Bourgeois traducir turco
608 traducción paralela
"It is always somebody different - - one time a young gentleman, at another a respectable petit bourgeois, today a blond American, tomorrow a black - haired Russian- -"
"Her seferinde farklı birisi... bir seferinde genç bir beyefendi, " bir diğerinde saygıdeğer bir küçük burjuva,
- I wonder, can we kill bourgeois and officers on a street if we meet them?
- Merak ediyorum, biz burjuva öldürebilir, memurlarına kıyabilir miyiz?
Row, you blasted bourgeois.
Asıl kürekleri seni lanet burjuva.
Sometimes he has got the most bourgeois ideas.
Bazen çok burrjuvai fikirlere kapılıyor.
Besides, the idea of a peasant dining at their bourgeois table... exasperated them both.
Ayrıca, burjuva masalarında bir köylünün yemek yemesi olayı da ikisini birden çileden çıkartmıştı.
After all, I'm just a poor bourgeois.
Ne de olsa zavallı bir burjuvayım.
And that's more than you with your Gestapo and your storm troopers and your Aryan bourgeois. Aw, nuts.
Ve bu senden de sizin teşkilatınızdan da saldırılarınızdan da burjuvalarınızdan da daha değerlidir.
a low, vulgar, bourgeois!
Alçak, zalim bir burjuva!
A bourgeois.
Hayır. Bir burjuva.
- I'm a real bourgeois.
- Burjuva oldum çıktım.
The only way, for the bourgeois.
Burjuva için tek yol bu.
It's his bad upbringing. His folks were bourgeois.
Yetiştirilme tarzından kaynaklanıyor, ailesi burjuvadan geliyormuş.
Brignon was a bourgeois, very shy.
Brignon bir burjuvaydı, çok da utangaçtı.
Gérard will have his uncle's money and head a nice bourgeois family
Gérard'ın amcası öldüğünde, büyük bir mirasa kavuşacak. Güzel, küçük bir aile ortamı yaratacaklar.
Are you familiar with Bertrand's essay? It's particularly relevant for women protesting bourgeois decadence.
Demokraside kadınların da sorumluluğu olduğunu kabul edersiniz herhalde.
She's not bourgeois at all.
Hiç de burjuvazi değildir.
The bourgeois will be thrilled to mix with our girls without fear of disease or getting knifed.
Burjuvalar bizim kızlarımızla kaynaşacaklar, hastalık kapma ya da bıçaklanma korkusu olmadan.
With a human being that abandons us? She seems a disqualified bourgeois wife.
İz bırakmadan kaybolacak kadar düşüncesiz bir yaratık adî bir kadın gibi öfkeden gözü dönmüş...
Bourgeois boredom.
Burjuvaların can sıkıntısı.
You bourgeois are too idealistic!
! Bu burjuvalar, bir fikre körü körüne bağlanıyorlar.
"Stab the coward bourgeois"
"Hançerleyin korkak burjuvaları."
A bourgeois drawing room.
Bir burjuva oturma odası.
Marry a "bourgeois." That's what I wanted to say.
Bir "burjuva" ile evlenmen demek istedim.
Now you have spoken like a good bourgeois, but not like an Emperor.
Şimdi iyi bir burjuva gibi konuştun ama bir İmparator gibi değil!
For example, look at the bourgeois women.
Örneğin, burjuva kadınlarına bak.
Come now, Mr. Mayor, this woman has insulted you, and a moment ago she insulted a bourgeois.
Olur mu, Reis Bey? Bu kadın size hakaret etti. Az önce de bir beyefendiye!
Regarding the bourgeois, I investigated.
Beyefendi konusunu inceledim.
I don't need your kindness- - the kindness that makes you side with the prostitute against the bourgeois, with the policeman against the mayor.
Şefkatinizi istemiyorum... Burjuvaya karşı fahişenin tarafını tutan şefkatiniz... Polis ise Reisine karşıydı.
We don't have a lot of bourgeois in our region.
Buralara fazla burjuva gelmez.
I resent that bourgeois classification.
Bu burjuvai sınıflamaya oldukça içerledim.
A bourgeois trick.
Burjuvai bir numara.
Don't be so bourgeois!
Burjuva gibi davranmayı bırak!
- It was ambition. - The petty bourgeois mind.
Küçük burjuva aklı işte, Dönüşte güvenlikçi olursun.
"I object that you are such a bourgeois."
"Ben asıl burjuva olmanıza itiraz ediyorum."
He said I shouldn't be arrested, I should be pitied cos I was a typical bourgeois parasite and the rotten fruit of a corrupt civilisation.
Polise tutuklanmam değil acınmam gerektiğini söyledi. Çünkü ben tipik bir burjuva parazitmişim. Ve çökmüş bir uygarlığın çürümüş bir meyvesiymişim.
It's a symbol of bourgeois insecurity.
Bu burjuva kokuşmuşluğunun ve güvensizliğinin bir sembolü.
There he is, Monsieur le petit bourgeois noir, himself.
İşte burada, Monsieur le petit bourgeois noir.
I wouldn't marry that narrow-minded, little bourgeois if he was Adam and I was Eve.
O Adem ben Havva olsam, yine de o dar kafalı, küçük burjuva ile evlenmem.
You're an intellectual, a bourgeois like me, therefore we will come to an agreement.
Sen bir entellektüelsin, benim gibi bir burjuva, bu sebepten uzlaşabiliriz.
How sad having to play the bourgeois wife who doesn't understand.
Anlamazlıktan gelen bir orta sınıf kadınını oynamak ne zormuş.
"Bourgeois capitalism..."
" Burjuva kapitalizmi...
You're so bourgeois.
Çok burjuvasın.
You see me as a resigned bourgeois.
Beni teslim olmuş bir burjuva olarak görüyorsun.
- Spoken like a petit bourgeois.
- Tipik bir küçük burjuva gibi konuşuyorsun.
You're being petit bourgeois again.
Asla... Yine küçük bir burjuva gibi davranıyorsun.
Petit bourgeois, but that was yesterday. I know better now.
Artık daha çok şey biliyorum.
No, believe me. We'll arrive there as bourgeois!
İnan bana orada burjuva gibi yaşayacağız.
And since bourgeois without dough are not believable, I need to pull a last caper.
Parasız burjuva olunmayacağına göre son vurgunumu yapmam lazım.
Ah, sweet queen, touching bourgeois wife, shy even with her inferiority complex and her good manners which prevent her being natural.
ah, şirin Kraliçe, duygulandıran burjuva gelin, çekingen bile aşağılık kompleksiyle ve kibar terbiyeleri kendisini engelliyor, doğal davranamaz.
christianity has been transformed from royal religion to bourgeois religion.
hıristiyanlı dini krali meshebinden burjuva meshebine dönüştürüldüğünü.
the bourgeois brothers don't forgive.
burjuva kardeşler af etmiyor