Briefing traducir turco
1,502 traducción paralela
I guess I can hold off briefing him for a little while.
Brifingi bir süre erteleyebilirim sanırım.
How's briefing the secretary of the navy, McGee?
Deniz kuvvetleri komutanına brifing vermek nasıl McGee?
Right, briefing.
Pekala, bilgilendirme.
He's finishing up a briefing with SG-12.
SG-12 ile toplantısı şimdi bitiyor.
Nerus, if you'd follow me to our Briefing Room. We have much to discuss.
Nerus, toplantı odasına doğru gitsek, konuşacak çok şeyimiz var.
Hammond called a briefing.
Hammond brifinge çağırıyor.
Teal'c, please escort our guest to the briefing room.
Teal'c, lütfen konuğumuza brifing odasına kadar eşlik et.
Listen, I just had a briefing with Landry about your stuff.
Dinle, az önce Landry ile brifingdeydim, şu şeyinizle ilgili.
You snapped at Dr. Weir this morning in the briefing room for no good reason.
Bu sabah brifing odasında ortada bir sebep yokken Doktor Weir'a bağırdın.
Fine, you're in charge, but I should be at that briefing.
Peki, işin başındasınız, ama o brifingde benim de olmam gerekiyor.
I thought that Graham Dixon was doing a briefing but it was Graham Hughes.
Graham Dixon brifing veriyor sanmıştım, meğerse Graham Hughes'müş.
You can say you're jumping before you're pushed although we're gonna be briefing that you were pushed, sorry.
Böylece baskı altında kalmadan istifa ettiğini söyleyebileceksin. Fakat baskı yaptığımızı basına duyuracağız. Üzgünüm.
He ´ s in his press briefing.
Basın danışmanıyla beraber.
Why don't we save those questions for the post-launch briefing.
Bu tarz soruları neden fırlatma sonrasındaki basın toplantısına saklamıyorsunuz?
- I'll see her after the briefing.
- Bilgilendirmeden sonra onu görürüm.
We've done a briefing book, so read up.
Bir özet dosyası hazırladık, okuyun.
I got some briefing sheets for you, here... just some simple things we want you to say.
Sizinle, söylemenizi istediğimiz şeylerle ilgili ufak bir bilgilendirme toplantısı yapacağız.
Now, bill's been briefing me, of course, but... This guy's your informant, right?
Bill beni bilgilendiriyor, ancak adam senin haber kaynağın, değil mi?
- We need to be in that briefing.
- Toplantıya katılmamız gerekiyor.
You'll let me know when you're ready with a detailed briefing?
Hazır olduğunda ayrıntılı brifing verirsin.
Attention, please, all civilian evacuees... please assemble in the lobby for a security briefing.
Lütfen dikkat, elçiliğe gelen bütün siviller... güvenlik brifingi için lütfen bekleme salonunda toplanın.
Back to the regular briefing.
Brifinglere devam edeceğiz.
You take the intelligence reports and summit briefing and then we'll switch.
İstihbarat raporlarını ve brifingi sen al, sonra değişiriz.
I'll address your issues after the briefing.
Brifingden sonra senin görevlerini de söyleyeceğim.
Information's that American 11... Maybe we should get in touch with headquarters and start briefing them on this now.
Belki de teşkilatla bağlantı kurup bilgi vermenin zamanı gelmiştir.
See you after the briefing.
Toplantıdan sonra görüşürüz.
My briefing sheet says we have Jack Bauer on the inside.
Brifing kağıdıma göre Jack Bauer içerideymiş.
I'm late for a briefing.
Brifinge geç kaldım.
I'm briefing first responders on multiple attacks. I need to review DOD protocols.
Birden çok saldırı olasılığı konusunda ilk müdahalede bulunacaklara bilgi gönderiyorum bu yüzden, Bakanlık protokollerini gözden geçirmeliyim.
- Put him on speaker. We're in an emergency briefing.
Jack, Bölüm Şefleri ile acil durum toplantısındayız.
DOD concluded a briefing with Russian intelligence.
Savunma Bakanlığı, Rusya İstihbaratıyla sonuca varmış.
CTU Los Angeles is prepping a briefing.
CTU Los Angeles brifing hazırlıyor.
I don't know, sir, but we'll find out during the briefing.
Bilmiyorum, efendim, ama brifing sırasında öğreniriz.
Gather everyone in the briefing room.
Herkesi toplantı odasına topla.
All resurrection strike squadrons, report to mission briefing in ready room four.
Bütün Diriliş saldırı filoları, görev brifingi için dört numaralı odada hazır olun.
You know, coming in late for a briefing'cause you're hung over, that's bad enough, but when you back out on a mission...
Akşamdan kalma olduğun için brifinge geç kalman zaten yeterince kötü ama bir de görevden kaçınca- -
So, Brass gave us a quick briefing.
Bize ayaküstü bir şeyler söylediler.
General Landry to the briefing room. - General Landry, please report to the briefing room.
General Landry, brifing salonundan bekleniyorsunuz.
We're briefing in an hour.
- Bir saat sonra değerlendirme toplantısı var.
They're waiting for you in my briefing room.
Brifing odamda bekliyorlar.
We'd like for you to stay and help with the profile briefing.
Kalıp profil sunumuna yardım etmeni istiyoruz.
You have a 9am with the press office and the president wants you in on his briefing.
9'da basın ofisiyle görüşmeniz var... ve Başkan, sabah yapacağı açıklamaya katılmanızı istiyor.
We're having a pre-match press briefing later.
Karşılaşma öncesi basına brifing vereceğiz.
- It's a briefing. - No one told me.
- Bir çeşit brifing veriliyor.
- Shari, what was that briefing about?
Shari, brifing ne hakkındaydı?
That's what the briefing was about.
Brifingin konusu buydu.
I was just heading to the briefing room.
Tam da brifing odasına gidiyordum.
Sorry to bother you on a wet Sunday, but... apparently the press is starting to grab a hold of this thing, and the deputy mayor was wondering if we could come in and give her a quick briefing on everything we know.
Yağmurlu bir pazar günü rahatsız ettim, kusura bakma. Basın, bu davayı keşfetti. Belediye başkanı yardımcısı konu hakkında kısa bir brifing istiyor.
Well, I've told him we'll be doing a formal briefing at 1100.
Ona saat onbir gibi resmi bir brifing vereceğimizi söylemiştim.
You're gonna ride with me to the security briefing.
Benimle güvenlik toplantısına geliyorsun.
- Was it in your mission briefing?
Görev tanımınızda mı var bu?