English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / But it's a lie

But it's a lie traducir turco

199 traducción paralela
That's a lie! Yeah, but if I tip off the customs and they look for it, I can print it, can't I?
Geleneksel kipan bile yok be.
And I guess I got to feel the same way, but, once in a while a fella's got to lie if it'll make it easier on someone else.
ve sanırım, Ayni şekilde hissettim... bir zamanlar, Yalan söylemekten başka bir... çaresi kalmayan bir adam için.
The radio and paper say...... it's a law to protect you girls, but they lie.
Radyo ve gazeteler kadınları korumak için diyorlar ama bu yalan.
And I answered you with truth, but I made it sound like a lie to deceive you.
Ben de gerçeği söylemiştim, ama seni aldatmak için yalanmış gibi gösterdim.
It's a lie but I'll do it.
Bu bir yalan ama bunu yapacağım.
- But that's a lie, isn't it?
- Ama bu bir yalan değil mi?
It's not a lie, but something made up, which is never exactly the truth, nor is it the opposite, but which, in any case, is separated from the real world by profoundly calculated approximations
Hayal değil ama biraz uydurmaca da var, Ki kesin gerçeklik demek değil, Ya da tersi de değil,
It's a lie, but it's sweet.
Yalan, ama tatlı.
Well, I did tell her I was the bank president, but I will be some day, so that's not really a lie, is it?
Bir keresinde banka başkanı olduğumu söylemiştim ama bir gün olacağım zaten, bu yalan sayılmaz, değil mi? - Ne yaptın bakalım?
I don't wanna put a crimp in your style but it's been 10 years since I had to go home and lie so I'm gonna pass.
Yaşam tarzına köstek olmak istemiyorum ama ben neredeyse 10 senedir eve gidip yalan söylemiyorum o yüzden benden pas, tamam mı?
But it's a lie.
Söyledikleri yalan.
But it's all based on a lie.
Fakat onların hepsi yalana dayanıyor.
A man cannot lie with his neighbor's wife but it detects him.
İnsan komşusunun karısıyla yatamaz, bu anında yakalar onu.
It's one thing to concoct a little white lie, but a supermodel...
Küçük bir yalan uydursa tamam da, süpermodelle birlikteydim diyor.
But that's a lie, isn't it?
Ama bu bir yalan, değil mi?
I will subject myself to these crazy treatments, And i keep telling myself that i'm doing everything i can, but it's a lie.
Bu çılgın deneylere kendimi kobay yapacağım ve kendime yapabildiğim her şeyi yaptığımı söyleyip duruyorum ama bu bir yalan.
Nice sentiment, but it's a lie.
Güzel düşünce, ama yalan
I know you've grown accustomed to the new ways, the authenticity and the relationship with nature, but it's a lie.
Biliyorum ki yeni tarza uyum sağladınız, samimiliği ve doğayla iletişimi sevdiniz, ama hepsi yalan.
Mr. Cody... Are you aware that the charge against Mr. Oliverowi, is not onely a complete lie, but that the judge, the plaintiff and every citizen here know it? Objection!
Bay Cody, davalı Bay Oliver'a yapılan suçlamanın yalan olduğunu... ve hakim ve mübaşir de dahil herkesin bunu bildiğinin farkında mısınız?
But that's no good if it's based on a lie.
Ama bunu yalan üstüne kurarak yapamam.
It's bad enough to lie to your family but how can you let these people think you're a healer? This is pure exploitation.
Peter, ailene yalan söylemen zaten yeterince fena... bir de nasıl herkese şifa veren biri olduğunu söylersin?
But it's a fact, in these life-threatening situations, human beings... lie.
Ama Hayati teHlikenin olduğu bu tür durumlarda insanlar yalan söyler.
He made me think I was giving myself to God and country, but it was all a lie.
Kendimi Tanrı'ya ve ülkeme adadığıma inanmamı sağladı ama hepsi bir yalanmış.
And you can call a lie whatever you want but it's still a no-good stinkin'lie.
Bir yalana ne isim verirseniz verin, o hala kokuşmuş bir yalandır.
Mr. Cody... Are you aware that the charge against Mr. Oliverowi, is not onely a complete lie, but that the judge, the plaintiff and every citizen here know it?
Bay Cody, davalı Bay Oliver'a yapılan suçlamanın yalan olduğunu... ve hakim ve mübaşir de dahil herkesin bunu bildiğinin farkında mısınız?
Well, I won't lie to you, it's been a tough day. But I have a very important call to make.
Salak nasıl olduğunuzu bilmek istiyor.
But it's based on a lie, Before I start this new life...
Ama başlamadan önce bir yalanı yok etmek zorundayım.
But if you're the lying worm you'll say what your truthful brother will say. But it'd be a lie.
Ama sen yalan söyleyen olsaydın doğruyu söyleyen kardeşinin vereceği cevabı yanlış olarak söyleyecektin.
It's a small lie, but now we're sure he's playing.
Küçük bir yalandır ve işimize yarıyor.
I told Johnny it was a crush, but that's a lie, okay?
Johnny'ye sana vurgun olduğumu söylemiştim ama yalandı çünkü bu aşkı çıkar sağlamak için kullanmak demekti ve seni asla kullanmak istemedim Claire.
But it's not a lie exactly.
Tam olarak yalan sayılmaz.
- That's what I thought, but it's a lie, a lie I tell you.
- Bende öyle düşünüyorum, ama o yalancı, size söylediğim yalancı.
But the pictures make the world seem beautiful... so the exhibition's reassuring, which makes it a lie.
Ancak resimler dünyanın güzel görünmesimi sağlıyor böylece bunu bir yalan haline getiren sergi endişeleri gideriyor.
But he's really good at taking the truth and making a lie out of it.
Ama doğrulardan yalan çıkarmak konusunda üzerine yok.
The city says it's clean but that's all a lie
Belediye temiz olduğunu söylüyor ama hepsi yalan.
Sounds like a good way to rationalise... but even though you can blow the lines, it's still a lie
İyi bir neden gibi gözüküyor ama nasıl düşünürsen düşün, yine de bir yalan...
It's scary, but it's funny, too. What I don't understand is how you can lie to a pastor in church. Well, mrs.
korkunç, ama aynı zamanda komik de... anlayamıyorum kilisede bir rahibe nasıl yalan söyleyebildiniz şey, bayan Forman, sizin rahip Dan'e yalan söylediğiniz zaman neydi?
If it's a lie, then we fight on that lie. But we gotta fight.
Yalan olsa bile o yalan için savaşmalıyız ama savaşmak zorundayız.
But it is not the inability to find out what is going on as much as a desire not to know about facts that may lie heavy on one's conscience that is responsible for this lack of awareness after all, the victims of whatever it is that goes on in all these awful places
Bu konunun farkında olunmamasının nedeni neler olduğunu ögrenememekten daha çok insanın vicdanına yük olabilecek gerçekleri öğrenmek istememekten geçiyor. - sonuç itibariyle bu berbat yerlerde olan bitenin kurbanı bizimle aynı grubun üyeleri değil.
Yeah, it's a dumb movie thing but what do you want me to do, lie about it?
Evet, bu filmlerle ilgili aptalca bir şey, ama ne yapmamı isterdiniz, yalan söylememi mi?
I mean I had a good time kicking your butt, I'm not gonna lie, but i-i-it's not about winning.
Seni yenmek çok hoştu, aksini iddia edemeyeceğim.
But it's a lie.
Düpedüz yalan.
- No, you walking void, it's a lie, but if she wakes up just tell her I'll be back in a bit.
Ben de gelmek istiyorum. - Saçmalama, bir yalan. Uyanırsa birazdan döneceğimi söylersin.
But it's a lie!
Bu doğru değil!
But he'd be crying out of sadness'cause it's a lie, maybe not.
Belki yalan olduğunu anladığı için ağlıyordu, belki de gerçekten.
You know, Amy, sometimes we tell a lie to protect the people we love, but it's still a lie, isn't it?
Biliyor musun Amy, sevdiklerimizi korumak için bazen yalan söyleriz. Ama onlar yine de yalandır değil mi?
So, it's okay to lie to House but not to a patient?
Yani, House'a yalan söylenmiş olacak, fakat hastaya değil.
But it turns out it was just a lie.
Meğerse hepsi bir yalanmış.
But it's also a lie.
Bu aynı zamanda da yalandır.
I mean, I don't mind working as a human lie detector, but it's been four nights in a row now, and, frankly, my family is starting to lose it.
Yani canlı yalan detektörü olarak çalışmaya aldırmıyorum. Ama üst üste dört gece oldu ve açıkçası ailem bundan zarar görmeye başladı.
I don't mind working as a human lie detector, but it's been four nights in a row now, and frankly, my family is starting to lose it.
Canlı yalan detektörü olarak çalışmaya aldırmıyorum. Ama ardı ardına dört gece oldu. Açıkçası evde ipler kopmaya başladı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]