But i don't know what traducir turco
8,919 traducción paralela
I don't know what's causing you to act like this, but it sure as hell isn't me.
Böyle davranmanın sebebi benim yüzümden değil sanırım.
I don't know what Enzo told you, but I assure you I'm fine.
Enzo ne söyledi bilmiyorum ama seni temin ederim ki gayet iyiyim.
I don't know what you're dying of, but I hope it's slow and painful.
Neden ölüyorsun bilmiyorum ama umarım yavaş ve acı verici olur.
I knew what I was gonna say to you when I saw you, but now I-I don't know where to start.
Seni gördüğüm zaman neler söyleyeceğimi biliyordum ama şimdi nereden başlayacağımı bilemiyorum.
I don't know what's going on but you need to leave.
Ne oluyor bilmiyorum ama gitmen lazım.
Look, I don't know what's going on, but Julia's the only one who's still herself.
Bak, neler olduğunu bilmiyorum ama hâlâ kendi olan tek kişi Julia.
I don't know what it's for, but those amethysts are definitely part of it.
Niçin bilmiyorum ama o ametistler kesinlikle bunun bir parçası.
I don't know what it's for, but those amethysts are definitely a part of it.
Ne işe yarıyor bilmiyorum ama ametist taşları da çizimin bir parçası.
I don't even know what they were arguing about... but I'll never forget that drop of blood.
Ne hakkında tartıştıklarına dair bir fikrim bile yoktu. Ama o kan damlasını asla unutmayacağım.
I don't know what's gonna be waiting for us when the dome comes down, boy, but we are gonna be ready.
Kubbe yok olduğunda bizi ne bekliyor bilmiyorum, oğlum ama hazır olacağız.
I don't know yet, but... What?
- Henüz bilmiyorum, ama...
I don't know what it is about you, but I really like you.
Nedendir bilmiyorum ama seni gerçekten seviyorum.
I don't know what it is you got to do or what strings you got to pull, but...
Ne yapacaksın kimi devreye sokacaksın bilmiyorum...
I don't know what that would do to your stock options, but it's your call.
Bunun hisse senetlerinize ne gibi bir etkisi olur bilemem, ama tercih sizin.
I don't know what happened to him, but I hope he doesn't bump his head again and go back to how things were.
Ona ne olduğunu bilmiyorum, ama umarım tekrardan eski haline dönmez.
I don't know what to do, but...
Ne yapacağımı bilmiyorum, fakat
Don't know what it is, yet, but I'm sending it to the lab.
Ne olduğunu henüz bilmiyorum... -... ama onu laboratuar göndereceğim. - Bu bir şapka ucu.
! ' I don't know what sick, twisted thrills you get from ringing these helplines but it stops now.
Bu yardım hatlarını aramaktan ne heyecan duyuyorsun bilmem ama şimdi son buluyor.
I don't know what you're smoking, but I'd like a hit.
Ne kullandığını bilmiyorum ama ben kimseyi öldürmedim.
And I can say that man-to-man, and I can help with anything if I know what it is, but I don't know how to be here for you unless I know what I'm dealing with.
Bunu erkek erkeğe konuşabiliriz eğer ne olduğunu bilirsem sana her türlü yardım edebilirim fakat neyle uğraştığımı bilmedikçe seninle burada olmak nasıl bir şey bilemem.
I don't know who he is, but I know what he is... a giant ass. Whoa!
Kim olduğunu değil ama ne olduğunu biliyorum, pisliğin tekisin.
Look, I don't know what Lenny the Lion is up to, but I know his type.
Bak, Aslan Lenny'nin niyeti ne bilmiyorum ama onun gibileri tanırım.
But what I don't know, Laurie, and what I need to know... is how you feel about it.
Ama bilmediğim bir şey, Laurie, ve bilmem de gereken... ne hissettiğin.
I don't know what he told you, but if you could please just have him come see me.
Sana ne dedi bilmiyorum ama onu buraya beni görmeye getirebilirsen çok memnun olurum.
I don't know what that it is, but there is no foundation for any part of that.
Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama hiç bir yerinde tutuklamaya dair iz yok.
Um, I don't know what to say, but, uh, thank you.
Um, Ne diyeceğimi bilmiyorum, ama, uh, sağol.
I don't know what it is, but I can tell you they got us working around the clock trying to find it.
Ne olduğunu bilmiyorum fakat şunu söyleyebilirim, bulmak için bizi gece gündüz çalıştırıyorlar.
I'm sorry, but you don't know what I feel.
- Üzgünüm, ama ne hissettiğimi bilmiyorsun.
I don't know what you said to Ivan Turing, but he has reconsidered his donation, which could mean a new wing.
Ivan Turing'e ne söylediğini bilmiyorum ama adam yeni bir ek bina anlamına gelen bağışını yeniden düşünecek.
Look, I don't know exactly what's going on between you two, and maybe it's none of my business, but I just thought you should know that it's not over between us.
Bak, siz ikiniz arasında ne olup bitiyor bilmiyorum. Beni ilgilendirmez. Yine de bil ki aramızda her şey bitmedi.
This is where you... I-I don't even know what you really do, but I am not comfortable with you here, not since you came to my house, not...
Sizin burada ne iş yaptığınızı bile bilmiyorum, ama burada olmanızdan rahatsızım evime geldiğinizden beri...
And I don't know why, and I don't know what it is, but I need it to stop.
Nedenini ve bunun ne olduğunu bilmiyorum, ama bunu bitirmem gerek.
Now, I don't know what you get out of the arrangement, but there's a stack of surveillance photos this thick of Serbian gangsters strolling in and out of here.
Şimdi, anlaşmadan payına ne düşüyor bilmiyorum ama elimizde Sırp gangsterlerin buraya girip çıktıklarını gösteren bu kalınlıkta keşif fotoğrafları var
I don't know what that is, but I've got a pretty good idea what all this is for.
Bunun ne olduğunu bilmiyorum, ama bunların ne için olduğu hakkında müthiş bir fikrim var.
I don't know what the hell you're doing, but you're not looking too good.
Ne sikim bir iş yaptığını bilmiyorum ama, hiç iyi görünmüyorsun.
I don't know what it is yet, but you, me, Michael, we're all part of it.
Ne olduğunu henüz bilmiyorum, fakat sen, ben, Michael, hepimiz bunun parçasıyız.
I don't know what that means but I really don't like your tone.
- Anlamadım ama ses tonunu beğenmedim.
I don't why he's here or what you have to do with him, but I know.
Neden burada ya da onunla ne yapacaksın bilmiyorum ama onu tanıyorum.
I don't know what you hoped to achieve by coming here, but it was a mistake.
Buraya gelirken ne bulmayı umut ettin bilmiyorum ama gelmen bir hataydı.
I don't know what it says yet, but for once she's backing me on this.
Henüz ne yazdığını bilmiyorum, ama bu sefer bana destek oluyor.
I don't know what happened, but..... it was me.
Ne oldu bilmiyorum ama bendim.
I don't know how, but he found out about what happened.
Nasıl bilmiyorum ama olanları öğrenmiş.
I mean, I do... I know what I should do, but... I don't know.
Ne yapmam gerektiğini biliyorum ama bilmiyorum.
I don't know what I'm seeing, but if the girl's going to die, I can't just walk away.
Ne görüyorum bilemiyorum, ama kız ölecekse çekip gidemem.
I don't know what came over me before, but this, uh... this isn't necessary.
Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum ama buna gerek yok.
I don't know what he's doing, but I know he's lied to me and... [horn blares]
Ne yaptığını bilmiyorum ama, bana yalan söylediğini ve...
( Hawthorne ) I don't know what your problem is, but we're here for...
Sorununuz nedir bilmiyorum, ama buraya...
I don't know what's ahead, but that chapter of my life is over.
Önümde neler var bilmiyorum ama hayatımın o bölümü kapandı.
Well, I don't know what kind of sick sons of bitches you are, but you need to talk to Oppenheimer now.
Ne hasta orospu çocuklarısınız bilmem ama şuan Oppenheimer'la konuşmanız lazım.
- Look, I don't know if you're around or... what you're doing at the moment, but Tom needs picking up from school. I'm stuck at work.
- Bak şu an müsait misin yakınlarda mısın bilmiyorum ama Tom'un okuldan alınması gerek.
And my parents died, also in pain, and I don't know exactly what happened in the crash, but I bet it wasn't instant like everyone said.
Benim ailem de acı içinde öldü. O kazada ne olduğunu asla öğrenemedim. Ama herkesin dediği gibi bir anda olmadığına eminim.