Bugs traducir turco
3,462 traducción paralela
There's some girl down there screaming, like she's got bugs up in her.
Bir kız içine böcek girmiş gibi bağırıyor aşağıda.
I ate a lot of bugs.
Çok böcek yerdim.
I know it bugs the hell out of you that your mum won't get the washing machine fixed.
Annen çamaşır makinasını tamir ettiremediği için çok kötü hissettiğini biliyorum.
Our mission? Destroy all Cy-Bugs.
Görevimiz tüm Cy-Bugları yok etmek.
We've only been plugged in a week and every day it's, " Climb the building, then fight bugs.
Sadece bir haftadır ayaktayız! Ve her gün binalara tırmanıp böceklerle mücadele ediyoruz!
"Climb the building, fight more bugs!"
Binalara tırmanıp daha çok böceklerle mücadele ediyoruz!
- And fighting bugs!
- Ve böceklerle uğraşıyoruz!
Cy-Bugs would chew up that game faster than a chicken hawk in a coop of crippled roosters.
Cy-Buglar bu oyunu o kadar hızlı yutar ki kümeste topal gezen horozları yiyen atmacadan bile hızlı bitirirler.
Cy-Bugs are like a virus.
Cy-Buglar virüs gibidir.
Once those Cy-Bugs finish off Sugar Rush, they'll invade every other game until this arcade is nothing but a smoking husk of forgotten dreams.
Cy-Buglar, Sugar Rush'ın işini bitirince diğer bütün oyunları istila edecekler ve ortada, dumanı tüten unutulmuş düşlerden başka bir şey kalmayacak.
AND PROM IS USUALLY IN THE BEGINNING OF SUMMER SO EVERYONE'S GONNA BE EATEN ALIVE BY BUGS.
Balo da yazın başında yani böcekler herkesi canlı canlı yiyecek.
I heard grasshoppers and bugs are a delicacy in some countries.
Çekirge ve böceklerin bazı ülkelerde meze olduğunu duydum.
Can you imagine ever being so hungry you have to eat bugs?
Böcek yemek zorunda kalacak kadar acıktığınızı hayal etsenize?
Cammy, no offense, but my dinner looks an awful lot like bugs.
Cammy, yanlış anlama, ama bu yemek böcek dolu gibi görünüyor.
- Dude, your dinner is bugs.
- Dostum, o böcekler yemek zaten.
Over the teeth, past the gums, look out stomach, here the bugs come.
Dişleri aç, sakızı geç, dikkat et miğde, işte geliyor böcekler.
- Bugs.
- Böcekler.
Hey, bugs, bon appétit!
Hey, böcekler, afiyet olsun!
Why do you keep mentioning bugs?
Niye kaportalardan bahsedip duruyorsun?
Bed-bugs. Fleas. Ticks...
Tahtakuruları, pireler, keneler...
What bugs me is that she might fancy other guys.
Diğer erkeklerden hoşlanabileceğinden rahatsız oluyorum.
He went there and started to watch small bugs.
Oraya gidip küçük böcekleri izlemeye koyulmuş.
He spent the whole summer watching them, and the bugs started to look like horses.
Bütün yaz onları izlemiş, birden böcekler at gibi görünmeye başlamış.
It just bugs me.
- Beni rahatsız ediyor.
"Hi, I have low self-esteem and identify with bugs."
"Selam benim özgüvenim yok ve böceklerle tanınırım" diye bağırmayan.
But I've been able to work all the bugs out of my ass.
Fakat cihazın tüm hatalarını kıçımdan * sallayarak düzeltebilirim.
'Cause it seems like your thing's bugs.
Sanki senin alanın daha çok böceklermiş gibi geldi bana.
Right now, it's, um... it's images of bugs.
Şu anda, böceklerin görüntüleri var.
- Bugs?
- Böcekler mi?
We can control them, suppress them, stomp them out like bugs.
Onları kontrol edebilir, bastırabilir böcek gibi ezebiliriz.
Fixing bugs.
Hataları düzeltiliyorum.
Am I going to have to fix bugs?
Hata düzeltmek zorunda mı kalacağım?
And I would see bugs.
Ve hataları görürdüm.
There are game breaking bugs, right at the beginning.
Oyun kitleyen hatalar var, daha en başında.
The game has alot of game-breaking bugs and crashes so far and I need to constantly restart, quit the computer and start it again.
Oyunda pek çok oyunu kitleyen hatalar ve çökmeler var. ... ve sürekli olarak yeniden başlatmam, bilgisayardan çıkmam ve tekrar başlatmam gerekiyor.
Aya's been gone since before the bugs showed up.
Aya, bu böceklerin ortaya çıkmasından sonra kayboldu.
And I've been squashing bugs even longer.
Haşereleri ezmeyeyse, daha önce.
The guy just bugs the shit outta me.
Sadece canımı sıkıyor.
Oh, must have been one of those 24-hour bugs.
Şu bir günlük virüslerden kaptım herhalde.
Palmetto bugs creep me out. Otherwise, I'm okay.
- Palmetto böcekleri beni ürkütür.
Spiders are not bugs. Hulk no like paparazzi!
Hulk paparazziyi sevmez!
Goddamn, man, these fucking bugs are trying to fucking get me, dude.
Kahretsin, lanet böcekler Beni alt etmeye çalışıyorlar.
Someone's been tearing the place apart looking for bugs, or..... removing them.
Birisi daireyi dinleme aygıtları için aramış ya da onları çıkarmak için.
Goddamn bugs.
Her taraf böcekle dolu.
This baby has bed bugs.
Bebekte böcek ısırıkları var.
Bugs.
Böcekler.
Bugs?
Böcekler mi?
Them Texas bugs done got to them.
Onları Texas böcekleri halletti.
Them Texas bugs can eat right through a metal can if there's something tasty to get inside at.
Metal içinde lezzetli bir şeyler varsa Texas böcekleri onları yiyebilir.
- Right, bugs.
- Evet, böcekler.
I love bugs.
Böcekleri severim.