Brits traducir turco
396 traducción paralela
We Brits take our friendships very seriously, you know.
Biz İngilizler, arkadaşlıklarımızı çok ciddiye alırız.
No need to remind you how mad for gossip we Brits are.
Biz İngilizlerin dedikoduya ne kadar meraklı olduğumuzu biliyorsun.
- "Me too," as the Brits say.
İngilizlerin dediği gibi, "Me too."
There was no need to run errands for the Brits.
İngilizlerin peşine takılmanın bir anlamı yoktu.
The Brits could've sent the silencers we asked for.
Şu İngilizler istediğimiz susturucuları gönderseydiler ya.
Brits lost seven in the Falklands.
Falklands'de yedi tane düştü.
How about the IRA, "Tortured by the Brits in Belfast"?
IRA olayımı hatırlasana, "Belfast'ta İngiliz İşkencesi" ni?
Jim's parents got picked up with all the other Brits and now Jim's looking for them.
Jim'in ailesi diğer İngilizlerle birlikte toplatıldı ve Jim de şimdi onları arıyor.
Like all Brits, thinks he was born with a better pot to piss in.
Bütün Britanyalılar gibi, işemek için daha iyi bir lazımlığa sahip olduğunu sanıyordu.
The Germans and the Japanese and the Americans and the Brits.
Almanlar, Japonlar, Amerikalılar ve İngilizler.
Let the Brits run with it for a while.
Bir süre için İngilizlere bırakalım.
The Brits... could land any minute.
İngilizler her an inebilir.
Damn you Brits to hell!
İngilizlerin Allah belasını versin!
Like all Brits, thinks he was born with a better piss pot.
Bütün Britanyalılar gibi, işemek için daha iyi bir lazımlığa sahip olduğunu sanıyordu. Ağzını açması için benim eski bir sekreterime rüşvet verdi.
The Brits are tearing apart Belfast for the IRA.
İngilizler Belfast'ın altını üstüne getiriyorlar.
Four Brits travelling with him.
Dört İngiliz onunla beraber seyahat ediyor.
Get out of the fucking way. The Brits is after us!
çekil yolumdan, Ingilizler pesimizde!
The Brits is after us!
Ingilizler pesimizde!
The Brits are after us!
Ingilizler pesimizde!
I was trying to get away from the Brits. 'Cause you were stealing lead again, weren't you?
Ingilizlerden kaçmaya çalisiyordum, çünkü gene kursun levha çaliyordunuz, degil mi?
He explained how the Brits never left anywhere without a fight... how they had to be beaten out of every country they ever occupied... how this prison was just an extension of their system.
ingilizlerin nasil hiçbir yeri savasmadan terk etmediklerini... isgal ettikleri her ülkeden nasil mücadeleyle atildiklarini... ve bu hapishanenin de sistemlerinin bir uzantisi oldugunu anlatti.
Best of all, the waitresses and showgirls are all real Brits.
Hepsinden güzeli, bütün garson ve şov kızları gerçek ingiliz.
Fightin'the Brits.
İngilizlerle savaşmaktan.
We Brits do love a grisly murder and a nice hot cup of tea.
Biz İngilizler, tüyler ürperten cinayeti ve bir bardak çayı severiz.
Brits, Arabs Hungarians, Germans...
İngilizler, Araplar, Macarlar, Almanlar.
Without them, the Brits would have no system.
Onlar olmadan, İngilizlerde sistem mistem olmazdı.
I left the Brits in the halfpenny place.
İngilizlerin üstünden gömleklerini bile alıyordum.
"My friend, the Brits have finally forced us " to live in our own dirt.
" Dostum, İngilizler bizi kendi pisliğimizin içinde yaşamaya zorluyor.
The day the Brits go home.
İngilizlerin evine döndüğü gün.
The day the bloody Brits go home is all you people can think about, isn't it?
"Kahrolası İngilizler evine dönsün" den başka bir şey bilmez misiniz siz?
The prisoners will agree if the Brits agree.
- Mahkumlar ne düşünüyor Tom?
But then, we Brits have always been on the cutting edge.
Ama biz İngilizler hep modayı takip etmişizdir zaten.
And the Brits will be gone... and we will have peace in Ireland.
İngilizler çekip gidecek ve İrlanda'da barış olacak.
"Leave the fighting to Danny" means that all the people who are in prison... who died, who didn't surrender to the Brits - that means that their sacrifices aren't worth a lousy fuckin'boxing'match.
"Dövüşmeyi Danny'ye bırakın" demek, hapishanede yatanların... İngilizlere teslim olmayıp ölenlerin fedakarlıklarının bir boks maçı kadar değeri yok demektir.
It's as though the Brits want the cease-fire to fail.
Sanki İngilizler ateşkesin başarısız olmasını istiyorlar.
'Cause, Liam, the Brits are everywhere.
Çünkü, Liam, etraf İngilizlerle dolu.
It's taken some time to whip the Brits into shape.
İngilizleri adam etmek için kırbaçlamak zaman kaybettirdi.
Why are the Brits so British?
Niçin Bu kadar İngilizdir İngilizler?
So, on behalf of all Brits... who have ever carried the shield in Hong Kong we shall miss you.
Hong Kong'da himayenizde olan... tüm İngilizler adına konuşuyorum, Sizi özleyeceğiz.
General, he knows about the study the Brits did.
General, o Britanyalıların yaptığı çalışmaları biliyor.
- No way! I too will fight the Brits.
Ben de İngilizlerle savaşacağım.
God! Are all you Brits such drama queens?
Siz ingilizler dramatik durumlara amma meraklısınız.
Yes, and where would the world be without you Brits and your knack for code-cracking?
Senin gibi İngiliz şifre çözücüler olmasa dünyanın hali nice olurdu?
We Brits don't know the meaning of the word defeat.
Biz İngilizler "yenilgi" kelimesinin anlamını bilmeyiz.
Insulting us Brits to cover up your inferiority complex.
Aşağılık kompleksini gizlemek için İngilizlere hakaret ediyor.
Her husband, your blood, was executed by the Brits, May, 1960.
Onun kocasını, kan bağını... 1960 Mayıs'ında İngilizlerce idam edildi.
Now, the Brits land here and share Juno...
İngilizler burada karaya çıkarak Juno'yu...
The Brits had their share.
İngilizler de paylarını aldı ama.
I think you Brits call a dirty weekend with someone.
İngiliz'lerin "ayıp hafta sonu" dediği türden.
The Brits are here.
İngilizler burada.
Did the Brits get at you?
İngilizler mi söyletiyor bunları?