But it's fun traducir turco
897 traducción paralela
Not as long as we're together, but... it's fun to plan ahead.
Beraber olduğumuz sürece etmez ama plan yapmak her zaman keyiflidir.
Immortality may be fun... but it's not fun enough to take the place of 100 % virtue... and three square meals a day. "'
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir ama % 100 erdem ve günde üç öğün yemeğin... yerini alacak kadar eğlenceli değil. "'
Yes, and it's very kind of you... but I don't have much fun.
Evet, ve çok da naziksiniz ama çok fazla eğlenemiyorum.
But it ain't so much fun when there's nobody to tell you you can't go in.
Fakat sana, suya girmemeni söyleyecek hiç kimse olmayınca çok fazla eğlenceli değil.
When it's for fun, it's alright. But living together... The young should stay with the young and the old with the old.
Maksat eğlence ise tamam ama... konu beraber yaşamak olunca... gençler gençlerle, yaşlılar da yaşlılarla olmalı.
- We don't have to be, but it's more fun.
- Gerekmez ama böyle daha zevkli.
I like a bit of fun, as the saying goes but when a bloke grabs you with nasty notions in his head it's time to put your foot down.
Biraz eğlenceyi severim, derler ya ama herifin biri kafasındaki fesatlıkla seni yakaladığında yumruğunu masaya vurma vakti gelmiş demektir.
But it wasn't much fun watching him go down.
Ama yere yığılışını görmek eğlenceli değildi.
- But it's loads of fun.
- Ama bu çok eğlenceli. Hayır, hayır, hayır!
Other times it's no fun at all but I got to be with her.
Bazen de hiç eğlenceli değil ama onunla beraber olmalıyım.
But we're so used to it. It's no fun at all
Ama biz buna alışığız, ilginç gelmiyor.
It's hard work but it's fun.
Zor iş ama eğlenceli.
We're like the seven-year itch to each other, but it's fun scratching.
Biz yedinci yıl krizi yaşıyor gibiyiz, bazen atışmak zevkli oluyor.
It's for poor children, or stupid children, or something... but it'll be fun.
Yoksul çocuklar mıydı yoksa aptal çocuklar yararına mıydı neydi ama çok zevkli olacağı kesin.
Yeah, well, I haven't bowled in years,... but it's a lot of fun, though.
Evet, yıllar var ki bowling oynamadım, ama buna rağmen çok eğlenceliydi.
Well, it's a little run-down, but a fella could have a lot of fun fixing it up if he didn't have anything else to do.
Şey, biraz harap. fakat bir kişi için onu onarıp ayağa kaldırmak eğlenceli olabilir, eğer yapacağı başka bir şey yoksa
But it's fun.
Ama çok eğlencelidir.
I mean, it's OK to be out here looking like a swamp rat, but in town, the kids will make fun of you.
Buradayken lağım faresi gibi dolaşmanın mahsuru yok ama şehirde çocuklar seninle dalga geçer.
Maybe it's not so much fun, but it's better.
Belki çok daha eğlenceli değil, ama daha iyi.
JAKE : But it's fun sometimes, particularly when you're their age.
Ama bazen eğlenceli olur, özellikle onların yaşında olduğunda.
But it's no fun to be in love. It hurts.
Ama bu sevgi yeterli olmuyor ve acı veriyor.
But it was still fun to imagine he might pay me a finder's fee.
Fakat bana bulduğum bilgiler için ödeme yapma ihtimalini düşünmek
A little nip now and then perhaps. But it's all in fun.
Belki biraz çimdik atar ama sırf eğlence olsun diye.
But it's no fun.
Bu hiç komik değil.
It's all hypothesis, of course, but fun to play around with.
Hepsi varsayım tabii ki de ama zevkli bir düşünce.
But it's after 10 o'clock that you can really have fun.
Ama eğlenebileceğin vakit saat 10'dan sonra başlıyor.
But we don't have to worry about food and it's fun there.
Ama oraya gittiğimizde yiyecek için endişelenmeyeceğiz ve hayat kolay orada.
Well, I hate to spoil the fun, but it's time for Master Joey's bath.
Evet dadı. Eğlencenizi bozduğum için üzgünüm, ama Küçük Bey'in banyo zamanı geldi.
It's no fun facing that, but that's the way things are.
Bununla yüzleşmek eğlenceli değildir ama hayat böyle.
But it is not true that we do what we do just for fun.
Ama yaptığımız şeyleri, sırf eğlence olsun diye yaptığımız kesinlikle doğru değil.
I went to the movies because I enjoyed it, but I had yet another reason, as I had quickly discovered that movie houses provided a refuge which was both fun and comfortable,
Sinemaya gidiyordum çünkü bundan keyif alıyordum ama başka bir sebebim daha vardı ki bunu keşfetmem uzun sürmedi. Öyle ki sinema binaları hem rahat hem de eğlenceliydi üstelik bir sığınak gibiydiler.
Obviously boxing must have its limits, but providing they're both perfectly fit I can see nothing wrong with one healthy man beating the living daylights out of a little schoolgirl ; it's quick and it's fun.
Boksun da sınırları olmalı, ama ikisi de zinde. Bu yüzden güçlü bir adamın bir kızı dövmesi yanlış değil. Hızlı ve eğlenceli.
Well, gentlemen, it's been fun, but I can't waste any more time.
Baylar, eğlenceliydi,... ama daha fazla zaman harcayamayız.
But until it comes, let's have some fun.
Ama o gelene kadar biraz eğlenebiliriz.
But it's fun!
Ama eğlenceli!
It was great fun but it was just one of those things
Belki ara sıra yine karşılaşırız Çok eğlenceliydi ama o da
Your visit was fun for five minutes but now it's enough.
Ziyaretin kısası makbuldür. Bu kadarı kafi.
It ain't much fun, but it's educational.
Eğlenceli değildir ama eğitici olur.
Howard, I know it's not fun to cut your script, but television is television.
Howard, biliyorum senaryonu kesmek hoş bir şey değil ama televizyonun işi bu.
Well, Chuck, it's been fun. But I've got a plane to catch and a story to write.
Neyse Chuck, çok eğlenceliydi ama yetişilecek bir uçak ve yazacak bir hikayem var.
- I don't know but if it's Pasha Nuri's lesson they're making fun of it.
Niye? Ha? Çıkar!
But this game requires no technique, just luck : It's no fun
Ama bu sefer başka bir oyun oynayacağız... hem şans hem teknik gerektirir!
I know I had fun playing with their tricks... but it's time to stop because we're leaving.
Numarlarını yaparken eğlendiğimi kabul ediyorum.. ama artık gitmeliyiz, artık bu numaralarına bir son vermelisin.
But it's all in fun You paid the money, wait and see
Herşey şakadan ibaret Parasını ödediniz, bekleyin ve görün - Bir film
I know, in the Bruckner household you eat it from a glass with six spices, and that's very original but no need to make fun of those unaccustomed to such originality.
Biliyorum ki siz Bruckner ev halkı onu tabaktan yersiniz altı parçaya ayırarak, ve bu da çok orijinal fakat bu alışılmamış orijinallikle alay etmeye de gerek yok.
It's not exactly the fast lane, but it's kind of fun.
Pek hareketli bir tatil olmaz ama zevkli geçer.
It was meant to be a fun kind of holiday, to sort out our marriage, but to be honest, it's been nothing but disaster since we set off.
Ama Diana ile evliliğimiz çözmek için. Eğlenceli bir tatil olması gerekiyordu. Ama dürüst olmak gerekirse, felakete dönüştü.
It's a fun place if you're with the right people, it really is, but I wasn't.
Doğru insanlarla gidersen eğlenceli yerdir ama iyi değildim.
We all like having fun, but it's even more fun when we can have safe fun.
Hepimiz eğlenmeyi seviyoruz ama güvenli eğlenceyi çok daha fazla severiz.
But that's why it'll be fun.
Zevki de burada zaten.
It's still there, but thanks to our Billiard Buddy Adaptor, it's more fun than ever.
Hâlâ orada ama Bilardo Uyarlayıcı sağolsun, her zamankinden daha eğlenceli.
but it's funny 23
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20