But it's not gonna work traducir turco
109 traducción paralela
But since primarily he's wedded to his work, he's not gonna be able to take it.
Ama artık işini de kaybettiğine göre, daha fazla zorluk çıkarmayacaktır.
Chief, I appreciate your help, but it's not gonna work out.
Şef, yardımınız için teşekkür ederim ama... -... bu böyle olmayacak. - Benim sözüm senettir!
[Sighs] You know I love you, but it's not gonna work out.
Seni sevdiğimi biliyorsun, ama böyle yürümeyecek.
- But it ´ s not gonna work.
- Ama işe yaramayacak.
But if that doesn't work, that doesn't work you can't give up... you gotta stand right up and gotta run to the window and yell,'Hey these floors are dirty as hell, and I'm not gonna take it anymore!
Eğer işe yaramazsa, yaramazsa pes edemezsiniz... Ayağa kalkmalısınız ve pencereye koşup bağırmalısınız,'Hey bu yerler acayip pis, ve daha fazla kaldıramayacağım!
Very convincing, but it's not gonna work this time.
Çok inandırıcı, ama bu sefer işe yaramayacak.
But it's not gonna work.
Ama aramızdaki bitecek.
But it's not gonna work.
Ama aramızdaki bitecek. Neden?
But it's not gonna work.
Ama işe yaramayacak.
I mean, it's working. It's working, but it's not gonna work, you know?
Yani yürüyor, tabii ki yürüyor ama böyle yürümeyecek anlıyor musun?
- But that's not how it's gonna work.
- Ama böyle olamaz.
But he's not even sure it's gonna work.
Ama o bile işe yarayacağından emin değil.
Nice try, but it's not gonna work.
İyi deneme fakat işe yaramayacak.
But it's not gonna work this time, mister, no matter what you say.
Ama bu sefer işe yaramayacak bayım, Ne söylersen söyle.
It's not like I thought this was gonna work out because I know nothing ever works out but I guess I just wanted to enjoy this for a little bit.
Bunun güzel biteceğini sanmıyordum zaten çünkü hiçbir şey güzel bitmez ama sanırım birazcık devam etmesini istemiştim.
I know you're trying to make me laugh but it's not gonna work.
Beni güldürmeye çalışıyorsun ama işe yaramaz.
But I'm not gonna let you take the company down Cuz It's my life's work
Ama şirketi batırmana izin vermeyeceğim. Çünkü bu hayatımın işi.
That act of yours was a whole lot of fun to watch, but you should know that it's not gonna work with me.
Yaptığın oyunculukları izlemek çok eğlenceliydi ama bilmen gerek ki benim üzerimde işe yaramaz.
- Okay, but it's not gonna work.
- Tamam ama bir işe yaramayacak.
Yeah, I actually think it's not gonna work out, but I'm pulling for you, Reub.
Aslında ben, Bu ilişkinin yürümeyeceğini düşünüyorum, Ama senin yanındayım,
Paige seems to think that if she crams enough family members down my throat that I'm gonna give in, but it's not gonna work, because nothing is working.
Hiçbir şey çalışıyor çünkü işe yaramayacak lt var boğazıma, ben pes edecek Paige o yeterli aile üyeleri crams eğer düşünüyor.
Okay, look, Mitch, I know you're in love with her, but it's not gonna work out.
tamam, bak, Mitch, biliyorum aşıksın ona, ama bu iş yürümez.
But I'm not sure if it's gonna work.
Ama işe yarar mı bilmiyorum.
Well, that's cute, Paige, but it's not gonna work.
Peki, bu sevimli, Paige, ama işe yaramayacak.
Look, Peter, I know what you're trying to do... but it's not gonna work.
Bak Peter, şu an yapmaya çalıştığın şey... işe yaramayacak.
But it's not gonna work for you anymore
Ama bu artık işe yaramıyor
But it doesn't matter, it's not gonna work.
Ama artık bir önemi kalmadı, işe yaramayacak.
But at this point, it looks like it's not gonna work out.
Ama şu aşamada, olmayacak gibi görünüyor.
But it's not gonna work.
Ama bu işe yaramayacak.
But, uh, it's just not gonna work.
Ama bu yürümeyecek.
But the tough guy act? It's not gonna work with being a father.
Ama bu sert tavırlar babalıkta işine yaramaz.
But it's not gonna work for me.
Çok teşekkür ediyorum, ama bu işime yaramaz.
I don't know what you're talking about, but it's not gonna work.
Neyden bahsettiğini bilmiyorum ama işe yaramayacak.
-... but it's not gonna work.
- Ama işe yaramayacak.
But you gotta close your eyes otherwise it's not gonna work.
Ama gözünü kapatmalısın, yoksa işe yaramaz.
I appreciate the fact you're trying to cheer me up, but it's not gonna work.
Beni neşelendirme çabalarını gerçekten takdir ediyorum ama işe yaramıyor.
He makes it work, but it's not gonna look too good in his casket.
Aslında olmuş, ama tabutunda çok da iyi gözükmeyecek.
Thanks, Fargas, but it's not gonna work.
Sağ ol Fargas, ama bir işe yaramaz.
It's a good chemistry, it really is, between you and him, but it's not gonna work.
İyi bir kimyanız var. Gerçekten. Ama işe yaramaz.
It's gonna take a little extra work. But why not try?
Ama neden denemeyelim ki?
I know, and I know you like to make trouble for your sister but it's not gonna work this time.
Biliyorum ve ablanın başına çorap örmeyi ne kadar sevdiğini de biliyorum ama bu sefer işe yaramayacak.
You're trying to push my buttons, but it's not gonna work.
Beni sinirlendirmeye çalışıyorsun ama başaramayacaksın.
But as you can see, it's not really gonna work out.
Ama gördüğün gibi, pek de işe yaramıyor.
He-He wasn't totally cool with it, but-but once he sees that you get to work and play as well, then it's not gonna be a problem.
Pek tamam dedi sayılmaz ama senin çalıştığını ve para kazandığını görünce bu, sorun olmayacaktır.
But I am not prepared... to get deeper into it and hoping it's gonna work out... and then two years down the line it's not gonna work out... and you guys have each other... and I'm alone again.
Fakat hazırlıklı değildim böylesine derinleşmesine ve bunun sürdürülmesine sonra iki yıl tamamen başarılı olamayacak. ve siz ikinizsiniz ben ise yine yalnızım.
I know what you're doing but it's not gonna work.
Ne yaptığını biliyorum, fakat işe yaramayacak.
You know, I think it's great That you want to work on yourself, But I'm not gonna wait around to see how things go.
Biliyor musun, kendinle ilgilenmeye başlaman harika ama bir kenarda bekleyip işlerin gidişatını izlemeyeceğim.
Blair, uh, I don't know what you're doing here, but whatever it is, it's not gonna work,'cause Jenny's already inside.
Blair, burada ne yapıyorsun bilmiyorum ama, her ne yapıyorsan yap, işine yaramayacak..... çünkü, Jenny zaten içeride.
Now, we've got a beautiful home and kids who actually seem to like it so far, but it's not gonna work until you understand that you are not just a cop.
Şimdi ise güzel bir evimiz var ve şu ana kadar çocuklar onu sevmiş görünüyorlar ama sadece bir polis olmadığını anlayana kadar bu iş yürümeyecek.
But it's not gonna work, whatever it is.
Ama her neyse işe yaramayacak.
You may be able to talk the brain surgeons you pick up into doing whatever you want, but it's not gonna work on us.
Bulduğun beyin cerrahlarıyla istediğini yaptırmanın yollarını konuşmuş olabilirsin ama bizde işlemez bu.