English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Bribes

Bribes traducir turco

610 traducción paralela
There'll be an item on your bill for bribes I spent... finding out Muriel Ches had another name.
Faturanda, Muriel Chess'in başka bir adı olduğunu öğrenmek için verdiğim rüşvetler ayrı bir kalemde yer alacak.
Don't offer me bribes.
Bana rüşvet teklif etme.
A lawyer, take bribes.
Avukatlar rüşvet alır.
The public's upset by bribes and 40,000 cars and so on, but those are just farts next to this invisible, colossal waste of time.
Rüşvet, 40.000 tane araba... İnsanların canına tak etti. Ama bu görünmez, devasa zaman kaybı düşünülünce onlar devede diken kalıyor.
You have condemned and noted Lucius Pella for taking bribes here of the Sardians.
Sardislilerden rüşvet alıyor diye Lucius Pella'yı lekeleyip vurdun yere.
What, shall one of us that struck the foremost man of all this world but for supporting robbers, shall we now contaminate our fingers with base bribes, and sell the mighty space of our large honors for so much trash
Ne demek? Dünyanın en büyük adamını hırsızları korumak için mi vurduk? Aşağılık rüşvetlerle mi kirlenecek ellerimiz?
- I don't take bribes.
- Ben rüşvet almam.
A few take bribes...
Bazıları rüşvet alıyor...
If they were bribes, he could claim they were development costs and eventually return to the business.
Eğer rüşvetse, o nerelere verildiğini söyleyebilir. Sonuçta işine geri döndü.
- You mean bribes?
- Rüşvet mi vereceksiniz?
You accused us of soliciting for bribes.
- Çabuk olun hadi. Mahkemede rüşvet istediğimizi söylediniz.
I wouldn't mind a bit. I'd even pay extra to encourage the good work. I don't take bribes.
... elinize sağlık, derdim.
Had the goods on me. Insubordination, accepting bribes and a missing button.
Baş kaldırmak, rüşvet kabul etmek, üniforma düğmesi kaybetmekten.
All his gifts, his so-called generosity, were merely bribes to debauch another innocent.
Tüm o yeteneği, sözde kibarlığı bir başka masum kadının daha ırzına geçmek için araçlar sadece.
And full of bribes he took when he was a magistrate
Hâkimken aldığı rüşvetlerle de doludur mutlaka.
They both take bribes like mad.
İkisi de deli gibi rüşvet yiyor.
I have evidence that Sir Thomas, while he was a judge, accepted bribes.
Sir Thomas'ın hakimlik yaparken rüşvet aldığına dair kanıtım var.
He was the only judge since Cato who didn't accept bribes!
Cato'dan bu yana rüşvet almayan tek hakim o!
But there's no way I'd let an official who takes bribes from gangsters get ahold of a piece of my soul.
Ama, gangsterlerden rüşvet alan birine bunu vermeme vicdanımın sesi izin vermez.
They wont need bribes.
Nan, rüşvete ihtiyaçları olmayacak.
- He takes bribes.
- Adam rüşvet alıyor.
I never take bribes.
Ben asla rüşvet almam.
Accepting bribes
Rüşvet yemekle!
Did you really accept bribes?
Gerçekten rüşvet aldın mı?
Rasputin drinks, takes bribes.
Rasputin rüşvet alan bir ayyaş.
Take no bribes.
Rüşvet alma.
You say you can't swear the oath if you have to betray yourself - that means you abuse your authority and take bribes.
Kendini kandırarak, ant içemeyeceğini söylüyorsun. Bunun anlamı görevini kötüye kullandın ve rüşvet aldın demektir.
You like gifts and bribes.
Hediyelerin ve rüşvetlerin gibi.
You take bribes too.
Rüşvet de aldın.
Our whole marriage has been a series of bribes!
Tüm evliliğimiz bir rüşvet serisi gibi.
Then you let your team-mates down, got caught taking bribes.
Takım arkadaşlarını satmışsın. Rüşvet alırken yakalanmışsın.
The senator sells privilege, the judge takes bribes.
Senatörle imtiyaz satıyor, hakimler rüşvet alıyor.
And, I can tell you, bribes were administered.
Size söyleyeyim, bol bol da rüşvet verildi.
Use bribes instead of bullets.
Mermi yerine rüşveti kullan.
Of taking bribes?
Rüşvet alışların mı masumiyet?
Your surveyors have bean taking bribes from the corn factors.
Sizin tahminci arazi mühendisleriniz mısır tüccarlarından rüşvet alıyor.
Ain't that where somebody bribes the state legislature to take away some poor folks'land?
Yoksulların toprağına el koymak için yetkililere rüşvet verilen uygulama değil mi?
You know, by offering me bribes you are insulting me.
Bana rüşvet teklif ederek hakaret ediyorsunuz.
Jim, I'm sorry about this, but I've heard you're suspected of taking bribes from Gallagher.
Jim, özür dilerim... ama Gallagher'dan rüşvet aldığından şüpheleniyorlarmış.
It says, "strike force investigating a DA suspecting bribes".
Şöyle yazıyor : "Özel birim bir savcı hakkında rüşvet soruşturması başlattı."
To accept bribes... and from whom?
Rüşvet yemek için... peki kimden?
They bribe an assemblyman, he bribes a councilman, the councilman bribes a senator, and the senator...
Onlar kongre adamlarına rüşvet veriyor, O da kurul üyesine rüşvet veriyor, kurul üyesi bir senatöre rüşvet veriyor ve senatör...
- What's so funny is Kaminsky's under indictment for perjury for the bribes he took.
- Komik olan, Kaminsky'nin rüşvet teklif etmekle suçlanması.
The texture of America is destroyed by bribes.
Amerika'nın niteliğini rüşvetler bozdu.
The official in question was accused of taking bribes.
Söz konusu memur, rüşvet aldığı iddiasıyla suçlanmıştı.
One of the bribes was a dozen leases on diamond mines.
Bunlardan biri, kiraya verilen bir düzine elmas madeniyle ilgiliydi.
Listen, do you take bribes?
Rüşvet versem, almaz mısın?
Don't you talk bribes with me, pal.
Bana rüşvet demeye kalkma sakın, ahbap.
He bribes Concepta to poison me.
Concepta'ya beni bununla zehirlemesi için rüşvet veriyor.
I never accept any bribes.
Ben asla rüşvet kabul etmem.
Can you justify taking bribes, for handing your husband's vote to lobbyists?
Kocanızın oyunu lobi yaparak etkilemek için rüşvet aldığınızı doğrulayabilir misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]