Bricks traducir turco
1,248 traducción paralela
I laid bricks, earth bricks or cement bricks.
Tuğla döşüyordum. Toprak veya beton tuğla.
Mr. Hossein won't dirty his hands with shovels and bricks.
Hossein bey kürek ve tuğlayla ellerini kirletmez.
They'd take these bricks and pass them one to the other.
Tuğlaları elden ele taşıyıp götürüyorlardı.
There were these silver packets that looked like bricks.
Tuğlaya benzer gümüş paketler vardı.
Nice pile of bricks you got here.
Oldukça güzel bir eviniz var. - İçer misin?
They're shitting bricks right now, I promise.
Şimdi korkudan altlarına ediyorlardır, inan.
I laid these bricks with my own two hands.
Bu tuğlaları ellerimle dizdim.
- Bricks Marlin.
Bricks Marlin.
- Bricks Marlin. - I wanna hear your story.
- "Bricks Marlin." - "Hikayeni ayrıntısıyla kadar duymak istiyorum."
Check the bricks on the floor
tugla zeminini kontrol edelim
There are so many bricks on the floor when can we stop?
zeminde birkaç tane tugla var ne zaman durabiliriz?
Just- - Good luck with your bricks.
İyiyim. Sadece- - Tuğlalarla iyi şanslar size.
We're shitting bloody bricks.
Korkudan alltımıza ediyoruz.
A man's life is not the bricks.
İnsan hayatı tuğladan ibaret değildir.
Or bricks?
Ya da tuğla?
Bricks!
Tuğla!
Then it hit me on the way over here, you know, like a ton of bricks.
Üzerime duvar çökmüş gibi hissettim şu anda.
My bum hit the bricks.
Kıçım tuğlalara.
He's been throwing up bricks all night.
Bütün akşam bir halt edemedi.
All right, let's hit the bricks, huh?
Gidebilirsiniz.
Last time we met, you threw bricks at me.
En son karşılaşmamızda bana tuğla fırlattın.
You can acquire a house, but you can't acquire a home, because a home is not built of bricks and mortar... but love and memories.
Bir ev satın alabilirsiniz. Ancak bir yuva satın alamazsınız. Çünkü bir yuva tuğla ve harç ile değil sevgi ve hatıralarla inşa edilir.
You know, I'll tell you, boy guilt it's Like a bag of fucking bricks.
Biliyorsun evlat suçluluk sırtında taşıdığın bir çuval tuğla gibidir.
Who are you carrying all those bricks for?
O tuğlaları kim için taşıyorsun?
I take the bricks out of the briefcase.
Çantandaki tuğlaları alıyorum.
Attach some bricks to the feet.
Beslemek için tuğla falan getirin.
Trickle down between the bricks and concrete. You can percolate everywhere.
Tuğla ve betonların arasına yayılıyorsun.
Let Mona play with her bricks.
Mona'nın harfleri kullanmasını sağla.
I couldn't even carry two bricks on my back.
- Taşımam için 2 tane kerpiç koyuyorlar sırtıma...
He went down like a sack of bricks.
Tuğla yığını gibi devrildi.
But let's see them get by these bricks.
Bir de beni tuğlamla birlikte görsünler.
Where'd you get the bricks?
Tuğlayı nereden buldun?
The Spanish monks keep sending bricks of it.
İspanyol keşişler gönderiyorlar.
- ~ Now, the bricks lay on Grand Street ~ - Jesus.
Tanrım.
"Chief's shitting bricks!"
"Şef köpürüyor!" denebilir.
The CIA didn't know the Berlin Wall was coming down until bricks started hitting them in the head.
ClA Berlin duvarının yıkılacağını da bilemedi. ... duvarın taşları kafalarına düşmeye başlayana dek.
Adding more bricks to the wall between us.
İkimizin arasına daha büyük bir duvar örüyordum.
Garbage, bottles, bricks.
Çöp, şişe, kiremit.
"People who live in glass houses shouldn't throw bricks."
Bunu duymuş muydun? Evet, duymuştum.
"People in glass houses shouldn't throw bricks."
Kimse hiç bir zaman taş atmamalı.
Well, people shouldn't throw bricks.
Kapalı bir alan olsa bile, ki genelde öyledir.
But I think I've got it, sneaky. If you live in a glass house there are no bricks to throw.
Eğer camdan bir evde yaşıyorsan atacak taş yoktur zaten.
That may be fine for Will Self or one of those fellas but I prefer the more traditional aspect of not putting bricks in the...
Bu fikir Will Self veya onun gibiler için iyi olabilir. Ama ben biraz daha geleneksel yaklaşıp salonun ortasına tuğla koymamayı tercih ediyorum.
But imagine a lot more lights and fewer bricks and flowers and candles.
Daha fazla aydınlatma, daha az tuğla, çiçekler ve mumlarla hayal et.
All right, let's hit the bricks.
Haydi yola koyulalım.
Gold bricks.
Altın külçeleri.
My guess is, he`s divided these bricks into several different stashes.
Bana göre külçeleri farklı yerlere saklamış olmalı.
Tomorrow morning at six a.m. He'll be receiving two bricks of heroin from a Colombian.
Yarın sabah saat tam sekizde iki konuğu olacak.
Bricks.
- Hayır tuğla.
He goes to the chimney and looks down the bricks... but that way in, is strictly for hicks. "
İşe yarıyor. Gitti. Onu engelleyebiliyorum.
The children are probably the ones throwing the bricks.
Ve eğer babalar etrafta değillerse anneler onları nasıl durdursun ki?