Bull's traducir turco
2,090 traducción paralela
I just want to see your face when I find out you bull shitted me again.
Bana tekrar yalan söylediğini anladığımda sırf senin suratını görmek için geldim.
My whole life I've bull shitted my old man and he's called me on everything and I just one time, just this time
Bak, tüm hayatım boyunca babama yalan söyledim. Her birinde beni yakaladı ve bu kez, sadece ama sadece bu kez onu kandırma fırsatım var.
He knows he's in trouble, so he's come up with some cock and bull story about how he was forced to stay in the country.
Başı dertte, o yüzden ülkede zorla tutulduğuna dair saçma sapan bir hikaye uydurmuş.
You're a big old bull shitter Sarge.
Çok kötü bir yalancısın Çavuş.
That's bull shit.
Saçmalama.
I got the bull's-eye on the suspect.
Şüpheliyi tespit ettik.
Let's meet near the Bull in Kadikoy. You freak!
Boğanın orada buluşalım, bari çıkışta, Allah'ın manyağı!
I'm always struck by how successful we have been at hitting the bull's-eye of the wrong target.
Her zaman yanlış hedef tahtasının tam göbeğini vurma konusundaki başarımıza şaşıyorum..
Do you feel like the bull's-eye is on your back'cause you guys are number one in the nation, or is that something you don't even think about for games?
Ulusun bir numarası oldunuz ve şimdi sırtınızda sanki bir hedef tahtası varmış gibi hissediyor musunuz ya da maçlarınızda size engel olabilecek birşeyler oldu mu?
We've been the bull's-eye since the sixth grade, and every time we go out there, we're the number-one team in the country.
6. dereceden beri hedef tahtası konumundayız. Her zaman, gittiğimiz her yerde ülkenin bir numaralı takımıydık.
That's bull.
Saçmalık!
I just had a flashback To you going all raging bull on naomi.
Senin Naomi'nin üzerine çıldırmış bir boğa gibi yürümen gözlerimin önünden gitmiyor.
I'm going to prove that evolution's a bunch of bull crap.
Evrimin saçmalık olduğunu ispatlayacağım.
The rescue boat is tracking the divers'lights, but diving at night in a strong current is a worry for dive supervisor Richard Bull.
Kurtarma botu, dalgıçların ışıklarını izliyor. Ancak gece, güçlü bir akıntıya dalmak dalış görevlisi Richard Bull'u endişelendiriyor.
No, ma, that's bull... come on, Scotty.
Hayır, anne saçma -
He knew he had a bull's-eye on his back the second he went to Captain Biggs.
Yüzbaşı Biggs'in yanına gittiği anda, hedefteki insan olduğunun farkındaydı.
"Ernie Davis is a bull-necked, steel-shouldered running back " from Syracuse University, who can run a football field's length "in 10 seconds flat." - 10 seconds?
"Ernie Davis Syracuse Üniversitesi'nden güçlü boyunlu ve" çelik omuzlu bir koşucu, kim bir futbol sahasını "10 saniyenin altında bir sürede koşabilir?" 10 saniye...
It's a little game that I play with the bull.
Boğayla oynadığım ufak bir oyun.
That's a bad bull.
- Bu fena bir boğa.
It's a bad bull.
Bu fena bir boğa!
That's bull.
Yalan.
Bull's-eye.
Tam isabet.
You've hit the bull's eye with that sugar-hammer thing.
O şeker keseri denen şeyle tam hedeften vurdun.
That's such bull, bro.
Saçmalık bu, kardeşim.
And all this talk about you being there when you're not there, it's bull! Okay?
Ve senin tüm bu söylediklerin koca bir zırvalıktan başka bişey değil tamam mı?
Black as a bull's heart.
Bir boğanın kalbi gibi kapkara.
Well, that's the start of it, Bull.
Bu da bir başlangıçtır, Bull.
That's faith, Bull.
Bu inanç, Bull.
My life's coming apart at the seams and all you want to do is get on me and grind out like a mechanical bull?
Hayatım paramparça olmuş halde ve sen benden azgın bir boğa gibi dört nala sana saldırmamı mı istiyorsun?
It's like the bull's-eye tattoo. It's a definite.
Hey bu turnayı gözünden vurmak gibi. burası kesin.
Bring on the bull-shit, S.A.T.'s!
Yolla yetenek testlerini gelsin!
You give me two minutes, I'll have this school wired like a crackhead drinking a Red Bull.
Bana iki dakika verin okulu tuzakla donatayım tıpkı Red Bull bağımlısı biri gibi.
When the herd loses its way, the shepherd must kill the bull that leads them astray.
Sürü kaybolduğunda çoban, onları yanlış yöne sürükleyen boğayı öldürmelidir.
It's more bull...
Saçma bir şey gibi...
Red Bull's on top of the'fridge.
Red Bull ise buzdolabının üst rafında.
FENlX : Bull's-eye, coño, come on!
12'den vur.
He would step out in front of a raging bull just to protect his mates, and still manage to buy the first round from his hospital bed.
Bu var ya, sırf arkadaşlarını korumak için kendini kudurmuş bir boğanın önüne atmış ve o haliyle hastanede yatarken, ilk içkileri ısmarlamış bir adamdır.
Bull's-eye.
Tam 12'den!
Who put the Red Bull in Buddha's doggy bowl?
Buddha'nın tasına kim enerji içeceği koydu?
d Mama's gonna buy you a billy goat d d And if that billy goat won't pull d d Mama's gonna buy you a cart and bull d d If that cart and bull turns over d d Mama's gonna buy you a dog named Rover d
# Annen sana bir teke alacak. # # Eğer teke yürümezse, # # Annen sana bir kağnı alacak. #
d If that billy goat won't pull d d Mama's gonna buy you a cart and bull d
# Eğer teke yürümezse, # # Annen sana bir kağnı alacak. #
Bull crap he's not.
Hadi oradan!
That guy's a killer, a bull-terrier :
O adam bir katil, bir bull-terrier :
Bull, will you do me a huge favor?
Bull, bana kocaman bir iyilik yapar mısın?
Well, I think it's "bull crap" that a grown man would wear a get-up like that to a child's tournament.
Yetişkin bir adamın böyle bir kıyafetle bir çocuk turnuvasına gelmesi deli saçması asıl.
I'm not running around the countryside with this bull's-eye on.
Ben tepemde hedef tahtasıyla kırsal bölgelere kaçmayacağım.
That's not a Red Bull.
Bu Red Bull değil.
There's a good chance you have a bull's-eye on your back.
Peşinde birilerinin olma ihtimali var.
"But if we do the exact opposite, " we hit the bull's eye. "
Ama tam aksini yaparsak turnayı gözünden vururuz ".
We hit the bull's eye, right in the middle.
Tam gözünden hem de!
Bull's-eye?
Tam isabet?