But you don't know me traducir turco
3,097 traducción paralela
My son has been shot, and I've heard other gunfire, and I don't know what's happening, but can you please just let me see my son?
Oğlum vuruldu, ve başka silah sesleri de duydum... Neler olduğunu bilmiyorum ama... Lütfen oğlumu görmeme izin ver.
- I know you don't want to talk to me about Amy, and I totally understand, but, um, Hank, not your guy, I don't think.
- Benimle Amy hakkında konuşmak istemediğini biliyorum, ve kesinlikle anlıyorum, ama, aa, Hank, senin adamın değil, sanmıyorum.
I don't want to sound cold, but you know me.
Ama bilirsiniz beni acımasız değilimdir.
- So what? You saved my life. I know that, but I still don't know how or why, and until you tell me, I might as well still be wearing that freaking orange jumpsuit.
Hayatımı kurtardığının farkındayım ama bunu neden ve nasıl yaptığını hâlâ anlamıyorum.
I know you hate me. I know you don't even want to be in the same room with me, but somewhere in here... Is a girl you got under the blanket with on Oregon street.
Benden nefret ettiğini benimle aynı odada bile olmak istemediğini biliyorum ama Morgan Caddesi'ndeki evde, battaniyenin altında birlikte yattığın kız hâlâ içimde bir yerlerde.
Look, I know you don't know me from Adam, but I want to take care of you.
Bak, beni Adem'den beri tanımıyorsun biliyorum ama sana göz kulak olmak istiyorum.
And I don't know about you, but that's not okay with me.
Sizi bilmem ama ben buna katılmıyorum.
F, I'm sorry I was so drunk last night... but thank you for being nice to me, which I know you were, even though I don't remember it.
F, dün gece çok sarhoş olduğum için kusura bakma ama benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim,... her ne kadar hatırlamasam da sen olduğunu biliyorum.
You don't know me, but I just want to say amazing job today.
Beni tanımıyorsunuz. Bugün harika bir iş çıkardığınızı söylemek istedim.
I don't know, but I look forward to you showing me.
Şu an için bilmiyorum. Ama bunu gerçekleştireceğinden eminim.
I guess when I dreamt about the man that I loved proposing to me, I think I might have thought I would feel something that I'd never felt before, but you know, it's just the house and I-I don't know...
Yani hep hayalini kurduğumda aşık olduğum adam bana evlenme teklif ettiği zaman daha önce hiç hissetmediğim şeyleri hissedeceğimi düşünürdüm, bilirsin.
Not directly. I know he thought she was a threat, but... And you don't think you should've told me that?
Biliyorum ki onun bir tehdit olduğunu düşündü, fakat... ve sen bunu bana söylemeyi düşünmüyordun?
You don't know the situation between me and Gates, but he does.
Benle Gates arasındaki durumu bilmiyorsun, ama o biliyor.
I know, but don't tell me that you don't have feelings, because you and I both know that it's not true.
Dur. Sakın bana, hiçbir şey hissetmiyorum deme. Çünkü ikimizde biliyoruz ki bu doğru değil.
I don't know what my father's told you, but let me assure you,
Babam sana ne dedi bilmiyorum ama sana garanti veriyorum ki,
Don't know why you guys couldn't have just told me that, but... fine.
Bunu neden daha önce söylemediniz anlamadım ama, tamam.
I don't know how to properly communicate this to you guys if you haven't heard me yet, but all of Brooklyn and two-thirds of Manhattan will be here.
Tekrar tekrar söylememe rağmen, hala anlamadıysanız tekrarlayayım. Brooklyn'nin tamamı ve Manhattan'ın üçte ikisi bu gece burada olacak.
But you don't really know me, do you?
Ama beni çok iyi tanımıyorsun değil mi?
I don't know if you can hear me, but... I'm sorry.
Beni duyuyor musun bilmiyorum ama özür dilerim.
I know you're struggling with a lot of feelings, but that doesn't mean you don't have to listen to me.
Bir çok duyguyla baş ediyorsun biliyorum ama beni dinlemek durumundasın. Ben senin babanım.
I know that most of you don't agree with me on this, but I'm going to fight very hard to change your minds, and until then, I will take this censure, and I will wear it proudly, like a badge of honor.
Biliyorum, pek çoğunuz bana bu konuda katılmıyor fakat fikrinizi değiştirmek için en sert şekilde savaşacağım. Ve o zamana kadar, bu kınamayı alacağım şeref nişanı gibi üstümde gururla taşıyacağım.
Listen to me, I don't know what you've heard, but I can explain it all.
Beni dinle. Ne duydun bilmiyorum ama hepsini açıklayabilirim.
I don't know if you believe in love at first sight, but that was it for me.
İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem... -... ama bana öyle olmuştu.
I know you don't mean to hurt me, but...
Beni incitmeye çalışmadığını biliyorum ama...
I don't know, but something tells me that you didn't ask me here to talk about your mom.
İçimden bir ses buraya annenden konuşmak için gelmediğini söylüyor.
I don't know why he's here, but you better come with me.
Neden burada bilmiyorum ama benimle birlikte gelsen iyi olur.
Well, I don't know why he's here, but you better come with me.
Neden burada bilmiyorum ama benimle birlikte gelsen iyi olur.
I don't know who you are, but I owe you a beer. You don't owe me a thing.
Kim olduğunu bilmiyorum ama sana bir bira borcum var.
I know, but you love me, don't you?
Biliyorum ama sen beni seviyorsun, değil mi?
I don't know if you heard me, but one of your agents has been murdered.
Dediğimi duydunuz mu bilmiyorum ama ajanlarınızdan biri öldürüldü.
But you know what? You don't see me dropping everything for some guy. ( phone rings )
Ame ne var biliyor musun? Aman tanrım, bu o!
You don't know me, but I was hoping you could help me.
Beni tanımıyorsunuz ama bana yardım edebileceğinizi umuyorum.
I don't know if you believe me or not. But you're my miracle.
Neye inanıp inanmadığını bilmiyorum ama sen benim mucizemsin.
you think you want to know, but trust me, you don't really want to know.
Bilmek istediğini sanarsın ama güven bana Gerçekten bilmek istemezsin.
I know you don't like me being on this side but it's all right when Jamie's here, right?
Bu tarafa gelmem hoşuna gitmiyor ama Jamie'yleyken sıkıntı yok, değil mi?
It's frustrating for me, too, and I don't want to miss our phone dates but, you know, this-this could be a career for me.
Benim için de can sıkıcı. Telefon görüşmelerimizi kaçırmak istemiyorum ama bu kariyerim olabilir.
You know, I don't really know what's going to happen between us but..., I know that you used to be the guy who would make me feel like the most special girl in the whole world, and it doesn't feel that way anymore.
İleride aramız nasıl olacak hiç bilmiyorum ama dünyadaki en özel kız benmişim gibi hissetmemi sağlayan kişiydin bir zamanlar.
I don't know, but why do I think that you won't hesitate to tell me?
Bilmiyorum ama neden bana söylemekten hiç çekinmeyeceğini düşünüyorum acaba?
I want to believe that, and I know I don't want to hurt you, but everything inside of me is telling me to drive this stake through your heart.
Buna ben de inanmak istiyorum ve seni incitmek istemediğimi biliyorum ama içimdeki her his bana bu kazığı kalbine geçirmemi söylüyor.
I know you hate me, and I know you don't even wanna be in the same room with me, but you have to forgive me.
Benden nefret ettiğini benimle aynı odada bile olmak istemediğini biliyorum ama beni affetmek zorundasın.
I don't know, but you must know, seeing as you've told her everything about me.
Bilmiyorum, ama illa bilmen gerekiyorsa, benim hakkımda her şeyi anlatmışa benziyorsun.
I'd bring you with me, but all the other married guys'wives don't even know they're there.
Seni de götürürdüm ama kimsenin karısı, adamların orada olduğunu bile bilmiyor.
Even if I begged you like this? Huh? I don't know if that works on other people or not but there's no way that's going to work on me.
Sana yalvarıyorum. bu numaralar bana sökmez.
You know how much I don't like ultimatums, but I'm afraid Chuck has left me no choice.
Ültimatom vermeyi sevmediğimi bilirsin, ama Chuck bana başka bir seçenek bırakmadı.
No, I-I totally get that, and, you know, I don't want to sound judgmental, but she scares the living crap out of me.
Seni anlıyorum, ayrıca bilmeni isterim ki seni yargılamak da değil amacım ama o karı çok fena ödümü kopartıyor.
Look, I don't know how it is for you, but for me, it's just getting a lot worse.
Senin için nasıl bilmiyorum ama benim için benim için durum iyice kötüye gidiyor.
I don't know how you'll take this kind of speech in this situation, and you probably wouldn't believe me no matter what I say, but.... You're really beautiful today.
Bu durumda böyle bir konuşmayı nasıl karşılarsın bilmiyorum ve ne dersem diyeyim büyük ihtimalle inanmayacaksın ama bugün valla billa çok güzelsin.
I don't know about other people, but you have no right to criticize me.
Hey, başkaları neyse de, senin beni eleştirmeye hiç hakkın yok.
He blames me for a lot of things, and I don't know how you're gonna take this, but I think he may have had something to do with my mother's death.
Bir sürü şey için beni suçluyor ve bunu nasıl karşılarsın bilmiyorum ama bence annemin ölümüyle onun bir ilgisi olabilir.
You can torture me again, but I don't know a name, a face, or even a voice.
Bana yine işkence edebilirsin ama ne bir isim ne bir yüz, hatta bir ses dâhi bilmiyorum.
I know you said that you don't want to know the sex of your baby, but let me just tell you,
Bebeğinin cinsiyetini öğrenmek istemediğini biliyorum.