But i don't know how traducir turco
3,836 traducción paralela
I don't know how to tell you this, but I ran into Alex at the hospital.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama hastanede Alex ile karşılaştım.
I don't know how many but some discussions going around.
Kaç tanedir bilemem ama hakkınızda birtakım tartışmalar sürüp gidiyor.
But I don't know how to tell people that I don't like to talk on my phone.
Ama bunu insanlara nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how many boxes of candles you lit but your miracle is happening.
Kaç tane mum kutusu bilmiyorum ama mucizen gerçekleşiyor.
I don't know how things work where you are, doctor, but we can't just release a patient's file.
Senin olduğun yerde işler nasıl yürüyor bilmiyorum doktor, ama biz hasta dosyalarını öylece paylaşamayız.
I don't know how she found out about my past, but she did.
Geçmişimi nasıl öğrendi bilmiyorum ama öğrenmiş.
I learned a lot of really great stuff, but I don't know how anybody lives there.
Oldukça iyi şeyler öğrendim ama insanlar orada nasıl yaşıyor bilmiyorum.
But how can I be manipulating you if I don't even know I'm being manipulative?
Ama yaptığımı bilmiyorsam nasıl seni kullanıyor olabilirim?
Bee, I realize Optimus sent us all to different locations to make us harder for the Cons to find, but if we don't know where in the world anyone else went, how are we gonna find them?
Bee, Optimus Decepticonlar bizi kolay bulmasın diye farklı bölgelere gönderdiğinin farkındayım fakat diğerlerinin Dünya'nın neresinde olduğunu bilmezsek onları nasıl bulacağız?
I don't know how i'll survive without you, but i'll try to get by.
Sensiz nasıl dayanacağım bilmiyorum ama idare etmeye çalışırım.
Okay, I'll reach out to the Attorney General on this, but I don't know how much I can do and still keep this under the radar.
Adalet bakanıyla konuşacağım ama bir şey yapabilir miyim, bilmiyorum.
- We're gonna lose this thing. I don't know how, but I'm gonna find out.
Nasıl yaptın, bilmiyorum ama öğreneceğim.
I don't know how, but she put you in that chair.
Nasıl yaptı bilmiyorum ama seni bu sandalyeye oturtan o.
I don't know how, but she had this glowing thing.
Nasıl oldu bilmiyorum, fakat o parlak şeyi kullandı.
I don't know how else to do this but to come out with it.
Nasıl söylenir bilmiyorum.
I don't know how to say this... But she and I had an affair once.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama onunla daha önce bir kez ilişki yaşadım.
I don't really know how these things work, but...
Bu tarz prosedürleri pek bilmem ama...
They wanted me to radiate evil, so I looked her in the eyes, but I don't know how close the camera was because it was a stuntman in a dress.
- Evet. Kötülük saçmamı istediler, ben de gözlerinde dik dik baktım ama ne kadar yakın çekimdi bilmiyorum. Çünkü aslında elbise giymiş bir dublörü ittim.
We don't know how dangerous this bloke is but I don't want civilians involved if it goes arse up.
Bu herifin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyoruz ama iş kızışırsa sivillerin karışmasını istemiyorum.
I don't know how to tell you this, but nothing they just said makes any sense.
Bunu nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum ama söylediklerinizin hiçbiri mantıklı değil.
And I don't know how to tell you this, but we did not meet by accident.
"Sana bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama biz şans eseri tanışmadık."
Now, I don't know how you'd call that on your world, Ambassador, but on planet Earth, we call it a bold faced lie!
Şimdi, sizin gezegeninizde buna ne dediklerini bilmiyorum Büyükelçi fakat Dünya'da biz buna yüze cesurca söylenmiş yalan olarak niteliyoruz.
I-I don't know if it's how you imagined it would happen, or... if you even imagined it happening at all, but...
Bilmiyorum eğer olmasını hayal ettiğin şey ne ya da tüm bunların bile olmasını hayal ettin mi ama...
I don't know how we'd go about doing that, but...
Bunu nasıl yapacağımızı bilmiyorum ama... - Bununla ilgileneceğiz.
Um... I don't know how to tell you this, but... we have a little bit of a problem.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama... bir sorunumuz var.
But I don't know how to love you both.
İkinizi nasıl seveceğimi bilmiyorum.
I don't know how the hell to do it, but I'll try.
Nasıl yapacağımı bilmiyorum ama deneyeceğim.
Yeah, but I know how much you want one, and I don't want you to be disappointed.
senin ne kadar çok istediğini biliyorum, ve hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum.
But I don't know how to induce CAA.
Ama, bunama nasıl oluşturulur bilmiyorum.
I'm not seeing anyone currently, but... If I were, I don't know how I'd tell him about today.
Hali hazırda kimseyle görüşmüyorum ama ama eğer görüşüyor olsaydım bugünü ona nasıl anlatırdım bilemiyorum.
I don't know how long I've been out, but I've been through this level 1000 times.
Ne zamandan beri buradayım bilmiyorum ama şimdiden bu seviyeyi binlerce kere bitirdim.
I don't know how to say this, but... Nancy Anders?
- Nancy Anders?
Truth is, I don't really know how the thing works myself, so I'm not the best person to explain it, but I'll try.
Doğrusu ben de tam olarak nasıl çalıştığını bilmiyorum yani bunu açıklayabilecek en iyi kişi değilim ama deneyeceğim.
I realize Optimus sent us all to different locations to make us harder for the'Cons to find, but if we don't know where in the world anyone else went, how are we gonna find them?
Optimus Decepticonlar bizi kolay bulmasın diye farklı bölgelere gönderdiğinin farkındayım fakat diğerlerinin Dünya'nın neresinde olduğunu bilmezsek onları nasıl bulacağız?
Look, I don't know how much you know about him, but I believe he's part of a very special group of people.
Bakın, hakkında ne kadar şey bildiğinizi bilmiyorum ama ben onun bir grup özel insandan biri olduğuna inanıyorum.
I don't know how this particular cipher works, but they're used for sending and interpreting messages.
Bu özel anahtar nasıl çalışıyor bilmiyorum ama genelde mesaj gönderme ve onların yorumlanması amacıyla kullanılıyorlar.
I don't know how much support you have out there, but you have mine.
Seni çok destekleyen var mı bilmiyorum ama ben destekleyeceğim.
I don't know. But I think I figured out how he and the president know each other.
- Kirli mi, bilmiyorum ama başkanla nereden tanıştıklarını öğrendim.
She always asks me to dance, but I can't because I don't know how to dance, and because I never even got to touch her when she was alive.
Her defasında benimle dans etmek istiyor ama edemiyorum, çünkü ben dans etmeyi bilmiyorum ben ona hayattayken hiç dokunmadım.
I don't know how you got that Trojan onto my system but it prompted me to take precautions.
- Güvende. Casus yazılımı sistemime nasıl soktuğunuzu bilemiyorum ama bana tedbir almamı hatırlattı.
I don't know how you saw it, but you did.
Nasil gördün bilmiyorum ama gördün.
I don't know how they got him to go, but I'll get the DA up to speed.
Onu nasıl ikna ettiler bilmiyorum ama savcıyı bilgilendireceğim.
I want to do it for you. I don't know how to say this, but I sort of...
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama sanki...
I know, and I don't know how it works or what it does, but he goes to work every day, and he's fine.
Biliyorum ve nasıl etki ettiğini veya ne yaptığını bilmiyorum, ama her gün işe gidiyor ve iyi durumda.
I don't know how the hell it happened but the chief of police in Boston shut down Mickey's case.
Nasıl oldu bilmiyorum ama Boston emniyet müdürü Mickey'nin davasını kapamış.
I don't know how or why, but I knew I would never be the same.
Nasıl ya da neden bilmiyorum ama bir daha aynı olmayacağımı biliyordum.
I don't know how, but I didn't realize it when my life got messed up.
Hayatım altüst olurken ne olduğunu anlamadım bile.
But, I don't know how, in my haste to meet you, I entered the last two digits of the client's account number wrong.
NasıI oldu bilmiyorum ama seninle buluşacağım için kafam karışıktı ve hesap numarasının son iki hanesini yanlış girdim.
I know you're all working hard, but I don't know how much more of this I can take.
Çok çalıştığınızı biliyorum, ama bunu daha ne kadar kaldırabilirim bilmiyorum.
And I don't know how it happened, but I know that you made it possible for me to say yes.
Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum, ama biliyorum ki evet diyerek bunu, sen mümkün kıldın.
Look, I don't know how you guys found me, but I told the truth at Eddie's trial.
Beni nasıl bulduğunuzu bilmiyorum, ama Eddie'nin davasında gerçeği söyledim.