Bosa traducir turco
10,238 traducción paralela
We're wasting our time here!
Vaktimizi boşa harcıyoruz.
But hey, two years of high school Spanish did not go to waste.
Ama lisede 2 sene aldığım İspanyolca dersi boşa gitmemiş.
I'm sure they're wasted seeds.
Boşa giden tohumlar olduğuna eminim.
A waste of your valuable time, sir.
Değerli vaktinizi boşa harcamak olur efendim.
I think this was a dry run. How do you mean?
Bence boşa uğraşıyoruz.
All these receipts and ticket stubs are apparently a dead end.
Tüm bu fatura ve biletler boşa çıktı.
You can't waste the Bureau's resources.
Büro'nun kaynaklarını boşa harcayamazsınız.
And she's wasting it, anyway.
- Zamanımız yok. Her türlü boşa harcıyor.
Let's make them count.
Boşa çıkarmayalım.
Soft-target searches turned up empty so far.
Yumuşak hedef aramaları şu ana dek boşa çıktı.
They should call these "pending impossible."
"Boşa bekleyenler" olarak adlandırmalılar.
Do we keep donating each just as he is in a problem.
Bu şekilde paraları boşa harcamaya devam mı edelim? Bu onun problemi bizim değil.
Am I a waste if I don't have a family?
Ailem yoksa kendimi boşa mı harcıyorum yani?
Your investment on this village go waste.
Bu köye yatırım yaparak boşa harcıyorsun.
I have believed in you, Chloe, to the tune of tens of thousands of dollars, all of which you wasted.
Sana inanmıştım Chloe, onbinlerce dolar ayarladım sana hepsini boşa harcadın.
I am not a man of idle threats.
Boşa tehdit savuran biri değilimdir.
Maybe the dwarf will find something so today won't have been pointless.
Belki cüce bir şeyler bulur. Böylece bugünü boşa harcamamış oluruz.
Too bad it was all for nothing.
Hepsinin boşa gitmesi yazık oldu.
Don't waste my time.
Zamanımı boşa harcamayın.
Look, I won't waste your time.
Bak, zamanını boşa harcamayacağım.
We waste time.
Zamanımızı boşa harcıyoruz.
We don't have a second to spare.
Boşa harcayacak saniyemiz bile yok.
I'm not the one running out of time, Danny.
Zamanımı boşa harcayan biri değilimdir, Danny.
[Bangs gavel] Bailiff, bring in the jury so that I can thank them for their wasted time, and explain why they're being released.
Mübaşir, jüri heyetini getirin de boşa harcanmış vakitleri için onlara teşekkür edebileyim ve niye salındıklarını açıklayayım.
Because the fact that my life was spared has to mean something.
Çünkü hayatımın boşa gitmesinin bir anlamı olmalı.
We're wasting daylight.
Gün ışığını boşa harcıyoruz.
Don't waste that.
Boşa harcama.
I mean, he's very good, so he's very expensive, And I'd hate to waste his time and my money on, uh...
Kendisi çok iyi ve pahalı olduğundan onun vaktini ve kendi paramı boşa harcamayı hiç sevmiyorum.
Don't waste your breath, Warren.
Nefesini boşa harcama Warren.
- Except that you wasted your time.
- Fakat zamanınızı boşa harcamışsınız.
Because if you think we're gonna settle for $ 100,000, you're wasting our time.
Çünkü 100,000 dolara anlaşacağımızı düşünüyorsanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
Bit of a wasted trip, really.
Biraz boşa olmuş aslında.
And you threw it... away.
- Sen ise boşa harcadın.
I didn't throw it away.
- Boşa harcamadım.
You got it. I won't let you down.
Anlaşıldı, güvenini boşa çıkarmayacağım.
I may be a professional racehorse, but I'm tired of running in circles.
Profesyonel bir yarış atı olabilirim ama boşa koşmaktan yoruldum.
- I'm tired of running in circles.
Boşa koşmaktan yoruldum.
I'm tired of running in circles.
Boşa koşmaktan yoruldum.
I'm tired of running in circles. I'm tired of running in circles.
Boşa koşmaktan yoruldum.
I'm tired of running in circles. I'm tired of running in circles. I'm tired of running in circles.
Boşa koşmaktan yoruldum.
- I won't let you down, sir.
- Güveninizi boşa çıkarmayacağım efendim.
And until you figure that out, You might as well get the hell out Because you're wasting both our time.
Bunu anlayana kadar defolup gidersen iyi olur çünkü ikimizin de vaktini boşa harcıyorsun.
And I will respect their trust whatever happens to me.
Başıma ne gelirse gelsin bana olan güvenlerini boşa çıkarmayacağım.
Pilaf-sama, it's no use.
boşa çabalıyoruz.
Yeah, and the site requires the precinct captain to gain access, and that's not happening.
Bildiğin parayı boşa atmak gibi. Bu yere girebilmek adına emniyet karakolunun baş komiserinin izni lazım... -... ve öyle bir şey olmayacak.
What is not acceptable is to waste said lives.
Kabul edilemez olan bahsedilen hayatların boşa harcanması.
Spent or wasted?
Harcanan veya boşa harcanan?
But, sir, they were wasted, not spent.
Ama efendim onlar boşa harcandı, feda edilmedi.
Don't waste the ammunition, mate.
Mermini boşa harcama dostum.
Waste of taxpayer money, and I am one of your last taxpayers.
Vergi mükelleflerinin parasını boşa harcama ben de son kalan vergi mükelleflerinden biriyim.
♪ We're borderline wasting time ♪
# Sınırdayız, boşa zaman harcıyoruz #