But thank you very much traducir turco
213 traducción paralela
I don't know who you are, but thank you very much.
Kim olduğunuzu bilmiyorum, ama çok teşekkür ederim.
Well, I admit it would be more convenient but thank you very much, Mr Kingston.
Daha uygun olacağını kabul ediyorum. Çok teşekkür ederim, Bay Kingston.
I'm afraid I'll have to pass, but thank you very much.
Maalesef teklifini geri çevirmek zorundayım. Çok sağ ol.
This guy, he's the best, and it wouldn't be such a good fight, but thank you very much.
Bu adam en iyisi. Ben iyi bir boksör olamam. Ama çok teşekkürler, bilirsin?
But thank you very much.
Çok teşekkürler.
But thank you very much for asking.
Fakat sorduğun için çok teşekkür ederim.
Thank you very much, madam, but I'm working.
Çok teşekkür ederim bayan, ancak görevdeyim.
Thank you very much, but I shall leave like anyone else.
Çok teşekkür ederim, ama farklı yerden çıkmayacağım.
Thank you very much. I'd love to go to the circus... but you better keep your tickets because I'm busy tonight.
Çok sağ olun, sirke gitmeyi çok isterdim ama davetiyeniz sizde kalsın çünkü bu gece başka işim var.
- Thank you very much, but...
- Çok teşekkürler fakat...
Thank you very much, but... my grandmother had the happiest life of any woman ever... because she went back to Danny.
Çok teşekkür ederim, ama büyükannem çok mutlu bir yaşam sürdü çünkü Danny'ye geri döndü. Anlıyor musunuz?
Thank you so very much. There's certainly enough milk in it, but still, it'll be refreshing.
Sütü biraz bol olmuş, ama yine de ferahlatıcı olacak.
Thank you very much, but I have to see a friend uptown.
Çok teşekkür ederim Bayan St James, ama bir arkadaşımı görmeliyim.
I thank you very much, but now bring a champagne, hurry up.
Şampanya getiriver! Bu mutlu haberi kutlayalım!
Oh, uh, tell her thank you very much but I'm just passing through.
Ona teşekkürlerimi iletin ama ben, sadece buradan geçiyordum.
I don't very much anyway, but thank you.
Ben iyiyim, yine de teşekkürler.
Well, thank you very much, but could we make it some other time?
Sağ olun ama bunu başka bir zaman yapabilir miyiz?
Thank you very much, but I'll be all right.
Çok teşekkür ederim ama ben iyiyim.
- Thank you very much. But Ayako... she said she don't wanna marry yet.
Çok naziksiniz, ama Ayako henüz evlenmek istemiyor.
We'll go halves, OK? Thank you very much, but I have quite enough to pay for this.
Çok sağol, ama bunu ödeyecek param var.
Thank you very much, but personally, I don't need a thing.
Çok teşekkür ederim. Ancak kişisel olarak bir ihtiyacım yok.
I thank you very much, but I don't need any help, thank you.
Çok teşekkür ederim ama yardıma ihtiyacım yok. Teşekkür ederim.
Well, thank you, Mr Sylvester, but he's a big boy now, and I like him... very much.
Sağ olun Bay Sylvester ama Johnny koca adam ve ben onu seviyorum hem de çok.
Oh, well, thank you very much, but, you know, we haven't met as yet.
Çok teşekkür ederim ama henüz tanışmadık.
Well, thank you very much, but me wife and I don't take much to the high places.
Çok teşekkürler ama karım ve ben, yüksek yerlerden pek hoşlanmayız.
Gentlemen... I thank you very much for your kind offer, but you must know that I came to Galaxy not to join the organization but to destroy it.
Beyler, nazik teklifiniz için çok teşekkür ederim, ancak şunu bilmelisiniz ki, ben GALAXY'YE katılmaya değil, yok etmeye geldim.
Thank you very much for this afternoon, George, but, um...
Bu akşamüstü için çok teşekkür ederim ama pek işe yaramadı galiba.
Thank you very much, but I must be going.
Çok teşekkürler. Gitmeliyim.
No, Alphonse. I thank you very much for your concern for me... but what you have heard is not true.
Hayır, Alphonse. benim için endişelendiğin için teşekkür ederim...
Thank you very much, but we don't deserve that chocolate for this.
Çok teşekkürler, ama biz o çikolatayı hak etmedik.
Thank you very much but I don't need it now
Çok teşşekkür ederim ama şimdi istemiyorum
I'm sorry, you didn't actually get my occupation, but you did win $ 10 and I want to thank you very much.
Üzgünüm, aslında mesleğimi bulamadınız ama 10 dolar kazandınız. Ve size çok teşekkür ediyorum.
Thank you very much for everything, but I'm leaving.
Her şey için çok teşekkürler, ama ben gidiyorum.
Ah. Thank you very much. But I'm in no mood for that.
- Ah, çok teşekkür ederim moralim yerinde değil, özür dilerim.
Thank you very much but why would I want to bring Burke on your birthday?
Teşekkürler... ama neden Burke'ün de bizimle gelmesini isteyeyim?
No, thank you very much Mrs. Mac, but I just have no appetite.
Tesekkurler, Bayan Mac, ama istahim yok.
Oh, thank you very much, but I don't think I could dance that any more. No.
- Adelaide, çok teşekkürler ama artık o kadar dans edebileceğimi sanmıyorum.
Thank you very much, but- -
- Sağ olun kalsın, ama...
- Well, thank you very much, Molly, but not the worst it has happened to me.
- Üzgünüm. - Teşekkürler, Molly, Fakat başıma gelen en kötü şey değil.
Well, thank you very much, but I thought that these travel arrangements had been made.
Çok teşekkürler ama yolculuk planımın ayarlandığını düşünüyordum.
Nothing so far, but I think we're on top of the situation. Thank you very much.
Şu ana kadar yok ama işin üzerindeyiz.
But please, please, don't call anybody. And thank you... thank you very much for coming.
Ama lütfen kimseyi aramayın ve geldiğiniz için çok teşekkür ederim.
Thank you very much, Reverend Mother, but I don't think you have that much time.
Çok teşekkürler Başrahibe ama o kadar zamanınız olduğunu sanmıyorum.
Thank you very much but...
Geç kaldım. - Çok teşekkür ederim ama, işim var.
Thank you very much for the very attractive offer, but I'm not interested.
Bu çok çekici teklif için teşekkür ederim ama ilgilenmiyorum.
Thank you very much. I had a woman who used to come in here about once a week but I had to fire her. lt didn't pan out.
Eskiden haftada bir temizlikçi kadın geliyordu ama kovdum. Teşekkürler. İşe yaramıyordu.
Thank you very much but... we're a little busy now, as you can see.
Çok teşekkür ederim ama şu an gördüğünüz üzere biraz yoğunuz.
Thank you very, very much for forgiving me, but I don't forgive you.
Beni affettiğin için çok sağ ol ama ben seni affetmiyorum.
Thank you very much. But how did they know I'd come here?
Ne düşünüyor bu adam?
Thank you very much, mademoiselle, but essentially Hercule Poirot is, uh, a man of peace.
Çok teşekkür ederim, Matmazel. Ama Hercule Poirot, barıştan yanadır.
Daniel-san, thank you very much, but cannot accept.
Daniel-san çok teşekkür ederim ama kabul edemem.