But what's done is done traducir turco
111 traducción paralela
But... if Tae Gong Shil is saying that she herself is what she's really afraid of... then the only thing President Joo can do... is to take a step back and watch her as he waits for her like I've done.
Ama Tae Gong Shil'in en çok korktuğu şey kendisiyse Başkan Joo'nun da onu uzaktan izleyip beklemekten başka çaresi yok.
I don't know what's in their crazy heads or what their scheme is... but killing me right away isn't part of it, or they'd have done that by now.
Kafalarından ne geçiyor ya da ne planlıyorlar bilmiyorum. Ama beni öldürmek isteselerdi, çoktan öldürmüşlerdi.
But what's done is done.
Olan oldu.
What he's done may seem wrong but he is Roger Korby.
Yaptığı her ne kadar yanlış da gözükse, o Roger Korby.
I don't know whether to scold you or thank you, but what's done is done.
Azarlayayım mı, yoksa teşekkür mü edeyim bilmem, ama olan oldu işte.
If I seem unduly emotional about this, it's because Joseph Fraunhofer is about to do what Isaac Newton could've done, but didn't.
Eğer bu konuda aşırı duygusal görünüyorsam, bunun sebebi Isaac Newton'un yapabilecekken yapmadığı şeyi Joseph Fraunhofer'ın başarmak üzere oluşudur.
But no matter where or when there was fighting to be done it has always been the calm leadership of the officer class that has made the British Army what it is.
Ama, nerede veya ne zaman bir savaş çıkarsa çıksın... İngiliz Ordusu'nu İngiliz Ordusu yapan, her zaman için... subay sınıfının soğukkanlı liderliği olmuştur.
And what's he done since this whole thing started but hang is face out?
O sadece büyük laflar eder.
The ex-owner is now into conceptual art... another good money move... but what he's done thusly is left behind a gold mine.
Eski sahibi kavramsal sanata merak sardı. O da iyi bir yatırım aslında ama geride bir altın madeni bıraktı resmen.
We all make mistakes, but what's done is done.
Hepimiz hata yaparız ama artık olan oldu.
But then again, what's done is done, right?
Diğer taraftan, olan oldu değil mi?
But what's done is done.
Ama olan olmuş.
I wandered into a Junior Camper recruitment center, but what's done is done.
Genç Kampı kayır merkezine doğru amaçsızca yürüdüm, sonra da olan oldu.
- But what's done is done.
- Ama olan olmuş.
I know this has been a difficult time for you... that you would have never chosen to become a solid... but what's done is done.
Biliyorum, zor bir zaman olacak senin için... Katı halde olmayı asla sen sen seçmedin... ama ne olduysa oldu.
We're very grateful for everything you've done but my daughter's happiness is what's most important to me.
Bizim için yaptığınız her şeye minnettarız, başrahibe. Ama kızımın mutluluğu benim için her şeyden önce gelir.
What I do with my own life is one thing, but to know that I have condemned my mother... that because of what I've done, she's... I appreciate what you're trying to say, B'Elanna,
Kendi hayatımla yaptığım şey doğrudur, ama annemi mahkum ettiğimi bilmek... çünkü benim yaptığım şeyler onu...
But what's done is done!
Ama olmuşla ölmüşe çare yok!
I like him too, but what's done is done.
Onu ben de seviyorum, ama olan oldu.
I mean, Grace is my friend and it's not that I don't appreciate what she's done but enough is enough
Grace benim arkadaşım ve yaptıklarını göz ardı edemem ama bıktım artık.
What's done is done. But, sir, I didn't actually do- -
- Ben aslında bir şey yapmadım...
Child, I don't know what the Lord's plan is for you, But it ain't getting the crop in, Or you'd have done that last year.
Oğlum, Tanrı'nın alın yazında ne yazdığını bilmiyoruz ama ekini ekmek değil ki bunu geçen yıl yapmış olman gerekiyordu.
But it takes you by surprise because what seems simple with this man is suddenly translated into something so eloquent and elegant and absolutely horrendous behavior, but it's done absolutely beautifully.
Çünkü bu adam için çok basit olan bir şey ansızın çok şiirsel ve zarif, ama aynı ölçüde dehşet veren bir şeye dönüşür. Ama seyirciyi şaşırtır. Ama mükemmel oynanmıştır.
Lana I know this is hard to understand but when a grown man gets himself involved with a 14 year girl he's not a good guy and there are the laws against what he's done to you.
Lana, bunun anlaşılması zor bir şey olduğunun farkındayım. Ama 14 yaşındaki bir kızla ilişki kuran yetişkin bir erkek iyi biri değildir. Sana yaptığı şeyi yasaklayan kanunlar var.
Um... if there's something I've done that's upset you or I've said something that's given you, given you an idea, I don't know what it is, I don't know what it is, but whatever it is, I'm sorry.
Eğer seni rahatsız edecek bir şey yaptıysam ya da sana ne olduğunu bilmediğim herhangi bir şey düşündürttüysem özür dilerim.
But tell him this - if he does that, if he breaks this story, then all he'll have done is make damn sure that Zoe goes to jail, because that's what would happen.
Fakat ona şunu da söyle,... bunu yaparsa, bu hikayeyi ortaya çıkarırsa,... tek yapacağı şey Zoe'nin hapse girmesini sağlamak olacaktır. Çünkü olacak olan bu. İstediği bu mu?
The blood is gone, but her guilt and remorse for what she's done will never wash away.
Kan kaybolur, ama yaptığı şeyden duyduğu suçluluk ve pişmanlık asla temizlenemez.
I regret it. But what's done is done.
Pişman oldum, fakat olan oldu.
Where it's real nice and stuff and people love it, but when they're done, what's left over is pretty ugly.
Başta güzel, tatlı ve lezzetlidir. Ama bittiğinde geriye kalan şey çirkindir.
But the thing is... Terry could never have done what she said he did.
Ama Terry o kızın yaptığını söylediği şeyi asla yapmış olamaz.
but... what's done is done.
Ama olan oldu.
but what's important, something is done in a way that is confortable, not with signifant risk and one that bring for them both the actual satisfaction because the man supports his weight on his arms and being a big guy, you can't be there so long
Birçok cesaret kırıcı etmene rağmen... önemli olan seksi doğru şekilde yapmak. Bu kesinlikle rahat ve hiçbir risk içermiyor... ve çiftlerde tam tatmini sağlıyor, Çünkü kollarımla ağırlığı dengeliyorum.
Look, I don't know who this guy is or what he's done, but he's definitely not worth all this trouble.
Bu adamı tanımıyorum ya da ne yaptığını bilmiyorum ama bu uğraşlara değecek biri değil.
And I'm sorry, but what's done is done.
Ve bunun için üzgünüm, ama olan oldu.
You know, I was really trying to avoid the whole obvious butting of heads thing but for all intensive purposes, your job here is done, and regardless of what you think of me,
Bu sidik yarışına girmemek için senin bütün bu yoğun amaçlarınla çok uğraştım. Ve senin buradaki işin bitti, sen pek öyle düşünmesen de, Mendez gibi adamları tanıyorum.
- But what's done is done.
- Ama olan oldu.
But what you're gonna find, Don, is that when the rush is over and you're done patting yourself on the back and there's no one left to tell the story to, you'll be just as alone as you are now.
Ama bulup bulacağın şu ki, Don, koşuşturmaca sona erip kendi sırtını sıvazlamayı bıraktığında, hikâyeyi anlatacak kimse de kalmadığında şu an olduğun kadar yalnız olacaksın.
Maybe I did something I shouldn't have, but... what's done is done.
Belki yapmamam gereken bir şey yaptım ama olan oldu.
But killing Reilly. ... is a killing against Jesus the Lord who died for us and his will got to be done'gainst the man what done this wrong.
Ama Reilly'yi öldürmen bizim için ölen İsa'ya karşı gelmektir ve emirleri doğrultusunda yanlış yapan adama cezası verilmelidir.
But you know what really upsets me is that the boyfriend's still out there probably buying more bracelets as we speak. Perhaps there's something to be done about that.
Belki yardım etmediği için de suçlayabiliriz ama benim asıl canımı sıkan erkek arkadaşının serbest olması ve belki de şimdi yeni bilezikler alıyordur.
I don't know, but if it turns out that's what it is, and I haven't done anything, they could die quickly.
Bilmiyorum ama eğer öyle olduğu ortaya çıkarsa ve ben hiçbir şey yapmamışsam çok çabuk ölebilirler. Bilmiyorsun.
{ What I'm doing, Ann, is } I'm trying to tell you that I've done some stuff that I'm not very proud of, and I like you, so I would rather you not find out about this from anyone but me.
Geçmişimde, yapmış olmaktan pek de gurur duymadığım şeyler var ve senden hoşlanıyorum o yüzden bunları başkasından değil de benden duymanı isterim.
Look, I'm sorry to D-block you, man, but what's done is... is done.
Sana engel olduğum için özür dilerim dostum. Ama olan oldu.
I'm sorry, stan, but what's done is done.
Üzgünüm Stan, olan oldu.
But, you know, what's done is done.
Ama, biliyorsun, ne yapılır bitti.
Emmett, you may think what I've done is wrong, but what you're doing is against God.
Emmett, yaptıklarımın yanlış olduğunu düşünüyor olabilirsin. Ama bu yaptığın Tanrı'ya karşı gelmek.
I appreciate what you done for me, but that's as far as it goes.
Benim için yaptıklarına minnettarım ama bu iş buraya kadar.
I'm just saying, it's one thing to write code, but... what Zoe's done here is...
Diyorum ki, kod yazmak önemli bir şeydir ama Zoe'nin burada yatıkları...
I know, but what's done is done.
Biliyorum ama, artık olan oldu.
You both like to win. Winning's great, but if I've done my best, I usually feel good about the outcome, no matter what it is.
Kazanmak iyidir, ama elimden geleni yaptıysam sonuç ne olursa olsun, mutlu oluyorum.
And he might have done it to Jeff, but I can't say what it is.
Bunu Jeff'e yapmış olabilir, ama ne olduğunu söyleyemem.