But in the long run traducir turco
110 traducción paralela
But in the long run...
Ama uzun vadeli...
But in the long run, it's best.
Fakat uzun vadede, en iyisi bu.
But in the long run, the phonier you are, the further you go.
Ama uzun vadede, ne kadar sahtekarsan, o kadar ileri gidersin.
But in the long run, that's what people can understand.
Ama uzun vadede halk bundan anlıyor.
I know this isn't easy, but in the long run, I know you'll be happier.
Kolay olmadığını biliyorum ama uzun vadede daha mutlu olacaksın.
But in the long run if you stay true to what you believe things do work out.
Ama bu uzun koşuda inandığın şeye bağlı kalırsan her şey yoluna girer.
But in the long run...
Ama uzun vadede...
We win now and then... but in the long run- -
şimdi kazandık ve sonra, ama uzun vadede...
During droughts scavengers often do well but in the long run the hoofed predators will not adapt quickly enough to changes in the climate.
Kıtlık boyunca leşciller sık sık böyle davrandılar fakat uzun koşularında toynaklı avcılar, iklim değişikliklerine yeterince çabuk adapte olamayacaklardır.
But in the long run, I'm going to save lives.
Ama uzun vadede bir çok hayat kurtaracağım.
You've won for now, but in the long run my good captain I must believe you've placed the wrong bet.
Şimdilik kazandın ama bu uzun bir koşu kaptanım. Yanlış tarafa bahis oynadığını düşünüyorum.
The waves are kind of the central pursuit, but in the long run they're just... They're just this kind of small cherry on top of this much bigger cake.
Dalgalar bir nevi ortak amaçtır ama uzun vadede, sadece- -... onlar sadece büyük bir pastanın üzerindeki ufak bir kiraz gibidir.
But in the long run, he's gonna cost you.
Ama uzun vadede size pahalıya patlayacaktır!
But in the long run...
Ama uzun vadede.
But in the long run, you'll see I was right.
Ama uzun vadede haklı olduğumu göreceksiniz.
But in the long run, that's a decision that Brian's gonna be making, or Brian and yourself.
Ama uzun vadede, bu Brian'nın ya da Brian'la senin verebileceğiniz bir karar.
But in the long run, it could be our only chance to win the war.
Ama uzun vadede, savaşı kazanmamızın tek yolu olabilir.
But it'll make it much easier on him in the long run.
Ancak uzun vadede onun için daha kolay olacak.
But maybe it's better in the long run. You suffer less. - That's true.
- Ama belki de, daha az acı çekerler.
But a deal like that never works out in the long run.
Ama öyle bir şey uzun vadede asla yürümez.
Expensive to make, maybe... but profitable in the long run.
Belki maliyeti biraz daha yüksek olacak... ama uzun vadede kar sağlayacak.
But they would be beneficial in the long run
Ayrıca bize uzun vadede yararlı olabilir
Therefore, if I were to feed you, it would be an act of charity, which may be all right for the moment, but, uh, could cause harm in the long run.
Bu yüzden, seni beslemek isteseydim bu hayır işi olurdu. Ki bu şu an için iyi görünebilir ama uzun vadede zararlı olur.
It'll cost us $ 35 million, but we don't care, because we'll come out ahead in the long run.
Bize 35 milyon dolara mal olacak, fakat buna aldırmıyoruz, çünkü sonunda biz galip çıkacağız.
It's a long time, but in return all repairs would be free of charge... dash, that way we could gradually exchange all used parts over time... dash... which would be advantageous to us in the long run.
Uzun bir zaman, ama karşılığında tüm onarımlar ücretten muaf olur tire, bu şekilde zamanla tüm kullanılmış parçaları yavaş yavaş değiştirebiliriz... Tire. Ki bizim için uzun dönemde avantajlı olacaktır.
I think that the sexual ones are just rather childish but I do think negative images build up and don't any good in the long run and I think The Crucified Venus is offensive and downright arrogant.
Cinsellik içerenler saçmalıktan öte, ve bence olumsuz eleştiriler toplayacak ve uzun vadede sorun yaratabilir ve Çarmıha gerilmiş Venüs hakaret içerikli ve kesinlikle küstah bir eser.
Sure, the first few rides would be nice and everything, but, you know in the long run... And this, Peg, is what depresses me every day.
Tabi, ilk birkaç sürüş çok hoş olurdu ama uzun vadede benim hergün canımı sıkan sensin Peg.
But I just pushed myself to come out here... because I know, in the long run, it's gonna be good for myself... and for my family.
Ancak kendimi buraya gelmek için zorladım... çünkü biliyorum ki, uzun vadede, benim için ve ailem için... daha iyi olacak.
It wasn't great, but it was better for everyone in the long run.
Çok iyi değildi, ama sonunda herkes için daha iyi oldu böyle.
For a while, yes, but not in the long run.
Kısa bir süre belki ama uzun vadede kalmazlar.
It'll hurt her now, but it's better in the long run.
Belki canı yanacak ama uzun vadede daha iyi.
But maybe in the long run we're better off with his type.
Fakat uzun süreli bir ilişkide onun gibi birinin yanımızda olmasını istemeyiz.
And I tell them I can sell them the cheaper one... but it'll wind up costing them more in the long run.
Ve bende onlara dedim ki Size ucuz olanlardan birtane satabilirim ama uzun vadede maliyeti daha fazla olur.
But I have no idea what will happen with Ian in the long run.
Ian ile nereye kadar gideceğini hiç bilmiyorum.
But you know it won't work in the long run!
Ama sende biliyorsun ki, birlikteliğiniz uzun soluklu olursa, yürümüyor.
John, sweetie, I still adore you.But it, it's just not right in the long run.
John tatlım, seni hala seviyorum. Ama bu, uzun vadede bu doğru değil.
- God I know this must seem like the hardest thing in the world right now but you know what? In the long run, it's better that Pacey told you.
Ama Pacey'nin sana söylemesi daha iyi oldu.
Okay, I know leaving right now sounds tempting, and it would be easy but I don't think the easy thing is gonna solve anything in the long run.
Tamam, gitmenin şu anda çok çekici geldiğini biliyorum, üstelik bu kolay yol. Ama nedense kolay yolun hiçbir şeyi çözemeyeceğini hissediyorum.
That's great for a weekend, but what will happen in the long run?
Evet, bu hafta sonu için çok iyi, ama sence uzun vadede ne olur?
Look, Mr. Martin, I know this is a very difficult time and you're angry but she's going to die and you need to think about what's best in the long run.
Bakın Bay Martin, çok zor bir zaman olduğunu ve kızgın olduğunuzu biliyorum. Ama ölecek. Uzun vadede oğlunuz için neyin en iyi olduğunu düşünmelisiniz.
Now, it's going to cost you about $ 300 extra, but I think in the long run it'll save you money.
Size 300 dolara mâl olur ama uzun vadede kâr edersiniz.
300, but it's gonna save us money in the long run.
300 dolar. Ama uzun vadede kârlı olacak.
But, uh, l-I promise that we're all gonna be a lot happier in the long run.
Ama, söz veriyorum uzun vadede eskisinden mutlu olacağız.
So fine, take whatever you need for your people, but if you don't leave us this city, you're only hurting yourselves in the long run.
Peki iyi, halkınızın neye ihtiyacı varsa alın, ama bu şehri bize bırakmazsanız uzun vadede sadece kendinize zarar vereceksiniz.
No, but every other guest that stays in this hotel has the exact same problem, so, to make a long story short, the people that run the hotel, they call in a bunch of, you know, paranormal experts and stuff, and what do you think they found?
Hayır, ama bu otelde kalan diğer sakinler aynı sorundan müzdarip. Uzun lafın kısası, Oteli işletenler, bilirsin, bir avuç paranormal uzmanını oraya çağırmışlar, Ve bil bakalım uzmanlar orada ne bulmuşlar?
I'm sure it's unintentional, but that could screw you in the long run.
Eminim bilerek yapılmamıştır ama uzun vadede bu sizi batırır.
You can be cheap or you can be lucky but you can't be both. Not in the long run
Cimri ya da şanslı olabilirsin ama uzun vadede ikisi birden olamazsın.
I know it's hard, but... it's for your own good in the long run.
- Biliyorum zor, fakat bu uzun vadede senin iyiliğin için.
I have feelings for you, and everything's great right now, but I'm worried that it won't be enough in the long run.
Sana karşı bir şeyler hissettim, ve şimdi hepsi muhteşem, ama yetip yetmeyeceğini bilmiyorum bu uzun yolda.
Nature always wins in the long run, but... science owns today.
Uzun vadede doğa her zaman galip gelir ama bugünün sahibi bilimdir.
OHC is harder to build but it's more efficient in the long run.
Üstten eksantrik olanın imalâtı daha zor ama verimi daha iyi.