But it wasn't your fault traducir turco
49 traducción paralela
It wasn't your fault, but you didn't get that love.
Sizin suçunuz yoktu ama bu sevgiyi görmediniz.
It wasn't your fault... but I'm going to drive more carefully from now on.
Senin hatan değildi ama bundan sonra daha dikkatli kullanacağım.
Fanducci in'68 and Smith in'72, but it wasn't your fault.
1968'de Fanducci ve 1972'de Smith. Ama sizin hatanız değilmiş.
I understand how you feel, Felix. But it wasn't your fault.
Felix nasıl hissettiğini anlıyorum ama bu senin hatan değildi.
NO, BUT I'M SURE IT WASN'T YOUR FAULT.
Hayır, ama eminim ki sizin hatanız değil.
What happened was a tragedy, yes but it wasn't your fault and it wasn't mine.
Bir trajedi yaşandı ama bu ne senin, ne de benim hatam değildi.
But try to understand, it wasn't your fault.
Ama bunun senin hatan olmadığını anlamalısın.
- But it wasn't your fault.
- Ama senin hatan değildi.
Look, I don't wanna be a hard-on about this, and I know it wasn't your fault, but I just thought it was fair to tell you that Gilbert and I will be submitting this to the league
Bak, bu olayı yokuşa sümek istemiyorum. Ve, senin hatan olmadığını biliyorum... Ama, sana söylemenin doğru olacağını düşündüm,
But it wasn't your fault!
Ama senin suçun değildi!
But it also wasn't your fault.
Ama aynı zamanda senin hatan da değildi.
But I know it wasn't totally your fault because you're not well.
Bunun tamamen senin hatan olmadığını biliyorum. Çünkü sen iyi değilsin.
But it wasn't your fault.
Ama senin hatan değil.
look, i don't want to be a hard-on about this, and i know it wasn't your fault, but i just thought it was fair to tell you that gilbert and i will be submitting this to the league
Bu konuyu uzatmak istemiyorum ve hatalının sen olmadığını biliyorum. Sadece sana söylemem iyi olacak.
Yeah, but it wasn't your fault.
Ama olanlar senin suçun değildi.
But I need you to know it wasn't your fault I left, never came back.
Ama şunu bilmelisin seni terk edip bir daha hiç geri gelmemem senin suçun değildi.
And I know it wasn't your fault, but it happened.
Senin hatan olmadığını da biliyorum, ama oldu bir kere.
But it wasn't your fault.
Ama senin hatan değildi.
If you decide it's too much, no one would fault you. But if I'm not mistaken, your mother wasn't much older than you when she took the throne.
Tahtın sana çok ağır geleceğini düşünüyorsan kimse seni suçlamayacaktır fakat yanılmıyorsam annen tahtı devraldığında senin şu anki yaşından çok büyük değildi.
But it wasn't your fault though.
Ama bu senin hatan değildi.
But we couldn't let you say that it was your fault when it wasn't.
Ama suçu üstlenmene izin veremeyiz.
But no matter what you believe... it wasn't your fault.
Fakat inandığın şey sorun değil. Çünkü bu senin hatan değildi.
Ryan, I know you feel bad about how I died, but it wasn't your fault.
Ryan, ölümüme mahvolduğunu biliyorum, ama senin hatan değildi.
I know you feel responsible for her death, but it wasn't your fault.
Ölümünden sorumlu hissettiğini biliyorum ama bu senin hatan değildi.
Of course it wasn't your fault, but you should have stayed with your children.
Tabii ki bu senin hatan değildi, fakat çocuklarınla kalmalıydın.
Hetty, I'm sorry about what happened to your Jaguar, but it wasn't my fault.
Hetty, Jaguar'ına olanlara üzüldüm ama benim hatam değildi.
But it wasn't your fault.
Ama senin suçun değildi.
Yeah, but yesterday- - it wasn't all your fault.
evet, fakat dün- - tamamiyle senin suçun değildi.
I'm not sure why, but it wasn't your fault.
Nedenini bilmiyorum ama senin hatan değil.
No, it wasn't honest and it wasn't a mistake, but don't worry about it, I can tell it wasn't your fault, so we'll forget about it, shall we?
Hayır, biliyordu ve hata da değildi. Ama merak etme, senin suçun olmadığını görebiliyorum Bay Molesley. O yüzden bunu unutalım, olur mu?
But it wasn't your fault, was it?
- Evet, ama senin hatan değildi, değil mi?
But it wasn't your fault.
Ama bu senin suçun değildi.
What happened was terrible, but it wasn't your fault.
Yaşanan olay çok korkunç fakat bu senin suçun değildi.
But it wasn't your fault.
- Senin suçun değildi.
I get how hard it must have been to see your parents fighting when you were kids, even harder to watch them split up, but it wasn't your fault.
Ne kadar zor olmalı çocukluğunda annenle babanı kavga ederken görmek, hatta onların ayrıldığını görmek daha zordur, ama bu senin suçun değildi.
- But if it wasn't your fault...
- Ama senin hatan değilmiş.
But it wasn't your fault.
- Ama senin suçun değildi ki.
She knew that it wasn't Hyun Wook's fault, and she also knew she wasn't being fair... but your mother told Hyun Wook that she still didn't want to forgive him.
Hyun Wook'un hatası olmadığı ve yaşananların adil olmağını biliyordu ama annen Hyun Wook'a kızının onu asla affetmeyeceğini söyledi.
Bottles of drink, so... yes, it looks like an overdose, but there's no way to be certain of anything, at this stage, except that it wasn't your fault.
Şişelerce içki vardı evet... Aşırı doz gibi görünse de ortada kesin bir şey yok. Şu durum senin hatan değildi.
- But it wasn't your fault.
Ama senin suçun değildi.
But it happened, and it wasn't your fault.
Ama olan oldu ve bu senin hatan değildi.
Who knows what you had to do to survive after that but the point is, it wasn't your fault.
Kim bilir oradan çıktıktan sonra hayatta kalabilmek için neler yaptın ama asıl nokta, tüm bunlar senin suçun değildi.
But you weren't well, it wasn't your fault.
Ama iyi değildin, bu senin hatan değildi.
I know it's difficult for you Hardy to understand, but some things are out of your control. This wasn't your fault.
Siz Hardy'ler için bunu anlamanın zor olduğunu biliyorum ama her şeyi kontrol edemezsiniz.
But it wasn't your fault, Burls.
Ama senin hatan değil, Burls.
I'm sorry I'm sorry I'm sorry that I yield it wasn't your fault that I almost got killed but now you're leaving then you won't get all right I will go just stop
Affet beni Affet beni Bağırdığım için affet beni Senin suçun değil di az kalsın ölüp gitmen.. Durr!
But it wasn't your fault, okay?
Ama bunlar senin suçun değildi.