But how did you know traducir turco
444 traducción paralela
But how did you know about them?
Ama bunu nasıl bildin?
But how did you know that?
Lakin, bunu nereden biliyorsunuz?
But how did you know I struck a reporter?
Peki bir muhabire vurduğumu nereden biliyorsun?
But how did you know I was here?
Ama burada olduğumu nereden bildin?
Yes, it does, but how did you know?
Evet, öyle, ama bunu nasıl biliyorsun?
- But how did you know -
- Peki Giuliano'nun- -
But how did you know my nickname is Nell?
Takma adımın Nell olduğunu nasıl bildin?
But how did you know she'd be willing?
Onun da istekli olduğunu nereden bildin?
But how did you know?
Ama nerden biliyordunuz?
Not that it matters, but how did you know about Quinlen?
Önemli değil ama, Quinlen'in ne yaptığını nasıl anladın?
But how did you know this?
Ama siz bunu nereden biliyorsunuz?
- But how did you know?
- Nereden bildiniz?
But how did you know?
Ama nasïl anladïnïz?
Yes. But how did you know?
Evet ama nereden bildiniz?
But how did you know?
Ama siz nasıl bildiniz?
But how did you know it's exactly what I wanted?
İstediğim şeyin bu olduğunu nereden bildin?
But how did you know I was standing outside the door.
Kapının dışında olduğumu nasıl bildiniz?
But how did you know?
Ama nereden bildin?
Well, as a matter of fact, I do, but how did you know that?
İşin aslı, biliyorum, ama bunu sen nereden biliyorsun?
Yes, but how did you know what his motive was?
Evet ama, amacının ne olduğunu nereden biliyordun?
- But how did you know?
- Peki ama nasıl bildiniz?
But, Ms. Tae. How did you know about that?
Tae Yang, nereden bildin?
But, how did you know where I was standing?
Nerede olduğumu nasıl bildin?
Seriously, I don't know how you did that, but thank you.
Cidden, nasıl yaptın bilmiyorum ama teşekkür ederim.
Well, but, uh - How did you know?
Şey, peki... ah... Sen nereden biliyorsun?
I know it was a fool thing to come here, but... I never knew how much I did want to see you until I saw you.
Buraya gelmek çok aptalcaydı, biliyorum, ama, seni görene kadar, ne kadar özlediğimi bilmiyordum.
But, how did you know I struck the fellow?
Peki, o adama vurduğumu nereden bildin?
Yes, I did but how did you know?
Evet, koymuştum. Peki nereden biliyorsun?
Well, if it was nothing but a blooming torso how did you know you got the right man?
Lanet olası gövdeden başka bir şey kalmamışsa, doğru kişiyi bulduğunuzu nasıI öğrendiniz? Çok basit, Lestrade.
I am sorry I did it like this, but I didn't know how to tell you.
Böyle yaptığım için üzgünüm ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
But I love you just as much as I ever did and I'm worried about you, and I don't know how to help.
Ama seni her zamanki gibi seviyorum ve nasıI yardım edeceğimi biImiyorum.
But tell me, how did you know about tonight?
Ama söyleyin, bu geceyi nereden öğrendiniz?
Well, she did her best to make it, but you know how these things are.
Elinden geleni yaptı ama bu işleri bilirsin Dave.
I don't know how, I don't know why. But I did love you.
Nasıl ya da nende olduğunu bilmiyorum ama seni sevdim.
I don't know how the word got out that I'd sent for you but somehow it did.
Nasıl oldu bilmiyorum ama seni çağırdığım duyuldu.
I know it's none of my business, lady, but how did you happen to get three truckloads of potatoes in your backyard?
Bana düşmez ama, bayan üç kamyon dolusu patatesi bahçenize nasıl yığdınız?
I thought so too... but how did he know I called you?
Ben de öyle sanmıştım ama seni aradığımı nasıl bilsin?
I know, but how did you think of it?
Biliyorum ama bunu nasıl düşündün?
You will think that we ought to have been very happy and we were but we did not know how happy till the pretty life at Edgecombe Villa was over and done with and we had to live a very different life indeed.
Çok mutlu olmamız gerektiğini düşüneceksiniz. Mutluyduk. Ama ne kadar mutlu olduğumuzun Edgecombe Villası'ndaki tatlı hayatımız sone erene ve tamamen farklı bir hayata başlayana kadar farkında değildik.
I know how you feel, and what they did was dreadful, but one senseless killing after another...
Nasıl hissettiğini biliyorum, yaptıkları dehşet verici, fakat bir saçma ölüm daha...
I don't know how you did it, but you brought me back from the dead.
"Nasıl yaptın bilmiyorum ama beni ölüler diyarından döndürdün."
Excuse me, sir, but you said you didn't see Mr. Norris leave the room, so how could you know if nobody else did?
Kusura bakmayın, efendim, ama Bay Norris'in odayı terkettiğini görmediğinizi söylediniz, bu durumda başka hiç kimsenin terkedip terketmediğini nasıl bilebilirsiniz
But you must admit he did know how to make an exit.
Ama kabul etmelisiniz ki nasıl çıkış yapılacağını iyi biliyor.
Parakeets don't happen to be my thing... but I sure would like to know... how you did the teamster local back in'68.
Muhabbet kuşları benim ilgi alanım değiller... ama 68'deki yerel örgüt olayını... nasıl yaptığını merak ediyorum.
But, how did you know it was left there that night.
Fakat, onun oraya o gece bırakıldığını nereden biliyordun.
I don't know how you did it, but I thank you a million times.
Nasıl başardın bilmiyorum, ama milyonlarca kez sana teşekkür ederim.
I don't know how you did it but cheers anyway.
Nasıl becerdin bilmiyorum ama gene de tebrikler.
They were beautiful, intelligent, they knew how to argue, but you know they did not know how to fight.
Onlar zeki, güzel, savunmayı biliyor, biz onlarla nasıl mücadele..... edeceğimizi bilmiyorduk.
But exactly how did they manage to shoot you in the "l know what"?
Ama "oradan" vurmayı nasıl becerdiler?
I don't know how you did it. But thank you for my life.
Nasıl yaptın bilmiyorum ama hayatımı kurtardığın için teşekkürler.
- I don't know how you did it, but you did!
- Nasıl yaptınız bilmiyorum ama yaptınız!