleşmesi var.