But i am telling you traducir turco
144 traducción paralela
I'll stay a week or two, I'll stay the summer through, but I am telling you,
Bir veya iki hafta kalırdım, belki de tüm yaz boyunca, fakat size şunu söyleyeyim :
But I am telling you the chief doesn't like those stories of yours.
Ama sana şef senin hikayelerinden hoşlanmıyor diyorum.
But I am telling you the truth.
Ama ben gerçeği söylüyorum.
But I am telling you the truth.
Ama ben gerçeği söylüyorum. Öyle yapıyorum.
But I am telling you - today was no market and your sales are bigger than on Monday.
Diyorum ki, bugün pazar yoktu ve satışların bugün, pazartesi olduğundan daha iyiymiş.
I'm on your side, but I am telling you, we are in trouble.
Sizin tarafınızdayım ama size diyorum. Başımız dertte.
But I am telling you, you're the one that's gonna be sorry. - Jesus Christ!
Ama siz pişman olacaksınız.
But I am telling you right now brother, as your friend... the judge and the jury are gonna throw the book at "I don't remember."
Ama sana şimdiden söyleyeyim kardeşim. Mahkemede "Hatırlamıyorum." dediğin anda olay biter.
But I am telling you the Grinch will never come down.
Ama size söylüyorum... Grinch asla inmez aşağı.
I know how it looks, but I am telling you- -
Nasıl göründüğünü biliyorum, ama şimdiden söylüyorum bak...
They will offer you counseling, but I am telling you...
Ve evet, bir kez daha sana danışman atayacaklar. Ama sana şunu söylüyorum
But I am telling you the truth.
Ama size gerçeği söylüyorum.
BUT I AM TELLING YOU THAT HAVING A KID IS THE NUMBER ONE, TOP-RATED EXPERIENCE IN MY LIFE.
Ama sana bir çocuk doğurmanın hayatımdaki bir numaralı deneyim olduğunu söyleyebilirim.
BUT I AM TELLING YOU, I AM GOING WITH THESE MEN. YOU'D LEAVE ME HERE?
Edward, çok istiyorsan kal ama şunu söyleyeyim, ben bu adamlarla gidiyorum.
But I Am Telling You To Stay Away From Her.
Ama sana ondan uzak durmanı söylüyorum.
But I am telling you that a very real crime was committed here and there is very real evidence.
Ama sana diyorum burada Çok gerçek bir cinayet işlendi Ve çok gerçek deliller var.
Believe me, I'm just as confused by it as you are, but I am telling you the truth.
İnanın bana, ben de sizin kadar şaşırdım. Ama size doğruyu söylüyorum.
But why am I telling you all this?
Ama niye bunları sana anlatıyorum?
Perhaps I am wrong in telling it to you but in a few years you will be women of an age to love and suffer and face difficult problems.
Belki size anlatmakla hata ediyorum ama birkaç yıl sonra sizde birer kadın olacaksınız, aşık olup acı çekecek ve çeşitli sorunlarla yüzleşeceksiniz.
But it is I who am telling you, my friend.
Sana bunu söyleyen benim, dostum.
I knew you would not believe me but I am telling the truth.
Bana inanmayacağınızı biliyordum, ama doğruyu söylüyorum.
But what am I telling you, chubs?
Sana neden anlatıyorsam, kefalim benim?
But why am I telling you this?
Fakat bunu size neden anlatıyorum?
But I'm telling you something, when we win the $ 38 million, I am keeping every penny.
Fakat, 38 milyon doları kazandığımız zaman bir kuruş dahi vermeyeceğim.
Whoever filed it in the first place, but... I am not telling you anything you don't already know.
Öncelikle kimin dosyaladığını, ama sana bilmediğin birşey söylemiyorum zaten.
Oh, but listen to me. I am going on when you should be telling me about your little ones.
Yine çenem düştü. Siz bana minik çocuklarınızdan söz edin lütfen.
But I assure you the files would only tell you what I am telling you.
Fakat dosyada bulacağın tek şey sana söyleyecek olduğum.
The party ticket I am running on may not like what I'm saying... but I'm telling you how I feel. There will be only one standard :
Şu anda adayı olduğum parti sözlerimden memnun olmayabilir ama ben size hislerimi söylüyorum.
- Well, I probably shouldn't be telling a prospective buyer this, but I am eager to sell so you're going to get a good deal.
Aslında, potansiyel bir alıcıya bunu söylememem gerekir. Ama burayı satmayı çok istiyorum, bu yüzden iyi bir fiyat vereceğim
But here I am telling secrets to the one guy you're not supposed to tell your secrets to.
Ama en söylenmeyecek kişiye sırlarımı söylüyorum.
But why am I telling that to the High Guard when you know everything here by heart, like I do.
Y.S. size neden bunları söylüyorum ki, zaten hepsini biliyorsunuz.
But, fuck. Why am I telling you?
Bana bak, bunları niye söylüyorum?
I am telling you to get a shrink if you have to, but get it together.
Sana gerekliyse bir pisikiyatriste görün diyorum ama kendini toparla.
But I think that b y telling you who I am I would only be helping myself.
- Ama sanırım sana kim olduğumu söylemekle... - Sadece kendime yardım etmiş olacağım.
But why am I telling you this, you are just a boy who walked out of the fog.
Bilirsiniz, bu komik ama, genelde sizin hayatınız çok merak ederim.
But right now, Julia, I am telling you the truth.
Ama şu anda, doğru söylüyorum.
I am telling you this. It may not change anything, but you need to know that I understand what it is like having The Covenant take away people you love.
Bunları sana anlatmam bir şeyi değiştirmeyebilir ama Mutabakat'ın sevdiklerini elinden almasının nasıl olduğunu anladığımı bil.
I understand that, but I'll telling you right now if we don't stop them I am going on record saying you're making a mistake.
Anlıyorum fakat şimdi size söylüyorum, Eğer onları durdurmazsak hata yaptığınızı kayıtlara geçireceğim.
I am telling you nothing but the truth.
Size sadece gerçeği söylüyorum.
But why am I telling you all this?
Ama bunları niye anlatıyorum ki?
But, Why am I telling you this?
Bunları sana neden anlatıyorum ki?
- I don't mean to shock you, Paul, but I am privy to things that you're not. And I am telling you, - the company is selling me down the river.
- Seni şaşırtmak istemem, Paul, senin bilmediğin sırları biliyorum ve Şirket beni gözden çıkarmak üzere.
I am so sorry, but I'm telling you, we cannot stop now.
Gerçekten çok üzgünüm.
But I, Pappu Master am telling.. .. you that you will become a hero.
Bunu ben, Pappu Master söylüyor..... sen birgün kahraman olacaksın
But, why am I telling you this?
Bunu neden anlatıyorum ki?
And I'm telling you right now if you do not agree, then I am sorry, but I cannot pay your bail.
Eğer kabul etmezsen kefaletini bile yollamam, ona göre!
But, I am telling you, he's not involved!
- Size diyorum, o bu işe karışmadı!
But why am I suddenly telling you all this?
Peki neden ben bunları durduk yere anlatıyorum?
But we are pressed for time... and I am telling you I am vibing like crazy.
Ama zamanımız daralıyor ve sana söylüyorum, hislerim çok kuvvetli.
But why am I telling you all this?
Ama ben bunu neden söylüyorum?
Mr. Doyle, I am truly sorry for you, but I still don't believe you're telling me the truth.
Bay Doyle, sizin için gerçekten üzgünüm ama hala doğruyu söylediğinize inanmıyorum.