English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Cadence

Cadence traducir turco

140 traducción paralela
Count cadence, count!
Sayı say!
I would have stressed a bit more a warrior like cadence for the march.
Bence savaşçının yürüyüşünde çalınan ritim biraz canlı olabilirdi.
But the murderous cadence never let up.
Ama ölümcül ritmimiz asla azalmadı.
And by Thanksgiving he was calling cadence.
Ve Şükran Günü'nde tempo veriyordu.
Cajones, give us a cadence.
Cajones, ritim tut.
Give me that cadence, now!
Hemen ritim tut!
Ex-slow cadence!
Tören başlıyor! Ritme dikkat.
I've always loved that ditty. But I could never quite get the cadence right. Thank you, Father.
O şarkıyı hep sevmiştim, ama ritmini asla tam olarak tutturamamıştım.
Your own name, by the way, has a very pleasing cadence.
İsminin, bu arada, çok hoş bir ahengi var.
( men singing marching cadence ) Left.
Sol.
They don't like my gestures, my cadence... my height.
İyi de bunlar benim vücut hareketlerimden, ses uyumumdan boyumdan da hoşlanmıyorlar.
Maybe it's some mental aspect of some martial art, the suppression of the brain's chemistry produced by a cadence in Modell's voice.
Doğu inançlarında bir inanış. Modell'in sesindeki özel bir tını ve ritm,... insanların beyin kimyasını geçici bir süre baskı altına alıyor.
The cadence of your words played havoc with the fallen visage of my yearning spirit.
Kelimelerinin ahenki hislenen ruhumun düşen çehresini harap etti.
My love is throbbing at quite a fevered cadence.
Aşkım bayağı ateşli bir ritimle atıyor.
Remember we discussed the need for cadence to the readability of form. - Shit.
Okunabilir tarzın ahenkli olması gerektiği üzerine konuşmamızı hatırlıyorsun..
He seemed to be walking in a cadence of steps as if keeping in time with the muttering of the 23rd Psalm.
Sanki adımlarını bir tempo dahilinde atıyordu, sanki Zebur'dan 23. Mezmur'u mırıldanışına denk getiriyor gibiydi.
- Cadence.
- Cadence.
Cadence.
Cadence.
You know, my uncle's name is Cadence.
Benim amcamın adı da Cadence.
Well, I got news for you, Cadence.
Sana haberlerim var Cadence.
You're just a bunch of phonies like my Uncle Cadence.
Siz Amcam Cadence gibi biraz sahtekarsınız.
Oh, hi, Cadence.
Ah, selam Cadence.
It enables you to contact your friends outside... without the fear of, uh, electrical surveillance... over-riddance, which has to do with cadence...
Dışarıdaki arkadaşlarınla iletişimini sağlar. Elektronik izlenmeden de korkmana gerek yok. Hem iletişimin uyumunu da - -
Now you done messed up the cadence.
Şimdi ritmi bozdunuz.
Come on. You knocked that cadence out I did in, like, a minute.
Haydi, yazdığım şarkıyı bir dakikada yere serdin.
- l don't want to play that whack-ass cadence.
- O lanet olası şarkıyı çalmak istemiyorum.
Cadence and rhythm.
Uyumlu ve ritmik.
Cadence!
Cadence!
Cadence, this is Paul Finch.
Cadence, bu Paul Finch.
Finch, meet my younger sister, Cadence.
Finch, bu kız kardeşim Cadence.
Well, I'm Cadence, Michelle's sister.
- Cadence, Michelle'in kardeşiyim.
Jim, he's not doing it to be nice. He's doing it to bone Cadence.
Amacı terbiyeli olmak değil, Cadence'i düzmek.
Cadence, I didn't know you were gonna be here.
Cadence, burada olacağını bilmiyordum.
Cadence, let's leave the cray-ton here, shall we?
Cadence, bu sersemi kendi haline bırakılım, olur mu?
So, Cadence say anything about me?
Cadence benim hakkımda bir şey söyledi mi?
Thanks, Cadence.
Teşekkürler Cadence.
By the way, apparently you missed when Cadence kissed me.
Bu arada, Cadence'in beni öptüğünü göremedin.
I'm going to have-a sex-a with-a Cadence
Cadence'le seks yapacağım. Cadence'le seks yapacağım.
Sorry, Finchmeister, I got plans with Cadence.
Üzgünüm Finchmeister. Cadence'le planlarım var.
Cadence, it is my distinct pleasure to introduce you to the real Steve Stifler.
Cadence, seni gerçek Steve Stifler'la tanıştırmak benim için büyük mutluluk.
Between Grandma, Stifler, and Cadence...
Babaannem, Stifler, Cadence...
Are you still pissed about me and Cadence?
Cadence'den dolayı kızgın mısın?
I'm gonna have sex with Cadence.
Cadence'le seks yapacağım.
Cadence, where are you going? Mom.
- Cadence, nereye gidiyorsun?
I think that would be my speeches. No, but when I write I try to establish a harmony between the words. I try to combine the words, to ensure a cadence, a rhythm.
bunlar benim konuşmalarım olurdu sanırım hayır, ama yazdığımda kelimeler arasında bir ahenk kurmaya çalışıyorum kelimeleri birleştirmeye ve bir ritm, bir ahenk kurmaya çalışıyorum daha çok da üretebilirim sadece halka konuşarak kaç hikaye anlattığımı sadece tanrı bilir..
She has neither the cadence of the heroic nor the posture.
Ne düzgün bir duruşu var ne de adam gibi bir ritmi.
Calls the cadence.
Ritmini bulmaya çalışıyor.
Uncle Sam didn't teach me nothing but cadence and kill.
Sam amca bana mars ve öldürmekten baska birsey ögretmedi.
It's the cadence of the First Rangers.
Bu ilk komandoların marşlarından biriydi.
The breathy cadence of her sleeping children.
Uyuyan çocuklarının soluklarının ahengi.
Keep cadence, will you?
Yavaş olun biraz!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]